Dağ Dağa Kavuşmaz İnsan İnsana Kavuşur Atasözünün Anlamı ve Açıklaması

0
Advertisement

Dağ Dağa Kavuşmaz İnsan İnsana Kavuşur atasözü ile ne anlatılmak istenmiştir? Dağ Dağa Kavuşmaz İnsan İnsana Kavuşur atasözü anlamı

Dağ Dağa Kavuşmaz İnsan İnsana Kavuşur

Atasözü : Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur.
Açıklaması : İnsan dostlarından, tanıdıklarından ayrı düşse bile bir gün mutlaka onlarla yine karşılaşabilir.

DOST

Dağlar yüzyıllardır aynı yerlerinde durur. Hareket etmeleri en azından bugünkü koşullarla düşünülemez. Ama insan hareketli bir varlıktır. Ayrı yerlerde de olsalar günün birinde birbirlerine kavuşurlar. Özellikle dostlar ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar, bir gün gelir buluşurlar. Bu söz, insanların en olmadık koşullarda bile kavuşabileceklerini anlatır.

Atasözünün Açıklaması

Dağlar kımıldamaz, hiçbir zaman yerlerinden oynamazlar. Ağrı dağı, Erciyes, Süphan… yüzyıllardır hep aynı yerde dururlar. Canları yoktur. Duygu ve düşünceden yoksundurlar. Böyle olunca, aralarında bir bağ olamaz.

İnsanlar, çeşitli bağlarla birbirine bağlanmıştır. Hele birbirini seven dostlar, tanışlar arasında bu bağlar daha da güçlüdür, süreklidir. Nereye gitseler, birbirlerini özler, ararlar. Böyle olunca da, bir gün karşılaşmaları olasılığı vardır. Erciyes’le Ağrı dağı hiçbir zaman yan yana gelemez ama, Kayserili ve Ağrı’lı iki arkadaş, her zaman birbiriyle karşılaşabilirler.

Advertisement

İnsanlarla iletişimimiz kopsa dahi kötü ayrılmamaya özen göstermeliyiz. Günün birinde hiç ummadığımız yer ve zamanda o insanla karşılaşma ihtimalimiz vardır. O gün geldiğinde karşımızdakinin yüzüne bakamayacak durumda olmamalıyız. Bir anda Dünya’nın ne kadar da küçük olabileceğine şaşırırız. Hepimiz aynı gökyüzünün altında hareketli canlılarız. Globalleşen dünya artık her zamankinden daha küçük. Gün gelir herkes kavuşur.

Yanardağ Nedir?

Yanardağ (Volkan) mağma maddelerinin yer içinde yüzeye çıktığı ya da çıkmış olduğu, genellikle koni biçiminde, tepesinde bir püskürme ağzı bulunan dağdır. Yeryüzünün iç kesimlerinde radyoaktif elementlerinin ayrışması nedeniyle ısı çok yüksektir; hatta bu ısı bazen binlerce dereceye ulaşabilir. Çok derinlerde, yüksek basınç nedeniyle kayalar erimediğinden sıvı hale gelmezler. Bununla birlikte kızgın kayalar (magma) yerkabuğundaki zayıf noktalardan yukarı süzüldüklerinde, basınç giderek azalır, sonuçta magma yeryüzüne erimiş kayalar (lavlar) biçiminde taşar. Bu tür olguların tümü volkanik olgular olarak adlandırılır.

Yeryüzünün iç bölümleri konusunda doğrudan bilgi edinebilmenin tek yolu, volkanik maddelerin incelenmesidir. Yeryüzünün her yanında çok sayıda yanardağ vardır. Ancak bunların yalnız 700-800 kadarının etkin olduğu, yani son yüzyılda hala lav püskürttükleri bilinir. Bunların dışında kalanlar sönmüş yanardağlardır. Yine de, bu yanardağlar birdenbire etkin duruma gelebilirler. Etkin yanardağlar bazen birbirlerinden uzak yerlerde bulunurlarsa da, gerçekte yanardağların tümü birkaç dar kuşakta toplanmıştır. Bu kuşakların en tanınmış olan Pasifik Çevresi Kuşağı’dır. Yanardağların Büyük Okyanus kıyılarındaki büyük sıradağlarla (örneğin And Dağları) yakınında ilişkili oldukları anlaşılmıştır.

İkinci büyük yanardağ olan Atlas Okyanusu Bölgesi, genellikle okyanusların ortasında ve anakaralardaki (örneğin doğu Afrika’da Rift Vadisi) yüksek dağlan ve büyük fay bölgelerini içerir. Bunlardan başka bir de Akdeniz Bölgesi vardır. Bu bölgedeki yanardağlar Akdeniz çevresindeki kıvrımlı dağların “iç kesimlerinde” yer alır ve jeolojik yapılan Akdeniz Bölgesi’nin özelliklerini taşır. Kıtalardaki büyük volkanlar ne kadar görkemli olurlarsa olsunlar deniz düzeyinin altında ya da okyanus tabanında bulunan ve tepeleri deniz düzeyinin üstüne çıkan yanardağlarla karşılaştırıldıklarında, önemlerini yitirirler. Bu tür yanardağların bilinen bir örneği, Kanarya Adaları’ndan biri olan Tenerife’deki Pico de Teide Yanardağı’ dır. Bu yanardağın doruğu deniz düzeyinden 3.718 m yükseklikte, dibiyse deniz düzeyinden 3.000 m aşağıdadır. Hawai Adaları’nda bundan daha da büyük bazı yanardağlar vardır. Bunların okyanus tabanından başlayarak tüm yüksekliklerinin 9.000 m’yi aştıkları göz önüne alınırsa, Himalayalar’ın doruklarından daha yüksek oldukları anlaşılır. Gerçekte Hawai Adalan büyük bir yanardağ kütlesinin bir bölümünü oluşturur. Bu adalardaki yanardağlardan Mauna Loa’nın deniz düzeyinden yüksekliği 4.169 m, Mauna Kea’nın yüksekliğiyle 4.205 m’dir,


Leave A Reply