Deli İle İlgili Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, İçinde Deli Geçen

0
Advertisement

İçinde deli kelimesi geçen, deliler ile ilgili deyimler nelerdir? Bu deyimlerin açıklamaları ve anlamları. Deli deyimleri ve açıklamaları.

Deli İle İlgili Deyimler ve Anlamları

Deli İle İlgili Deyimler ve Anlamları

  • *** adı deliye çıkmak
    deli olmadığı hâlde deli olarak tanınmak: “Böyle bir şey yazmaya kalkarsam adım deliye çıkacak.” -R. N. Güntekin.
  • *** ağzı açık ayran delisi (budalası)
    1) yeni gördüğü her şeye şaşkınlıkla bakan; 2) saf, bön.
  • *** (bir şey için veya bir şeye) deli olmak
    tkz. 1) çok sevmek: Deli oluyordu çocuklara, onlarsız edemiyordu. 2) çok sinirlenmek; 3) delirmek.
  • *** (bir şeyin) delisi (olmak)
    bir şeye aşırı derecede düşkün (olmak): Oyun delisi.
  • *** (biri, birine) deli divane âşık olmak
    aşırı derecede sevmek: “Bütün yaratıklar birbirlerine deli divane âşık oldular.” -Halikarnas Balıkçısı.
  • *** (biri, birine) deli divane olmak
    aşırı derecede ilgi göstermek.
*** deli bayrağı açmak
şaka âşık olmak.
  • *** deli çıkmak
    1) çıldırmak; 2) mec. çok sinirlenmek.
  • *** deli dana (danalar) gibi dönmek
    ne yapacağını bilemeyerek şaşkınca davranmak.
  • *** deli etmek
    1) çılgına çevirmek: “Muhtarın maksadı bizi meraktan deli etmek.” -M. İzgü. 2) sinirlendirmek; 3) sağlıklı düşünemeyecek duruma getirmek.
  • *** deli gibi
    deliye yaraşır davranışta, delicesine: “Bizimkinin kıza deli gibi âşık olduğu daha ilk bakışta anlaşılıyor.” -A. Ümit.
  • *** deli kızın çeyizi gibi
    bir arada sergilenen ve birbirine yakışmayan (eşya).
  • *** deli olmak işten değil
    densiz davranışlar, güç durumlar veya duyulan öfke karşısında düşülen çaresizliği anlatan bir söz.
  • *** deli pösteki sayar gibi
    çok karışık, çok ayrıntılı, sıkıcı bir işle uğraşma.
  • *** deli Raziye gibi
    delice davranışlarda bulunan (kız veya kadın).
  • *** deli saraylı gibi
    acayip biçimde giyinen, takıp takıştıran (kimse): “Teğmenin, teyzem dediği, altmışlık, altmış beşlik, suratı hâlâ düzgünlü, kirpikleri hâlâ sürmeli, deli saraylı gibi bir kadıncağızmış.” -H. Taner.
  • *** deliliğe vurmak
    kendini deli gibi göstermek.
  • *** deliliği tutmak
    delice davranmak.
  • *** delinin eline değnek vermek
    kötülük yapabilecek bir kimsenin davranışlarını kolaylaştırmak.
  • *** deliye dönmek
    1) çok sevinmek: “Haber aldığı gün âdeta deliye dönmüş.” -H. F. Ozansoy. 2) çok üzülmek: “En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner.” -H. Taner. 3) çok kızmak: “Patronun deliye döndüğünden habersizce geldi, elindeki şemsiyeye yapıştı.” -R. Ilgaz.
  • *** ne oldum delisi olmak
    ummadığı bir duruma ulaşan kimse çok şımarmak.
  • *** öfkeden deliye dönmek
    fazla sinirlenmek: “Torununu gizlice tavan arasında saklamakta olduğunu öğrendiğinde öfkeden deliye dönmüştü.” -A. Kulin.


Leave A Reply