Deniz Suyunun Özellikleri

0
Advertisement

Deniz Suyunun Özellikleri nelerdir? Deniz suyunun tuzluluk oranı, ısısı, arılığı, içinde bulunan mineraller nelerdir, nelere göre değişir?

Deniz Suyunun Özellikleri

Tuzluluk oranı

Okyanus sularında litre başına ortalama 35 gr olan tuzluluk,genelde 33 gr ile 37 gr arasında değişir. Okyanus sularında başlıca şu tuzlar bulunur.

klorür % 55
sodyum % 31
sulfat % 8
magnezyum % 4
kalsiyum % 1
potasyum % 1

Ayrıca daha az oranlarda da bromür karbon, strontiyum, asit borik, silikon florür ve eser miktarda bazı başka elementler bulunur. Eser miktardaki elementlerin yoğunlukları çok düşük olmasına karşın bunların toplam miktarları oldukça büyüktür. Örneğin tüm okyanus sularında 4 milyar ton uranyum vardır. Denizlerin tuzluluk dereceleri de değişiktir. Bu dereceler okyanus sularındaki tuz oranının altında ya da üstünde olabilir. Denize akan ırmakların ve eriyen buzların etkisiyle denizdeki tuz oram,litre başına yaklaşık 7 gr düşük olabilir (Baltık Denizi’nin, suyu gibi). Kurak ve çıplak bölgeler dışındaki çevre denizlerinde tuzluluk derecesi düşük olur. Denize karışan ırmakların olmadığı çok kurak bölgelerde buharlaşma çok yüksek olduğunda buralardaki denizlerde tuzluluk oranı binde 40’ı geçer (Kızıl Deniz)

Denizlerde Tuzluluk Oranı Daha Detaylı Bilgi

Isı

Suları okyanuslara göre daha sığ olan denizlerin ısısında yıllık farklar çok çeşitlidir. Ekvatora yakın enlemlerdeki denizlerde ısı farkları, kuzey enlemlerdeki denizlere oranla daha azdır. Buralarda ırmakların denize karışması, dalgalar ve gelgit olaylarıyla su durağan değildir. Tuzluluk derecesi suyun donma noktasını da etkiler. Tuzluluk derecesinin yüksek olması donma noktasını düşürür. Genelde kutup bölgelerinde su -2 C°’de donar. 4 C°’de en ağır durumda olan su dibe çöker. Buz oluşumu da ancak tüm su kolonu donma noktasının altına düşerse gerçekleşir. Bu durumda kutup bölgelerinin dışında okyanuslarda buz oluşumu pek olası değildir. Anakaraların kıyılarındaki sığ denizlerde geçici bir süre için donma olayları görülebilir. Kuzey Buz Denizindeki buz kütleleri birçok yerde yalnız birkaç metredir. 1958’de ABD Donanması’na ait nükleer enerjiyle çalışan ilk denizaltı olan Nautilus bu bölgeye yaptığı gezide 21 m’den fazla kalınlığı olan buz kütleleri saptamıştır

Advertisement

Arılık

Denizlerde ve okyanuslarda su, sürekli olarak arınır. Suyu arıtan su döngüsüdür. Buharlaşma, donma gibi suyun özelliğini değiştiren tüm olayların da suyun arınmasına katkısı vardır. Buzda tuz oranı çok düşük olduğundan kutup bölgelerinde yaşayanlar için en önemli su kaynağı buzdur. Öyle ki, Antartikadaki buzdağlarının Avustralya gibi kurak bölgelere getirilip buralarda içme suyu olarak ve sulama işlerinde kullanılması tasarlanmaktadır. Böyle bir girişimin ticari açıdan kazançlılığını zaman gösterecektir, ayrıca bu konuda oldukça büyük teknik güçlükler vardır. Tatlı su buharlaşma yoluyla kaybolduğundan buzlaşmada olduğu gibi buharlaşmada da denizin tuzluluk derecesi artar. Bu durumda deniz suyu belirli tuzları özümleyemez duruma gelir ve denizdeki tuz ya da kalsiyum tortulaşır (mercan kayaları gibi). Buharlaşmış temiz su, atmosferde yoğunlaşarak yeniden denize düştüğünde deniz suyunun arılaşmasına yardımcı olur, bu yağmur suyunda tüm tuzlar kaybolmuştur. Buharlaşmayla ortaya çıkan su kaybı çok fazla değili 430.000 km^3’lük deniz suyunun yaklaşık 360.000 km^3’ü yağmur olarak yeniden denize döner. Yağışlarla karaya düşen sular, yeraltı ve yerüstü sularıyla yine denize karışır. Bu sulardaki erimiş ya da erimemiş maddeler kıyılarda son bulur. Sudaki kaya parçacıkları dibe batarken bazı maddeler de deniz suyuna karışır. Suda bulunan mil ve organik maddeler (ölü organizmalar ve artıklar) kıyılardaki suyun rengini sarartır. Yoğunluğun çok yüksek olduğu durumlarda denizin rengi yeşile döner. Akdenizde olduğu gibi, berrak bölgelerde suda çok az çamur karışımı ve organik madde vardır. Deniz suyunun temizliği Secchi diski ölçülebilir. Bu araç 19. yy’da yapılmıştır. Disk üzerindeki renkler, belli bir derinlikte Standard bir ölçekle karşılaştırılır. Diskin hangi derinliğe kadar görülebildiği de bir ölçüttür Disk ne kadar derinde görülebiliyorsa sudaki parçacıklar o kadar az demektir. Güneş ışınlarının ulaştığı derinlik yalnız bu parçacıklarla değil, ışığı kırıp, kırmızı rengi emen su molekülleriyle de bağlantılıdır.

Güneşin renklerini ayıran bu moleküller özellikle kırmızıları emerler. Gerçekte deniz tabanına ulaşan ışıklar mavi renklerdir.


Leave A Reply