Denizli ilinde bulunan gezilecek yerler nelerdir? Denizli ilinin milli parkları, arkeolojik ören yerleri ve doğal güzellikleri hakkında bilgi.
Denizli’de Gezilecek Yerler
Honaz Dağı Milli Parkı
Ege Bölgesinin en yüksek noktası 2 bin 528 metreyle Honaz Dağı. Dik yapısıyla dikkat çeken ve biyolojik çeşitlilik açısından önemli bir merkez olan Honaz, 1995 yılında milli park ilan edildi. Ardından 1998 yılında sınırları büyütülerek 10 bin hektara yaklaştı. Alanda saptanan 993 bitki türünün 34 u endemik. Honaz Dağı Milli Parkı sınırları içinde karaçam (Pinus nigra) ve kızılçam (Pinus brutia) yoğun olarak bulunuyor; yer yer meşe (Quercus sp.) ve yüksek yerlerde ardıç (Juniperus sp.) ağacına da rastlanıyor.
Milli parkta en sık görülen hayvan dağkeçisi (Cap-ra aegagrus). Yabandomuzu (Sus scrofa), tavşan (Lepus europaeus), tilki (Vulpes vulpes), sansar (Martes sp.) ve porsuk (Meles meles) da yörede yaban hayatın diğer üyeleri arasında.
Honaz Dağı Milli Parkı, yüzey şekilleri ve iklimi sayesinde kayak sporu için çok uygun. Delta kanat, yamaç paraşütü ve doğa yürüyüşleri de milli parkta yapılabilecek etkinlikler arasında. Bu nitelikleri sayesinde Birinci Dünya Hava Oyunları 1997 yılında Honaz Dağı’nda gerçekleştirilmişti.
Colossae antik kenti Honaz Dağı Milli Parkı sınırları içinde kalıyor. Kent, Phrygia’nın önemli merkezlerinden biriydi. Pers egemenliğinde ise en parlak çağlarını yaşadı. Ama İÖ 3. yüzyıldan itibaren bölgede diğer kentlerin ağırlık kazanmasıyla önemini giderek yitirdi. Günümüzde Colossae’de çok sayıda kaya mezarı görülebiliyor. Sahada yapılacak arkeolojik araştırmalarla kentin zenginliğinin daha da artması bekleniyor.
Acıgöl
Türkiye’nin en sodalı ikinci gölü Acıgöl, Denizli Afyon sınırında. Kış aylarına suyunun büyük kısmını kaybetmiş olarak giren göl, zengin kaynaklara sahip değil. En önemli kaynağı güneyde Akpınar köyünde, hemen kıyı çizgisinde doğan ve göle deltalar yaparak karışan pınarlar. Deltalar çok güzel manzaralar sunuyor, birçok kişi sadece bunları görmeye Acıgöl’e geliyor. Gölün en güzel manzara noktaları Akpınar’da. Gemiş’ten Başmakçıya uzanan kıyı şeridi de unutulmaz doğa görüntüleri sunuyor. Yaz aylarında suların çekildiği yerlerde ince ve bembeyaz bir tuz örtüsü kalıyor. Göl, flamingolar ve diğer birçok kuş türü için üreme, konaklama ve kışlama alanı.
Hierapolis Antik Kenti
Hierapolis “kutsal şehir” anlamına geliyor. Kente kutsallığı binlerce yıldır şifa dağıtan kalsiyum oksitli sular veriyordu. İÖ 190 yılında II. Eumenes tarafından kurulan Hierapolis İÖ 188 yılında Apemeia Barış Antlaşması ile Pergamon Krallığına verildi. Defalarca depremden zarar gören Hierapolis Roma egemenliğinde en parlak dönemlerini yaşadı. İS 17’deki büyük sarsıntıdan sonra Roma İmparatoru Tiberius’un yardımı ile yeniden kuruldu. Sütunlu galerilerle çevrili caddesi, gladyatör dövüşlerinin de yapıldığı 9 bin 500 kişilik tiyatrosu, hamamları ve geniş nekropolü bu doğa harikasının antik dekorunu tamamlıyor.
Laodikeia Antik Kenti
İmparator Diocletianus’un fermanlarında kendine özgü kumaşlarından söz edilen Laodikeia bugün Anadoluda adı Ladik’e dönüşen kentlerden biri. Kent İÖ 3. yüzyılda Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından eşi Laodike adına kuruldu. Apameia Barış Antlaşması ile İÖ 188de Pergamon Krallığına daha sonra da Roma’ya bağlandı. Sütunlu anacaddeler kenti ortadan ikiye bölüyordu. Kente Suriye, Ephesos, Aphrodisias ve Hierapolis adı verilen kapılardan giriliyordu.
Stadion yapısının yanındaki elips duvarla çevrili alan ise gladyatör dövüşleri için kullanılıyordu. Anıtsal çeşme Roma İmparatoru Caracalla’nın İS 215’teki ziyareti şerefine yapılmıştı. Ticari hayatın merkezi agoralar kent için büyük öneme sahipti ve biri kısmen açığa çıkarılan üç agora bulunuyordu. Kentin çevresi tümülüs, lahit ve tonoz örtülü odalar şeklinde farklı tipte mezarlar içeren nekropoller ile çevriliydi.
PAMUKKALE
Pamukkale travertenler kristallenme sonucu oluşur.
