Dert, Keder, Sıkıntı, Üzüntü İle İlgili Atasözleri Deyimler ve Anlamları Açıklamaları

0
Advertisement

İçinde ve anlamında dert, sıkıntı, keder, üzüntü geçen atasözleri ve deyimler nelerdir? Bu atasözleri ve deyimlerin anlamları ve açıklamaları.

Dert, Keder, Sıkıntı, Üzüntü İle İlgili Atasözleri

Arka resim kaynak: pixabay.com

Dert, Keder, Sıkıntı, Üzüntü İle İlgili Atasözleri

  • ağacı kurt, insanı dert yer
    kurt ağacı nasıl içten içe kemirirse dert de insanı içten içe yer bitirir.
  • Allah sevdiğine dert verir
    Tanrı, derdin kendisinden geldiğine inanarak yakınmayanları ödüllendireceği için sevdiğine dert verir.
  • aşk ağlatır, dert söyletir
    âşığın yüreği yaralıdır ve daima ağlar, bir derdi olan da herkese derdini anlatır.
  • borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır
    borç zamanında ödenmezse borçluluk duygusu gevşer, hastalık uzun süreli olursa ölüme yol açar.
  • dert ağlatır, aşk söyletir
    derdi olan acı çeker, ağlar; âşık olan kimse de içindeki duyguları dışa vurup ferahlamak için durmadan söylenir.
  • dert, çekene göredir
    bir derdin ağırlığı, hafifliği ona uğrayan kimsenin etkilenme derecesiyle ölçülür.
  • dert gider amma yeri boş kalmaz
    insan bir dertten kurtulduğunda onun yerine başka bir dert geleceğini iyi bilmelidir.
  • dert gitmez, değişir
    insan bir dertten kurtulduğunda onun yerine başka bir dert geleceğini iyi bilmelidir.
  • dertsiz baş (kul) olmaz
    derdi olmayan kimse yoktur, az çok herkesin derdi vardır.
  • dertsiz baş terkide gerek
    bir kişi ancak öldükten sonra dertten kurtulabilir.
  • mart ayı dert ayı
    mart ayında havalar sık sık değiştiği için insan kendisini koruyamaz ve hasta olur.
  • mart çıkmadıkça dert çıkmaz
    kış hastalıkları, mart sona ermedikçe bitmez.
  • olan dört bağlar, olmayan dert bağlar
    zengin, giyinir, kuşanır, istediği gibi yaşar; fakirse yoksulluğun acısını çeker.

Acıklı Başta Akıl Olmaz

“Acıklı Başta Akıl Olmaz” Atasözünün Anlamı

ANAFİKİR: Büyük bir acısı olanın yaptıklarında mantık aranmaz. Büyük sıkıntılar içinde bulunanlar mantık dışı işler yapabilirler.

Bu atasözü acılı ve dertli insanlara karşı hoşgörülü davranmamızı öğütler. Çünkü onlardan düşünceli, akılcı işler beklemek haksızlık olur. Büyük bir derde düşenlerin davranışları, duygularının etkisi altına girer. Yaptıkları her işte, her davranışta bunun izleri mutlaka görülür. Çünkü kişiler kendilerini etkileyen olayların etkisinden kolay kolay kurtulamazlar. Bu nedenle, acılı olanların yaptıklarında mantık kuralları olmayacağını bilmeli, ona göre hoşgörülü olmalıyız.

Unutmamalıyız ki günün birinde bizim de başımıza büyük dertler acılar gelebilir ve bu acıların etkisi ile mantık dışı davranışlarda bulunabiliriz. O zaman diğer insanların da bize anlayışlı tavırlar takınmalarını bekleriz.

Derdini Söylemeyen Derman Bulamaz:

ANAFİKİR : Dertlerimizi, bize yardımı dokunabilecek kişilere söylemeliyiz. Dert denilen kişinin çözümlemede zorluk çektiği veya çözemediği sorunudur. Öyle sorunlar kişiyi üzer, yaşama küstürür. Sonra bu sorunların bir bölümü de kişisel ve bizim için bir sır niteliğinde de olabilir. Başkasına açmada yarar yerine zarar da görebiliriz. Ancak her nasıl sorun olursa olsun, tek başımıza çözemiyorsak, bize kesin olarak yardımı dokunabilecek kişilere, özellikle de dostlarımıza açmaktan çekinmemeliyiz. Yoksa sorunumuz asla çözümlenmez, üzüntüsüyle bizim sağlığımızı bozabilir.

Advertisement

Ağacı Kurt İnsanı Dert Yer

Ağacı Kurt İnsanı Dert Yer:
Atasözünün Anafikri – Anlamı

Kurt ağacı nasıl içten çürütürse, dert ve üzüntü de insanı öylece yıpratır.

Atasözünün Açıklaması

Duyguların günlük yaşamımızda büyük bir etkisi vardır. Onlar, yaşama bağlanmamıza yardımcı olur. Mutluluk dediğimiz de duygusal yönden tam bir doyum içinde olmaktır. Duyguların sağlamlığı, aklın en büyük besin kaynağıdır. Bizi büyük bir acıya, üzüntüye boğan olaylar, duygularımızı olumsuz yönde etkiler. Bu üzüntülerden kurtulmadığımız sürece, mutlu olamayız. Bizden beklenen başarıyı sağlayamayız. Çünkü sağlıklı bir şekilde düşünemeyiz. Böyle sonuçlardan zarar görmemek için, her duruma hazırlıklı olmalı, elimizde olmadan karşılaşacağımız acıları yenmesini bilmeliyiz.

Sıkıntı insanı hasta eder. Kanser dahil bir çok hastalık sıkıntı ve strese bağlıdır. O sebepten insanların ufak tefek şeyleri kafalarını takmamaları gerekir. Bununla birlikte bazı dertler vardır ki kaçmak, umursamadan yaşamak mümkün değildir. İşte bu dertler insanı tıpkı bir ağacı kurdun içten içe yiyip bitirdiği gibi, yer. Hasta eder. Hatta ölümüne dahi neden olabilir.

Deyimler

  • başına dert açmak
    kendini kötü ve zor bir duruma düşürmek: ‘Giderayak başımıza yeni bir dert açmayasın!’ -A. İlhan.
  • derde (dertlere) düşmek
    1) sorunla karşılaşmak; 2) mec. hastalanmak: ‘Mutlaka umarsız dertlere düştüğümü biliyor.’ -M. İzgü.
  • dert anlatmak
    derdini dökmek: ‘Elimden çeker alır, kime dert anlatırım o zaman?’ -A. Gündüz.
  • dert değil
    ‘önemsemeye, üzülmeye değmez’ anlamında kullanılan bir söz.
  • dert eğirmek
    içinden çıkılması güç bir sorunla uğraşmak zorunda kalmak.
  • dert etmek (edinmek)
    bir sorunu veya durumu üzüntü konusu yapmak.
  • dert olmak (kesilmek)
    bir kimse veya olay sıkıntı vermek: ‘Artık açıkça mahallenin başına dert olmaya başlamış.’ -Y. N. Nayır. ‘Nereden buraya gelmiş, âlemin başına dert kesilmişti.’ -R. H. Karay.
  • dert yanmak
    derdini sızlanarak anlatmak: ‘Müşteriler ay başında borç ödeyeceklerine Tevfik’e dert yanıyorlar.’ -H. E. Adıvar.
  • dertsiz başını derde sokmak
    bir derdi yokken gereksiz yere üzüntü veren bir işe girişmek.
  • elleri (ellerin) dert görmesin
    ‘ellerine sağlık’ anlamında kullanılan bir iyi dilek sözü: ‘Havluyu geri aldığı zaman, oh rahatladım, ellerin dert görmesin, dediği duyulurdu.’ -N. Cumalı.
  • içine dert olmak
    bir şeyi yapamamaktan dolayı üzülmek.
  • kendine dert etmek
    bir şeyi üzüntü konusu yapmak.
  • yüreğine dert olmak
    başkasının herhangi bir davranışı, sonradan kendisi için sürekli bir üzüntü kaynağı olmak: ‘Zavallı adam, son nefesinde bir ekmek kadayıfı istediydi; alıp yediremedim. O, yüreğime dert oluyor.’ -R. N. Güntekin.
  • üzüntü vermek
    tedirginlik yaratmak, sıkıntı ve huzursuzluğa yol açmak: ‘Üzüntü versin diye ara sıra uydurduğu yalanların tesiri altında kalmıştım.’ -R. H. Karay.
  • keder çekmek
    acı duymak, ızdırap çekmek.
  • keder vermek
    üzüntü vermek, kederlendirmek, tasalandırmak.
  • sıkıntı basmak
    çok sıkılmak, can sıkıntısı duymak.
  • sıkıntı çekmek
    zorluk veya yoksulluk içinde yaşamak: ‘İki ateş arasında epeyce sıkıntı çektik.’ -A. Gündüz.
  • sıkıntı vermek
    tedirgin etmek, bunaltmak.
  • sıkıntıda olmak
    geçim darlığı çekmek.
  • sıkıntısı olmak
    1) tedirgin, rahatsız eden bir durumda bulunmak: ‘Bir derdi, bir sıkıntısı olup da öyle susup durduğu akşamlar bile yanında bulunmaktan hoşlanıyoruz.’ -N. Ataç. 2) işemesi gerekmek, sıkışmak.
  • sıkıntıya düşmek
    darlık, yokluk içinde olmak.
  • sıkıntıya gelememek
    güç işlere dayanamamak.


Leave A Reply