Dilbilgisi Neden Önemlidir, Temel Kuralları ve Dilbilgisi Hakkında Yazı Örneği

0
Advertisement

Dilbilgisi nedir, neden önemlidir? Dilbilgisi çeşitleri nelerdir ve dilbilgisi eğitimi ile ne amaçlanır. Dilbilgisinin tarihçesi.

edebiyat

Kaynak : pixabay.com

Dilbilgisi

Dilbilgisi bir dilin ses, biçim ve cümle yapısını inceleyen özellikleriyle kurallarını saptayan bilim dalı. Bu amaca erişme yolunda dilin doğuş, gelişme, yapı özelliklerini, çeşitli niteliklerini de konu edinir.

Dilin doğru, düzgün kullanış yollarını gösteren bilgileri içerir. Ufuk genişliği açısından bütün diller için geçerli kuralları arayan Genel Dilbilgisi, yakın diller arasındaki uygunlukları inceleyip kaynak ortaklıklarını saptayan Karşılaştırmalı Dilbilgisi, dil kurallarının genel doğrularını araştıran Kuramsal Dilbilgisi vb gibi çeşitleri vardır.

Bir dilin (ya da dil grubunun) geçmişteki köklerinden başlayarak gelişimini inceleyen Tarihsel Dilbilgisi ile belli bir dönem ve durumdaki özelliklerini sergileyen Betimleyici Dilbilgisi aslında birbirini tamamlarsa da öğrenim ve eğitim aşamasındaki dilbilgisi, doğru konuşma ve yazmayı amaçlayan bir disiplin toplamı olarak öncelikle en geçerli olgulara dayanır, yorumlara gerek görmez.

Dilin genel kurallarını izler, onları öğretir, belletir, yazılı ve sözlü sanatsal ürünlerin örnekliğinde vazgeçilmez bir dikkat titizliğine dönüştürmeyi amaçlar. Dilbilgisinin öğrenim sırasında birbirinin önüne geçmemesi gereken temel konuları :
Ses-bilgisi (fonotik; sesbilimi fonoloji);
Biçimbilimi (yapıbilimi, morfoloji),
Tümce (cümle) yapısını inceleyen Söz-dizimidir (tümcebilgisi; sentaks).

Bu ana bölümlerin yanı sıra dilin doğuşu ilke olan özellikleri, dillerin çeşitlenmeleri (lehçeler, ağızlar), sözcük kökleri, türeme yolları, anlambilgisi (semantik), deyimler, argo, noktalama imleri, yazım (imla) kuralları da dilbilgisinin içerdiği başlıca dallardır.

Advertisement

Dilbilgisi çalışmalarının Hindistan’da ve Eski Yunan’da başladığı kabul edilir. Sanskritçenin kurallarını saptamayı amaçlayan çalışmalar (M.Ö. 4. yüzyıl, Panini) yanı sıra mantığa dayalı ilk dilbilgisi eserini veren Aristoteles (M.Ö. 384-322) öncü sayılır. M.Ö 1. yüzyılda Trakyalı Dionysios’un yazdığı Dilbilgisi Sanatı eserleri de eldedir.

Romalıların Yunan gramerlerinin yöntemlerini Latinceye uyarlama çalışması yaptıkları (M.S. 4. yüzyıl Donatus), uygulanan yolun bütün Ortaçağ için geçerli olduğu bilinir. Yerel ve yöresel dillerin Kilise Latincesi’nin gölgesinde yeşermeye çalıştığı yüzyılardan sonra uyanan ulusal bilinç, ulus dillerini ortaya koymaya Rönesans’dan sonra başlar (örnek: Antonio de Nebaija’nın Castilla Grameri, 1942). Bundan sonrası günümüze kadar her ülkede ulusal dilin özellik ve kurallarını saptama ve koruma, doğru kullanımını öğrenme ve yaygınlaştırma yolunda gelişti.

Dilbilgisi Hakkında Yazı

Dilbilgisi bize dilimizin ses, şekil, cümle yapısı kurallarını öğretir; imla kuralları da dilimizi yanlışsız yazmamızı sağlar. Bir konuşmanın, bir yazının iyi anlaşılabilmesi için de dilin kurallarına göre kurulmuş olması gerekir. Örneğin bir arkadaşınızdan şöyle bir mektup aldınız:

İlk okula başladığım gün böyük heyecan içinde idim. Benim gibi daha okula yeni başlıyan başka çocuklarda vardı. Hepimiz yeni kiyafetlerimizi giymiştik aksiliğe bakki o gün sabahtan yağmur yağıyordu. Annem gel okula kadar ben seni götüreyim dedi. Birlikte çıktık annem beni şemşiyesinin altında götürdü…

Ne çok yanlış var, değil mi? Bunların kimisi dilimizin yapısını iyi kavrayamamış olmaktan, kimisi de imla kurallarını bilmemekten ileri geliyor. Yanlışları gözden geçirelim:

İlk okula başladığım gün: Arkadaşınız ilkokul‘a başladığı günü mü anlatmak istiyor; yoksa, okula ilk başladığı günü mü? Çünkü ilkokul bir arada yazılır. Okula ilk başladığı günü anlatmak istiyorsa okula ilk başladığım gün demesi gerekirdi.

Advertisement

imla yanlışı: Böyük değil, büyük.

İçinde idim yerine içindeydim yazmak daha doğru olur.

Daha okula yeni başlıyan: Yanlış bir cümle kuruluşu. Okula daha yeni başlayan denilmeliydi.

Başlıyan da yanlış; doğrusu: başlayan. Şu kuralı unutmayalım: “Fiil çekimlerinde a ve e ile biten fiil gövdelerinden sonra -yecek, -yen, -yerek gibi bir ek gelirse fiil gövdesi bozulmadan kalır.“. Buna göre: Başlıyarak değil, başlayarak; diye değil, de- , ye; besliyerek değil, besleyerek; gülümsiyerek değil, gülümseyerek…

De’ nin kelimeyle bitişik yazılması yanlış! Çocuklarda değil, çocuklar da. Dilimizde kullanılan iki ayrı de vardır. Biri içinde anlamına gelir; öbürü dahi anlamına. Elimde iki fıstık var (elimin içinde); de bitişik yazılır. Yüzüm temiz; elim de temiz (elim dahi); de ayrı yazılır.

  • Kiyafet değil, kıyafet.
  • Giymiştik’ten sonra nokta (.) ister; çünkü bir cümle bitmiştir.
  • Bakki değil, bak ki.
  • Sabahtan yağmur yağıyordu yanlış! Sabahtan beri demeli.
  • Annem’den sonra üst üste iki nokta (:) koyup onun söylediklerini iki tırnak içinde yazmalı:
  • Annem: “Gel, okula kadar ben seni götüreyim.” dedi. Bu cümle kuruluş bakımından da yanlıştır. Doğrusu: “Okula kadar seni ben götüreyim.
  • Birlikte çıktık’tan sonra da nokta ister. Cümle bitmiştir. Ondan sonraki cümle büyük harfle başlayacaktır.
  • Şemşiye değil, şemsiye.

Arkadaşınızın mektubunda ifade yanlışı da var. Önce okulu anlatıyor, sonra annesiyle okula nasıl gittiklerini anlatmaya başlıyor. Bir olaydan önce olanları ilk başta anlatmalı; ya da, daha önce olanları anlatmak gereğini görürsek mişli geçmiş zaman kullanmalı: “dedi” yerine “demişti” gibi.

Güzel, yanlışsız yazı yazabilmemize büyük yazarların eserlerini okumamız çok yardım eder. Ünlü romancılarımız, hikâyecilerimiz yazılarında dilimizin kurallarını, inceliklerini gözetmişler, değerleri zamanla aşınmayan eserlerini bu sağlam temel üzerine kurmuşlardır.


Leave A Reply