Divânu Lügati’t Türk Nedir? Konusu, Özellikleri ve Yazıldığı Dönem

0
Advertisement

Dîvânü Lugati’t-Türk nedir, kim tarafından, ne zaman yazılmıştır? Dîvânü Lugati’t-Türk özellikleri, konusu nedir, hakkında bilgi.

Divânu Lügati't-Türk

DİVÂNÜ LÛGÂTİ’T-TÜRK

“Divânü Lûgâti’t-Türk”, Türk dilinin ilk sözlüğüdür. Eserin yazarı Kaşgarlı Mahmut’tur.

Adından da anlaşılacağı üzere Kaşgarlı Mahmut, bugün için Çin Halk Cumhurlyeti’nin “Sincan-Uygur Özerk Bölgesi” içinde yer alan Kaşgar’da doğmuştur. Fakat eser büyük bir ihtimalle Kaşgar’da oluşturulmamıştır.

“Divânü Lûgâti’t-Türk”te, eserin nerede yazıldığını gösterir hiçbir söz, atıf, dolaylı vurgulama bulunmamasına karşın Bağdat’ta halifeye sunulması, “Divânü Lûgâti’t-Türk”ün Bağdat’ta kaleme alındığı yolundaki kanıları güçlendirmektedir. Eserin Kaşgar’dan çok uzak bir yer olan Bağdat’ta yazılmış olma olasılığının yüksek olması, şaşırtıcı gelmemelidir. Çünkü o yıllarda Bağdat, İslam kültür ve medeniyetinin başkenti konumundaydı. Müslümanların dinsel lideri olduğu düşünülen “halife” bu kentte yaşıyordu. Dolayısıyla Bağdat, gerek siyaset gerekse de bilim ve sanatla ilgilenmek isteyenlerin merkezi konumundaydı.

İslam Dünyasının Durumu

Türklerin, “Divânü Lûgâti’t-Türk”ün kaleme alınmaya başlandığı (1072) ve yazılma sürecinin tamamlandığı (1074) zaman diliminde bütün İslam dünyasında olduğu gibi Bağdat’ta da sözleri geçer, hatırları sayılır olmuştu. Bağdat’taki Arap makamları ve halife sarayı Türklerin etki alanı altına girmişti. Yıkılmak üzere bulunan halifeliği Türkler tutuyor, halifeleri bir anlamda kukla gibi kullanıyorlardı. Hemen hemen bütün yönetsel erkler Türklerin elindeydi. Vilayetlere ancak Türk olan valiler gönderilebiliyordu. Bu durum da Araplar açısından Türklerle iyi geçinmeyi zorunlu kılıyordu. Bunu sağlamanın en iyi yolu da öncelikle Türkçeyi öğrenmekti. İşte, Divânü Lûgâti’t-Türk daha çok bu ihtiyacı karşılamak üzere kaleme alınmıştır.

Advertisement

Divânü Lûgâti’t-Türk, Türkler için değil Araplar için yazılmış bir sözlüktür. Dolayısıyla eserde madde başı sözcükler Türkçe, açıklamalar Arapçadır. Madde başı sözcükler de Arap harfleriyle gösterilmiştir.

“Divânü Lûgâti’t-Türk”ü sadece bir sözlük olarak değerlendirmek yanlıştır. Aslında bu eser için en uygun adlandırma “Türklük ansiklopedisi”dir. Çünkü eserde Türkçe sözcüklerin Arapça karşılıklarının verilmesiyle yetinilmemiş, bu sözcüklerin içinde geçtiği savlar (atasözleri), şiirler (sagu ve koşuklar); örnekler halinde sıralanmıştır. Bu örneklerin sav ya da şiir şeklinde olması, Türk kültür ve edebiyatının bilinmeyen bir döneminin gün ışığına çıkmasını sağlamıştır. Çünkü atasözleri, bir anda oluşan cümleler değildir. Bunlar bir milletin olay ve durumlar karşısında nasıl bir tutum takındığını, yüzyıllar boyunca dünyaya, insanlara, yaşama ve yaşam ötesine nasıl baktıklarını gösteren değerli kültür hazineleridir. Atasözleri, bir milletin hafızasıdır. Divânü Lûgâti’t-Türk, bu hafızanın kaybedilmemesini sağlayan en önemli eserdir.

Toplumlar acılarını, sevinçlerini, değer yargılarını, atasözlerinde ve şiirlerinde dile getirir. Bir kahramanın ölümünden duyulan üzüntüyü, bir bahar gününün insanda uyandırdığı diriltici etkiyi şiirler aracılığıyla aktarır; yapılan bir yanlıştan çıkarılan dersi, başkaları da aynı yanlışa düşmesin diye atasözleri ile kalıcı kılar. İşte “Divânü Lûgâti’t-Türk”ün Türk kültür, edebiyatına yaptığı en büyük katkı, bu atasözlerinin ve şiirlerin günümüze ulaşmasını sağlamasıdır.

Kitapta yer yer Türk diliyle ilgili önemli kuralların söylenmesi, ses değişimleri, gramer şekilleri ve lehçe farklılıklarının açık bir şekilde ortaya konması da Türk dili açısından son derece önemli bir hizmettir.

Eserde gerek madde başı sözcük olarak gerekse de herhangi bir sözcüğün açıklanmasında değini olarak çeşitli özel adlara (yer adları, Türk boylarının adları, Türk tarih ve mitolojisiyle ilgili önemli kişilerin adları) yer verilmesi, bunlarla ilgili geniş açıklamaların yapılması, eserin diğer bir önemli niteliğidir.


Kaynak – 2


Divânu Lügati’t-Türk Özellikleri

XI. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut (Mahmut Kaşgari) tarafından yazılan bu eserin başlıca özellikleri şunlardır:

Advertisement
  1. Yazarın ereği, Türk dilini Araplara öğretmek olduğundan, eser, Arap diliyle yazılmıştır.
  2. Arapça ile yazılmış olduğu halde, içinde bir çok Türkçe sözcük, Türk halk edebiyatından alınmış klasik nazım örnekleri ve atasözleri vardır.
  3. Eserdeki Türkçe sözcükler, —Arapların kolay kavramalarını sağlamak amacıyla— Arap usulüne göre, sözcüklerin yapıları göz önünde tutularak sıraya konmuştur.
  4. Türkçe sözcüklerin anlamları, birtakım Türkçe deyimler ve Türk edebiyatına ait örneklerle belirtilmiştir.
  5. Bazı Türkçe sözcüklerin doğuş nedenleri, birtakım menkıbelere bağlanarak açıklanmıştır.
  6. Eser, edebiyatımızın kaynağım belirtmek amacıyla destan devri edebiyatımızdan birçok destan, koşuk, sagu örnekleriyle eski Türk boylarının kullandıkları lehçeler hakkında bilimsel incelemelere dayatılmış birtakım bilgiler taşımaktadır.
  7. Türk edebiyatı ve Türk dilinin gelişimi hakkında verdiği geniş bilgilerle Divân ü Lûgat-it-Türk, güçlü bir Türkoloji kaynağıdır.

Not : Divân ü Lûgat-it-Türk’ün varlığını ilk haber veren yazarlarımız, Kâtip Çelebi ve Ayıntaplı Aynîdir. Eser, Kilisli Muallim Rıfat tarafından incelenmiş ve bu inceleme Milli Eğitim Bakanlığı yayınları arasında üç cilt halinde yayımlanmıştır. Dilcilerimizden Besim Atalay, aynı eseri, evvelce yapılmış çevirilerden de faydalanmak suretiyle dilimize çevirmiş ve Türk Dil Kurumu yayınları arasında yayımlanmıştır.

Kısaca Divânü Lûgati’t-Türk

Divânü Lûgati’t-Türk; (Türk Dili Sözlüğü), 1072 tarihinde Bağdat’ta tamamlanarak Halife Ebülkasım Abdullah’a sunulmuştur. Kutadgu Bilig’le hemen hemen aynı zamanda yazılmakla birlikte gerek Yusuf Hâs Hâcib ve gerekse Kaşgarlı Mahmut eserlerini birbirlerinden habersiz yazmışlardır.

Divânü Lûgati’t-Türk’te 7500’den fazla Türkçe kelimeye Arapça karşılık verilmiştir, Kaşgarlı Mahmut, çeşitli Türk lehçelerindeki kelimeleri harf sırasıyla düzenlemiştir. Kelimeler açıklanırken verilen manzum ve düz yazı örnekleri, bu esere bir ansiklopedi özelliği kazandırmıştır, Dil, edebiyat, tarih, coğrafya, sosyoloji, folklor açısından zengin bir kültür hazinesidir, Eser bu yönüyle Türk kültürü açısından önemlidir.

Eserin bugün İçin elimizdeki tek nüshası İstanbul, Fatih – Millet Kütüphanesi (Ali Emiri Efendi Bölümü)nde bulunmaktadır. Bu nüsha, Kaşgarlı Mahmut’un el yazısıyla olan nüshadan 192 yıl sonra, Şamlı Mehmet adlı biri tarafından çoğaltılmış şeklidir. Bu eseri, Besim Atalay 1939 – 1941 yıllarında dilimize çevirmiştir.

Kitabın yazarı Kaşgarlı Mahmut’un yaşamı hakkında bilgilerimiz ancak eserinden çıkarabildiklerimizle sınırlıdır. Kendi anlattığına göre babası Barsganlı Hüseyin İbni Muhammet’tir. Kaşgar’da doğmuştur. Doğum, ölüm yılları bilinmemektedir. Karahanlılar Döneminde ordu kumandanlıkları yapan yüksek bir aileye, hatta bizzat hükümdar ailesine mensuptu. Eserini bir hayli ilerlemiş yaşlarda kaleme almıştır.

Kaşgarlı Mahmut’un en belirgin özelliği ulusçuluk yönüdür. Eseri Türkçenin Arapça kadar yetkin bir dil olduğunu ispat gibi bir ulusal amaçla yazmıştır. Türkçeyi bütün lehçeleriyle bildiği gibi Arapçası da Türkçesi kadar güçlüdür.


Leave A Reply