Doğa Nasıl Korunur?

0
Advertisement

Doğayı korumak neden önemlidir? Doğayı korumak için neler yapmalıyız, doğa nasıl korunur ile ilgili yazı, bilgi.

doga-1
Doğa Nasıl Korunur?

Doğa nasıl korunur? Bu sorunun yanıtı oldukça basit gibi görünüyor. Çevremizdeki doğal bitki örtüsünü yok etmezsek, çevre kirliliğini önlersek doğayı koruyabiliriz. Ancak bunu uygulamak pek o kadar da kolay olmuyor. Dünyanın nüfusu arttıkça, teknoloji ilerledikçe çevrenin korunması da o oranda güçleşiyor.

Neden mi? Şöyle bir düşünün… Son birkaç yıl içinde çevrenizde kesilen ağaçlar yok mu? Komşu bahçe içindeki küçücük bir ev yıkılıp da yerine kocaman beton bir bina yapılmadı mı? Siz böyle bir olaya tanık olmadıysanız, annenize, babanıza daha olmazsa ninenize, dedenize sorun bir… Onlar şimdi yaşadığınız yerle, yani çevrenizdeki binalarla, doğa örtüsü ile bundan yirmi otuz yıl öncesinin bir kıyaslamasını yapsınlar hele… Göreceksiniz, yirmi otuz yıl içinde büyük değişimler olmuş.

Bu değişimleri çeşitli etkenlerle açıklayabiliyoruz. Bunlar arasında nüfusun artması önemli bir etken sayılıyor. Nüfus arttıkça insanların barınma sorunu ortaya çıkıyor. Küçük, az katlı binalar yetersiz oluyor. Onların yerini yüksek binalar alıyor. Zamanla onlar da yetmiyor. Nüfus, kentin dışına kayıyor. Yeşil alanlar, ormanlar yok ediliyor, yerlerini asfalt yollar alıyor. Yolların kenarındaki deniz görünmez oluyor. Çünkü yolun kenarında sıra sıra binalar yükseliyor. Bir zamanlar çimler, çiçeklerle kaplı alanların yerini alan asfalt yolların üstünden çeşitli taşıtlar geçmeye başlıyor. Bu taşıtların kullandığı yakıt artıkları, dumanlar çevrenin kirlenmesine neden oluyor. Nüfus artışının yarattığı kaçınılmaz sorunlar bunlar. Şimdi şöyle bir soru gelebilir aklınıza. Peki, doğayı koruyalım diye ağaçları kesmezsek, kırlarda yeni yerleşim alanları kurmazsak, insanlar nerede barınacaklar? Kırlarda çadır mı kuracaklar, yoksa ilkçağlardaki gibi ağaçların tepelerine mi tüneyecekler? Elbette bu sorunun çözümü böyle olamaz. Elbette nüfus arttıkça bir iki katlı evlerin yerini oniki, yirmi iki katlı apartmanlar alacak. Ancak yöneticiler planlı bir kentleşmeyle bu tür sorunları yok etmeseler bile en aza indirgeyebilirler. Bu çevre sorunlarıyla ilgilenenlerin karşılaştıkları güçlüklerin yalnızca bir tanesi… Sanayileşme, teknolojinin gelişmesi ile daha büyük boyutlu sorunlarla da karşılaşabiliyorlar. örneğin fabrikaların artıkları denizlere dökülebiliyor. Böylece denizi ya da çıkardıkları zehirli gazlarla çevredeki havayı kirletiyorlar. Bu da çözümü güç bir soru olarak çıkıyor karşımıza. Şöyle düşünelim. Çağdaş dünyada yaşamamız için gerekli maddeleri üreten fabrikalar üretimlerine son mu versinler? Bu da olanaksız gibi göründüğü için, iş bilim adamlarıyla, devletlerin yöneticilerine kalıyor. Başka bir deyişle bilim adamları sorunun çözümü için ileriye dönük araştırmalar yaparken, devletlerin yöneticileri de doğru kararlar vermek zorundalar.

YENİ BİR SAVAŞ

Advertisement

Evet, kısaca çevrenin, nasıl kirlendiğini, bu kirliliğin büyük boyutlara ulaşması halinde doğanın nasıl yaşamını yitirdiğini biliyoruz. Öte yandan doğa da kendi savaşımını sürdürüyor. İlkçağlarda insanın en önemli düşmanlarından biriydi doğa. Kuraklık ya da kar fırtınaları, şimşek, yıldırım… Tüm doğa olayları güçsüz olan ilk insana hep Tanrı’nın bir cezası gibi görünürdü. Zamanla insan güçlendi, doğa olaylarını çözdü, tamamladı. Artık, onlardan korkmadı. Kendini korumayı öğrendi. Giderek doğadan yararlanmaya başladı. Kısacası, ilk insanın tüm yaşamı doğayla savaşmakla, kendini doğaya karşı savunmakla geçti. Günümüzde ise bu olay tersine dönmüşe benziyor. İnsan elinin, teknolojinin değdiği birçok yerde doğa kendini korumak, yaşamını savunmak için büyük bir çaba harcıyor. Gerçek bir savaş veriyor. Tam anlamıyla bir yaşam savaşı…


Leave A Reply