Don Kişot Kitabının Ayrıntılı Özeti, Konusu, Açıklamalar, Cervantes

0
Advertisement

Cervantes’in Don Kişot kitabın özellikleri, karakterleri ve kitabın detaylı özeti. Don Kişot kitabı detaylı özeti, karakterleri, hakkında bilgi.

Don Kişot

Don Kişot Kitabının Detaylı Özeti

Don Kişot, dünya edebiyatının en ünlü eserlerinden biridir. İspanyol yazarı Cervantes’in bu romanı Don Quixote adında birinin başından geçenleri anlatır.

XVII. yüzyılda, İspanya’da olduğu kadar bütün dünyada şövalyelerin kahramanlıkları, maceraları çok önemseniyor, bu konuyu işleyen romanlar büyük rağbet görüyordu. Cervantes bu eserinde, peri masalları, kahramanlık hikâyeleri okuyarak aklını kaçırmış olan Don Kişot’u anlatmakla çağındaki genel davranışın, zevkin gülünçlüğünü belirtmiştir.

don-kisot

«Don Kişot» un birinci bölümü 1600 yılında, ikinci bölümü de 1615’te tamamlanmıştır. Eser, yazarın bir önsözünden sonra, La Mancha’lı Don Kişot’un, köyündeki hayat şeklini ve yaşayışını anlatarak başlar:

Advertisement

«La Mancha’nın adını vermeyeceğim bir köyünde, pek de eski olmayan bir devirde, o malûm eski zaman efendilerinden bir adam yaşardı.»

Bu adam vaktinin çoğunu şövalyelerin kahramanlık hikâyelerini okumakla geçirirdi. Bu kitapları alabilmek için bütün malını -mülkünü satmıştı. Gecesini gündüzüne katarak okuduğu bu masalların öylesine etkisi altında kaldı ki, sonunda kendini bir şövalye sanmaya başladı. Eski bir şövalye gibi giyinip silâhlanarak yol çıkmaya, macera peşinde koşmaya karar verdi. Girişeceği kahramanlıkların, iyilikle kötülüğün çarpışması olacağına, sonunda da iyiliğin üstün geleceğine inanıyordu. Bu düşünceyle, evinin bir köşesinde, tozlar içinde, dedesinin babasından kalmış kırık dökük bir zırh bulup çıkardı. Zırhı temizledi, düzeltti, başlığını, maskesini de sicimlerle bağladı.

Şimdi iş bir at bulmaya kalmıştı. Evinin ahırında, kitaplarda okuduğu şövalyelerin kullandıkları hayvanlara benzettiği, aslında çok sıska, kemikleri fırlamış bir at vardı. Günlerce bu ata, kendi şerefine uygun bir ad bulmak için düşündü. Sonunda ona «Rozinante» adını verdi. Kendisi de, şövalyelik unvanı olarak «La Mancha’h Don Kişot» adını seçti. Bu durumda yalnız, uğrunda çarpışacağı güzel bir kadın eksikti. O köyde oturan Aldonza Lorenzo adlı bir kadıncağızı bu şerefe lâyık buldu, adını da, prenseslerin adlarına benzesin diye «Dulcinea del Toboso» olarak değiştirdi. Don Kişot, böylece, hayalindeki maceraları yalamak üzere yola koyuldu.

Don Kişot Şövalye Oluyor

Yolda, birdenbire, kendisine henüz bir şövalyelik töreni yapılmadığını hatırladı; ilk iş olarak bunu halletmeye karar verdi. Bütün gün yol aldıktan sonra bir hana yaklaştığını gördü; fakat geniş hayal gücü bu hanı ona bir şato gibi gösterdi. Kitaplarda okuduğuna göre bir cüce çıkıp, şehre ünlü şövalyenin geldiğini haber verecek sandı. Tam o sırada uzaktan bir çobanın kavalı duyuldu. Don Kişot bunu borazan sesi olarak yorumladı, hana doğru ilerledi.

Hancıyla karşılaşınca, onu şatonun sahibi olan kahraman bir şövalye sandı, ayaklarına kapanarak kendisine de şövalyelik payesini vermesi için yalvardı. Çok zeki, şakacı bir kimse olan hancı karşısındakinin zavallılığını fark ederek işi alaya vurdu, hanında kim var kim yoksa hepsini avluya toplayarak bir tören hazırladı. Don Kişot böylece amacına erişti, «şövalye» oldu.

Handan ayrıldıktan sonra yollarda Don Kişot‘un başından türlü olaylar geçti; bir keresinde karşısına çıkan bir tüccar kafilesine meydan okudu, Dulcinea’nın dünyanın en güzel kadını olduğunu ileri sürdü. Buna sinirlenen tüccarlar Don Kişot’u bir hayli hırpaladılar. Zavallı şövalye sırtındaki zırhın ağırlığından yerinden kıpırdayamaz oldu. Bu sırada oradan geçen bir komşusu ona acıdı, yardım ederek köyüne götürdü. Ama, Don Kişot’un burada kalmaya hiç niyeti yoktu. Onu iyileştirmeye, aklını başına getirmeye çalışan komşularını dinlemedi.

Advertisement

Bu sefer yanına bir silâhşör alarak yola çıkmaya karar verdi. Bu iş için köyde Sanço Pança adında iyi kalpli bir adam buldu. Sanço Pança, paraca da, kafaca da çok fakir bir adamdı. Don Kişot, talih kendine yardım ederse onu bir adaya vali yapacağına söz verdi. Buna çok sevinen fakir köylü hemen bir eşek hazırlayarak Don Kişot’un yanısıra yola çıktı.

Don Kişot’un Yeldeğirmenlerine Saldırması

Don Kişot’la Sanço Pança epeyi yol aldıktan sonra büyük bir düzlüğe geldiler. Burada otuz, kırk yeldeğirmeni vardı. Don Kişot bunları görünce büyük bir heyecanla haykırdı:

— «Talih bize istediğimizden çok yardım ediyor. Şu devleri görüyorsunuz ya? İşte bunları yenmekle hem hazinelerini elimize geçireceğiz, hem de Tanrı’ya karşı büyük bir görev yapmış olacağız.»

Bunları duyan Sanço Pança şaşkın şaşkın değirmenlere baktı.

— «Hangi devler?» dedi. «Bunlar yeldeğirmeninden başka bir şey değil».

Don Kişot ayak diriyor, Sanço Pança’nın kahramanlıktan anlamadığını söylüyordu. Sözlerini bitirir bitirmez atı «Rozinante» ye bir kamçı vurarak ileri atıldı.

Değirmenlere: «Durun alçaklar!» diye haykırdı. «Hepinizi birden haklamaya cesaret eden kahraman bir şövalyeden kaçacak kadar korkak olmayın!»

Bu sırada çıkan rüzgâr değirmenlerin kollarını hızla döndürüyordu. Don Kişot, atın üzerinde, kılıcını sallıyarak ilk değirmene saldırdı. Değirmenin kollarına çarpar çarpmaz kalkanı kırıldı; Don Kişot, bir kere havada döndükten sonra yere yuvarlandı. Kılıcı bir yana, atı bir yana uçtu.

Bundan sonra, iki kahraman, dinlenmek üzere bir hana gittiler. Don Kişot burasını da gene şato sandı, hancının kızını bir prenses sanarak ona âşık’ oldu. Bu yüzden bir hayli dayak yediklerinden handan ayrılmak zorunda kaldılar.

Don Kişot’la Koyun Sürüsü

Don Kişot’la Sanço Pança handan çıktıktan sonra, yolda giderken bir toz bulutu gördüler.

Don Kişot silâhşora dönerek: «İşte beklediğimiz mutlu gün geldi!» dedi. «Bu duman, sayısız milletlerden meydana gelmiş muazzam bir ordunun havaya kaldırdığı tozlardır.»

Advertisement

Sanço etrafına dikkatle bakınca: «Öyleyse iki ordu geliyor, çünkü arkada bir bulut daha .var» dedi.

Don Kişot arkaya bakınca ikinci toz bulutunu gördü, çok sevindi. Hayal gücü, onun her şeyi olduğu gibi değil de kendi istediği gibi görmesine sebep oluyordu. Böylece, toz bulutunu, karşıdan gelen iki koyun sürüsünün kaldırdığını farkedemedi. Sanço Pança’ ya, ordulardan birinin başında komutan «Alifanfaron» un, ötekinin başında da Kral «Pentapolin» in bulunduğunu söyledi. Kahramanların bu gibi durumlarda daima zayıf tarafa yardım etmeleri gerektiğini anlattı. Artık toz bulutu iyice dağılmış, koyunlar gözükmeye başlamıştı. Bunu gören Sanço Pança efendisini her ne kadar uyarmaya çalıştıysa da Don Kişot dinlemedi.

— «Cesaret, kahraman şövalyeler! Pentapolin’in komutasında savaşanlar arkam sıra gelin de görün, bakın Alifanfaron’dan nasıl öc alınır!» ,diye bağırarak koyunların arasına daldı.

Çobanlar Don Kişot’u önlemeye çalıştılar. Söz dinletemeyince onu taşladılar. Bu taşlardan biri garip şövalyenin yüzüne geldi, dişlerini kırdı. Zavallı, baygın bir halde yere yuvarlandı. Gene de bir sihirbazın büyüsüne tutulduğunu mırıldanıyordu. Fakat Sanço artık durumu anladığından ona inanmadı, rahat etmesi için onu köye, evine dönmeye razı etti.

Don Kişot’un Ölümü

Bütün canlı varlıkların, özellikte insanların hayatları geçici olduğundan Don Kişot da bir gün, hiç beklemediği bir anda, ölümle karşı karşıya geldi. Şiddetli bir hummaya yakalanarak yatağa düştü. Bir gün bütün dostlarını çağırdı.

— «Çok şükür Tanrı’ya ki şu günlerde artık aklım başıma geldi» diyordu. «Ancak şimdi şövalye kitapları okumanın, kahramanlığa özentinin saçmalığını anlıyorum. Sanço Pança, bağışla beni. Şunu unutma ki bu yılın kuşlarını geçen yılın yuvalarında aramak yanlıştır.»

Cervantes eserini şu satırlarla tamamlar:

«İşte, La Mancha’lı eski zaman efendisi Don Kişot, böylece göçtü gitti. La Mancha’ nın bütün köyleri, onun köyü olmak şerefini iddia edebilsin diye, doğduğu yerin adını vermiyorum… Yunanistan’da yedi şehrin Omeros’un doğduğu yer olduğunu iddia etmesi gibi.»

Don Kişot, karşılık beklemeksizin iyilik yapmak düşüncesinin en yüksek timsali olarak gösterilmiştir. Bugün birçok dillerde, yüksek fakat tatbiki imkânsız idealler peşinde koşanlara da «Don Kişot» denir.


Leave A Reply