İçinde ve anlamında dayak atmak, dövmek geçen deyimler ve açıklamaları. Dayak atmak, dövmek, tokat konulu deyimler ve anlamları.
Arka resim kaynak: pixabay.com
Dövmek – Dayak İle İlgili Deyimler
- ***dayağa idmanlı olmak
dayak yemeye alışmış olmak: “Bereket versin ki boksör, dayağa idmanlıydı.” -R. N. Güntekin.
- ***dayak atmak
dövmek, sopa ile dövmek: “Gece tenha bir sokakta parasını aldığı bir adama dayak atıyormuş.” -A. Ş. Hisar.
- ***dayak yemek
dövülmek, sopa ile dövülmek: “Ertesi gün dayak yemiş gibi yorgun uyandım.” -H. E. Adıvar.
- ***temiz bir dayak atmak
adamakıllı dövmek.
- ***temiz bir dayak yemek
adamakıllı dayak yemek: “Yaramazlığı bir yana, çocukları da azdırdığı için temiz bir dayak yemiş olmalı.” -A. Kutlu.
***tekme tokat girişmek
dayak atmak.
- ***tokat aşk etmek (eylemek)
hızla vurmak: “Sandalyeyi elinden alıp iki tokat aşk etti.” -S. F. Abasıyanık.
- ***tokat atmak (patlatmak)
1) el içi ile vurmak; 2) argo dolandırmak.
- ***tokat (tokadı) yemek
1) kendine tokat vurulmak: “Senin minimini elinden yediğim tokadın acısını yüzümde kıyamete kadar duyacağım.” -A. N. Asya. 2) mec. yenilgiye uğramak: “Acısını unutamayacakları bir tokat yediler halktan.” -N. Cumalı. 3) argo dolandırılmak.
- ***atla arpayı dövüştürmek (dalaştırmak)
fesat karıştırmak, arabozanlık etmek.
- ***davul çalmak (dövmek)
1) davula vurarak ses çıkarmak; 2) mec. bir şeyi herkesin haber alabileceği biçimde ortalığa yaymak.
- ***dizini (dizlerini) dövmek
pişmanlık duymak: “Ne ettik de kaderimizi İngilizlerle Fransızların kaderine bağladık diye dizlerini döven … amatör diplomatlar.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
- ***eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek
tkz. güçlü birine kızıp da ondan alamadığı hıncını çevresindekilerden çıkarmak.
- ***eşek sudan gelinceye kadar dövmek
tkz. adamakıllı dövmek: “Uslu otur yoksa ufak bir münasebetsizliğini duyarsam eşek sudan gelinceye kadar döverim, kemiklerin kırılır, anladın mı?” -R. H. Karay.
- ***harman dövmek
ekin tanelerini saptan ayırma işini yapmak.
- ***havan dövücünün hınk deyicisi
“başkasına yardım edecek veya yüreklendirecek gücü olmadığı hâlde öyle görünüp yardakçılık eden kimse” anlamında kullanılan bir söz.
- ***havanda su dövmek
boşuna uğraşmak: “Havanda su dövmeyelim, önce namussuzu bulalım sonra bunları konuşalım.” -M. İzgü.
- ***saç saça baş başa gelmek (dövüşmek)
kadınlar, birbirlerini kıyasıya hırpalayacak biçimde kapışmak: “Eğer bu patırtıdan, ikindi uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda saç saça baş başa dövüşeceklerdi.” -H. E. Adıvar.
- ***saçı topuklarını dövmek
saçı çok uzun olmak.
- ***tepesinde havan dövmek
üst katta oturan biri, gürültü yaparak alt kattakini rahatsız etmek.
- ***yayık dövmek
yayık yaymak: “Yayık dövmek, yağ çıkartmak yeni gelinlerin görevi.” -N. Araz.