Duman İle İlgili Atasözleri Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, Duman Geçen

5
Advertisement

İçinde duman kelimesi geçen atasözleri ve deyimler nelerdir? Bu atasözü ve deyimlerin anlamları ve açıklamaları. Duman hakkında atasözleri, deyimler.

duman atasozleri

Arka resim kaynak: pixabay.com

Duman İle İlgili Atasözleri

  • arpa samanıyla, kömür dumanıyla
    yararlanılan nesneleri eksiklikleriyle birlikte kabullenmek gerekir.
  • ateş olmayan yerden duman çıkmaz
    küçük de olsa birtakım belirtilerin önemli olaylara işaret olduğunu anlatan bir söz.
  • baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar
    yaradılıştan iyi ve doğru olan kimse, ne denli elverişsiz ortam içinde bulunursa bulunsun niteliğini yitirmez.
  • dağ başından duman eksik olmaz
    büyük adamların, büyük iş yapanların her zaman üzüntüleri, sıkıntıları vardır.
  • dumansız baca olmaz, kahırsız koca olmaz
    dumanı olmayan baca olamayacağı gibi karısına sıkıntı vermeyen koca da olmaz.
  • kurt dumanlı havayı sever
    kötü niyetli kimselerin ortalıktaki karışıklıklardan yararlanırlar.
Kurt Dumanlı Havayı Sever:

ANAFİKİR: Kişisel çıkar sağlamak isteyen kişi, karışık ortamları değerlendirir.

Kurt, açlığıyla, başkasının malına göz dikmesiyle bilinir. Bir şeyi elde etmeyi tasarladığı zaman, hemen uygulamaya koyulmaz. Kimsenin engel olamayacağı bir damanı kollar. Genellikle onun için uygun zaman, sisli havalardır. Böyle zamanlarda düşündüğünü uygular ve bir zarar görmez. Toplumda da kurt gibi insanlar bulunur. Onlar da kişisel bir çıkar sağlamak için, ortalığın karışık olduğu, herkesin kendi sorunlarıyla ilgilendiği zamanlarda tasarladıkları eylemi uygular, kişisel çıkarlarını elde ederler. Çünkü böyle zamanlar hiç zarar görmeyecekleri zamanlardır. Yapılması gereken, aramızda yaşayan kurt gibi insanları tanımak, onların kötü emellerini uygulamalarına engel olmaktır.

Baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar.

Açıklaması : Dürüst ve mert yaradılışlı kimseler, kötü bir ortamda yaşamak zorunda kalsalar bile karakterlerini değiştirmezler.

Ortamımız ve koşullarımız ne kadar kötü ve zorlayıcı olsa da doğruluk ve dürüstlük üzerine kurulan bir hayatımız varsa elimizden çıkan işler yine doğruluk ve dürüstlük içinde gerçekleşir. Eğer kişi sağlam karaktere sahipse zorlu şartlar ve kötü çevre onu değiştirmez. Sonuç olarak her zaman bildiği yoldan ilerler doğruyu yapar.

Deyimler

  • ateşe vursa duman vermez
    pek cimri olanlar için söylenen bir söz.
  • başını duman almak
    efkârlanmak.
  • darmaduman etmek
    karmakarışık bir duruma getirmek.
  • darmaduman olmak
    karmakarışık bir duruma gelmek: ‘Eskiler, genç hürriyet jandarmalarının aman vermez takipleri altında darmaduman olmuşlardı.’ -Ö. Seyfettin.
  • duman almak
    1) sis kaplamak, sis bürümek; 2) sigara dumanını içine çekmek.
  • duman altı etmek
    bulunulan yerin havasını esrar, sigara vb. dumanıyla doldurmak.
  • duman altı olmak
    esrar, sigara vb. içilen bir yerin havasından etkilenmek.
  • duman attırmak
    argo kötü duruma düşürmek, geride bırakmak, birini yıldırmak: ‘Ama yerine göre karşısına dikilenlere de duman attırır.’ -R. N. Güntekin.
  • duman etmek
    argo 1) dağıtmak, bozmak, yok etmek: ‘Ortalığı duman görür, duman etmek isterdi.’ -S. F. Abasıyanık. 2) yenmek, başarı sağlamak.
  • duman vermek
    1) çok duman çıkarmak; 2) mec. ortalığı karıştırmak: ‘Sonra sen gazetende istediğin gibi ver dumanı.’ -A. İlhan.
  • dumana boğmak
    1) duman içinde bırakmak; 2) mec. bunaltmak, şüphe içinde bırakmak: ‘Adamın kafasını katiyen aydınlatmamalı, karıştırmalı ve dumana boğmalısınız.’ -H. E. Adıvar.
  • dumanı doğru çıksın
    ‘iyi ve güzel olmasa bile yönteme uygun olsun’ anlamında kullanılan bir söz.
  • dumanı tepesinden çıkmak
    bir acının ateşiyle yanıp tutuşmak.
  • gözü dumanlanmak
    öfkeden gözü hiçbir şey görmez duruma gelmek.
  • gözünü (gözlerini) duman bürümek
    1) hayale dalmak, dalgınlaşmak: ‘Gözlerini de bir duman bürüyor, başını yana çevirerek uzaklara bakıyordu.’ -R. N. Güntekin. 2) hüzünlenmek.
  • hâli (hâlleri) duman olmak
    argo kötü duruma düşmek: ‘Anası da artık eskisi gibi çamaşıra falan gidemediğinden hâlleri dumandı.’ -H. Taner.
  • (işi veya durumu) duman olmak
    argo 1) işi, durumu berbat olmak; 2) bir kimse veya bir şey ortadan kaybolmak.
  • kafası dumanlanmak
    1) çok dalgın olmak; 2) sarhoş olmak: ‘Saz, söz başlasın, içki ile kafalar iyice dumanlansın, cümbüş tam kıvamını bulsun.’ -H. R. Gürpınar. 3) esrar içmiş olmak.
  • kafayı tütsülemek (dumanlamak)
    argo sarhoş olmak: ‘Barba Manol kafayı iyice dumanladıktan sonra, iki bacağının nasıl tutulduğunu anlattı.’ -Halikarnas Balıkçısı.
  • tozdan dumandan ferman okunmamak
    ortalık çok karışık olmak.
  • tozu dumana katmak
    1) ortalığı altüst etmek: ‘Uzaktaki yoldan açık bir otomobilin tozu dumana katarak kasabaya geldiği görüldü.’ -H. Taner. 2) toz kaldırarak hızla gitmek veya kaçmak: ‘Aliş tozu dumana katarak kulübeye seğirtirken o da arkadaşlarının birini aramaya çıktı.’ -Halikarnas Balıkçısı.

Advertisement

5 yorum

  1. ÇOK TEŞEKKÜRLER ÇOK İYİ BİR SİTE ÇOK YARDIMCI OLDUNUZ BU SİTEYİ TAVSİYE EDECEĞİM HERKESE

  2. KARDELEN BAKAÇ on

    ÇOK SAOLUN EN GÜZEL SİTE SİZİN HERKESE
    SİZİ ÖNERİCİEĞİM ÇOK YARDIMCI OLDUĞUNUZ
    İÇİN TEŞEKKÜRLER

Reply To ELA YAVUZ Cancel Reply