Dünya İle İlgili Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, Dünya Deyimleri

0
Advertisement

İçinde dünya kelimesi geçen deyimler nelerdir? Bu deyimlerin açıklamaları ve anlamları. Dünya hakkında deyimler ve açıklamaları.

Dünya İle İlgili Deyimler

Dünya İle İlgili Deyimler ve Anlamları

  • *** başına dünyanın belasını sarmak
    büyük felaket getirmek: “Sonradan Kayabaşı’nın başına ve bizim başımıza dünyanın belasını saracak kadar zengindik.” -T. Dursun K.
  • *** (biri, bir şey) bir yana dünya bir yana
    bir varlığa çok değer verildiğini anlatmak için kullanılan bir söz: “Mercan Usta bir yana dünya bir yana.” -Halikarnas Balıkçısı.
  • *** (birine) dünyayı zindan (zehir) etmek (dünyayı başına dar etmek)
    bir kimseyi çok sıkıntılı bir duruma sokmak: “En güzel zamanında hiç olmayacak bir şey çıkarır, dünyayı kendine zehir edersin.” -R. N. Güntekin.
  • *** çocuk dünyaya getirmek
    çocuk doğurmak.
  • *** dünya ahret kardeşim (bacım) (olsun)
    bir kişiye kardeşlik duygusundan başka bir gözle bakılmadığını anlatan bir söz.
  • *** dünya başına dar olmak (gelmek)
    çok sıkılmak, büyük bir çaresizlik içinde kalmak.
  • *** dünya başına yıkılmak
    çok sıkılmak, umutlarını yitirmek: “Defteri abimin elinde görünce, dünya başıma yıkıldı, basbayağı gözlerim karardı.” -A. Ağaoğlu.
  • *** dünya bir araya gelse
    1) “dünyadaki bütün insanlar engel olmaya kalksa bile” anlamında kullanılan bir söz: “… bütün dünya bir araya gelse fikrimi değiştiremez.” -Ö. Seyfettin. 2) “dünyadaki bütün insanlar bir araya toplansa bile” anlamında kullanılan bir söz.
*** dünya durdukça durasın!
“çok yaşa, Tanrı sana sonsuz bir ömür versin!” anlamında kullanılan bir iyi dilek sözü.
  • *** dünya (dünyalar) birinin olmak
    çok sevinmek: “Suların üzerimize devrilmesinden önce yukarıya bir varsak dünya bizim olacaktı.” -Halikarnas Balıkçısı.
  • *** dünya gözü ile görmek
    ölmeden önce görmek: “Seni dünya gözüyle bir daha görmeyi nasip edene şükrolsun.” -Y. Kemal.
  • *** dünya gözüne zindan olmak (görünmek veya kesilmek)
    büyük bir karamsarlık ve umutsuzluk içinde olmak.
  • *** dünya kadar
    pek çok: “Eve döneyim desen Feneryolu istasyonuna dünya kadar yol var.” -S. M. Alus.
  • *** dünya kelamı etmek
    1) konuşmak; 2) konuşulmaması gereken yerde konuşmak.
  • *** dünya varmış
    sıkıntılı bir durumdan kurtulan kimsenin söylediği söz: İçerisi zindan gibiydi, oh burada dünya varmış!
  • *** dünya yıkılsa umurunda değil
    “hiçbir şeyle ilgilenmez, sorumsuz, kaygısız” anlamında kullanılan bir söz.
  • *** dünya yüzü görmemek
    kapalı bir yerde sürekli kalmak.
  • *** dünyadan el etek (elini eteğini) çekmek
    bir kenara çekilip çevresiyle ilgisini kesmek, toplumun yaşayışına karışmamak, dünya işleriyle ilgilenmez olmak: “Yedi saatlik evliler, şimdiden mi dünyadan el etek çekiyor?” -N. F. Kısakürek.
  • *** dünyadan geçmek (el çekmek)
    bir kenara çekilip toplum yaşamına karışmamak.
  • *** dünyadan haberi olmamak
    çevresinde olup bitenleri bilmemek.
  • *** dünyaevine girmek
    evlenmek: “Yaşları daha genç görünüyor fakat buralarda yapılan ilk iş eli ekmek tutar tutmaz dünyaevine girmek olduğu için kim bilir kaç sene evvel evlendiler.” -R. N. Güntekin.
  • *** dünyalara değişmemek
    her şeyden daha fazla sevmek.
  • *** dünyalığı doğrultmak
    yaşamı süresince yetecek parayı kazanmak.
  • *** dünyanın dört bucağı
    dünyanın her yanı, her yönü: dünyanın dört bucağından gelen gezginler…
  • *** dünyanın kaç bucak (köşe) olduğunu göstermek (anlamak)
    dünyada ne gibi güçlükler olduğunu bildirmek (anlamak), insanın başına neler gelebileceğini öğretmek veya öğrenmek.
  • *** dünyanın öbür ucu
    çok uzak yer.
  • *** dünyanın tadını çıkarmak
    bütün zevklerden yararlanmak, mutlu ve rahat yaşamak: “dünyanın tadını çıkarmaya devam ettik.” -O. Kemal.
  • *** dünyasından geçmek
    her şeye karşı ilgisiz duruma gelmek.
  • *** dünyaya gelmek
    insan, doğmak: “Sonunda ne kadar istedilerse de erkek çocukları dünyaya gelmedi.” -N. Cumalı.
  • *** dünyaya getirmek
    doğurmak: “Hayriye Hanım yedi gün evvel ilk çocuğunu dünyaya getirmiştir.” -R. N. Güntekin.
  • *** dünyaya gözlerini kapamak (yummak)
    ölmek: “Bir sabah söyledi son sözlerini / Yumdu dünyaya ela gözlerini” -Y. K. Beyatlı.
  • *** dünyaya kazık çakmak (kakmak)
    tkz. çok uzun ömürlü olmak, çok yaşamak.
  • *** dünyaya yuf borusu öttürmek
    ölmek: “Mektubun elinize değmesinden epeyce zaman evvel dünyaya yuf borusu öttürmüş olacak.” -R. N. Güntekin.
*** dünyayı anlamak
dünyada neler olduğunu öğrenmek, deneyimi artmak.
  • *** dünyayı ben yarattım demek
    aşırı mağrur olmak, büyüklenmek.
  • *** dünyayı ben yarattım havasında olmak
    çevresinde güçlü olduğu düşüncesini oluşturmak: “O da oğlanın, dünyayı ben yarattım havalarındaki tavrından rahatsız olmuştu.” -A. Ümit.
  • *** dünyayı görmemek
    bir konuya veya bir işe aşırı odaklanıp çevre ile ilgilenmemek: “Günlerce, haftalarca kitapların içine gömülür, dünyayı görmezdim.” -R. N. Güntekin.
  • *** dünyayı haram etmek
    bir yeri yaşanılmaz duruma getirmek: “… kadıncağıza, o iki zavallı öksüz kızcağıza, dünyayı haram ediyor.” -A. İlhan.
  • *** dünyayı tozpembe görmek
    üzücü durumlara bile iyimser gözle bakmak: “Gümüş şamdanların, pembe karanfillerin, kristallerin renk renk, ışık ışık parladığı sofralarda melek yüzlü, tatlı dilli insanlarla konuşur, dünyayı tozpembe görürdük.” -M. Ş. Esendal.
  • *** dünyayı tutmak
    çok yayılmak, her yere dağılmak: “Şöhreti dünyayı tutan Paris kadını nadiren güzeldir.” -A. Haşim.
  • *** gözü dünyayı görmemek
    hiç kimseye, hiçbir şeye önem, değer vermemek: “Bir kere fevri, hemen parlar, kızınca gözü dünyayı görmez.” -A. İlhan.
  • *** kavanoz dipli dünya
    üzülmemeyi, biraz boş vermeyi, rahat bir biçimde yaşamayı anlatan söz.
  • *** öbür dünyayı boylamak
    ahireti boylamak: “O rahmetli katırın yerine ben öbür dünyayı boylardım.” -O. C. Kaygılı.
  • *** şöhreti dünyayı tutmak
    çok tanınmak: “Bizim evin altında şöhreti dünyayı tutmuş bir turşucu dükkânı vardı.” -R. H. Karay.
  • *** cihana gelmek
    1) doğmak; 2) mec. meydana gelmek, ortaya çıkmak.
  • *** cihanı tutmak
    her tarafa yayılmak, dünyayı tutmak.

Dünya Evine Girmek

Dünya Evine Girmek

Dünya Evine Girmek Anlamı

Dünya Evine Girmek: Evlenmek

Dünya Evine Girmek Deyimin Hikayesi:

Deyimin hikayesi bulunamadı. Bu konuda bilgisi olan arkadaşların yorumlar bölümünden paylaşmalarını rica ederiz.

Dünya Evine Girmek İle İlgili Örnek Cümleler

  1. ***Dünya evine girmekte neden bu kadar acele ettiğini anlamıyorum, daha çok gençsin.
  2. ***Benimle dünya evine girersen seni çok mutlu ederim.
  3. ***O kültürde gençler elleri ekmek tutar tutmaz dünya evine sokulurlar.
  4. ***Hangi sene dünya evine girdiniz de üç çocuk yapacak zamanınız oldu?
  5. ***Bir gemide, romantik bir ortamda ve sevdiklerim yanımda iken dünya evine girmek isterim.
  6. ***Las Vegas evlenmek isteyen çiftlerin gözde mekanlarındandır. Vegas’ta dünya evine giren girene.
  7. ***Önce okulunu bitirip mesleğine eline al, sonrasında dünya evine girersin.
  8. ***Dünya evine gireli tam 5 sene oldu ancak hala evliliğe alışmış, evini benimsemiş değil.
  9. ***Dünya evine girerken mutlu olup düğün bayram yaptığımız çift, üzücü bir şekilde boşanma kararı almış.
  10. ***Allah evlatlarımın dünya evine girdiği günü görmeyi nasip etsin.
  11. ***Hayatımın en özel ve anlamlı günü seninle dünya evine girdiğim gündür.
  12. ***Sakın o kızla dünya evine girmeyi planladığını söyleme, geçinebilmeniz mümkün değil.
  13. ***Dünya evine girdiğim günden itibaren hayatım inanılmaz şekilde değişti.
  14. ***Dünya evine girmeye karar vermişler, mutlulukla paylaştılar.

Advertisement

Leave A Reply