Duyusal Motor Dönem Özellikleri

0
Advertisement

Jean Piaget’in bilişsel gelişim dönemlerinden duyusal sensori, motor dönem, 0-2 yaş özellikleri, hakkında bilgi.

Duyusal Motor Dönem Özellikleri

Duyusal Motor Dönem Özellikleri

DUYUSAL (SENSORİ)-MOTOR DÖNEM (0-2 YAŞ)

• Bu aşamada bebek daha çok dış dünyayı keşfetme ve anlama hususunda duyularını ve motor becerilerini kullandığından dolayı bu döneme duyusal-motor adı verilir.

• Dünyaya yeni gelen bir bebek, çevreden gelen uyarıcılara sadece refleksif tepkiler verir. Örneğin dudaklarına dokunduğunuzda emmeye başlaması gibi (Devresel-döngüsel tepkiler) Bu tür refleksler, bebeğin ilk biliş şemalarını oluşturur. Başlangıçta kendisini diğer nesnelerden ayıramayan bebek, bu şemalar (emme-tutma-yakalama vb) aracılığıyla kendi bedenini keşfetmeye çalışır. Ardından diğer objelerle etkinliklere başlar. Eline geçirdiği her nesneyi(oyuncak-tuzluk gibi) kavrar, emer ve yere vurur. Onları, kendisinde var olan şemalarla tesadüfen keşfeder. Örneğin; tuzluğu ağzına götürdüğünde bundan hoşlanmayabilir. Kendisinde var olan şemayı yeniden düzenleme yoluyla çevresini anlamayı sağlayacak yeni bilişsel yapılar geliştirmeye başlar. Gelecek sefer tuzluğu eline verdiğinizde, sadece ağzına götürmez, elinde sallar veya yere çarpar, (zamanla şemaların kapsamı artar.)

Piaget, yeni doğan bebeklerin tamamen pasif ve çaresiz olmadığını, tak tersine değişik uyaranlar arasında ayrım yapabilen, davranışını yeni durumlara göre hızlı ve uyumlu bir şekilde düzenleyebilen varlıklar olduğunu belirtmektedir. Piaget bu haliyle çocuğu “küçük bir bilim adamına” benzetir. Hayatta kalmak isteyen organizmanın, aklını yaşadığı çevreye uyum sağlamak için kullanması gerektiğini, dünyanın düzeninin kavrayan ve olayların gidişatını tahmin edebilen canlıların çevreyle başa çıkmada daha başarılı olacağını kabul etmektedir. Piaget’e göre çocukların dünyanın ve yaşamın kurallarını öğrenmeyi sağlayan içsel bir motivasyonla dünyaya gelmiştir. B u durum aynı zamanda çocuğun aktifliğinin nedenidir.

Dönemin Özellikleri:

(0-1 aylık) “Refleksler:

0-1 ay arası tamamen reflekslerin etkin olduğu bir dönemdir. Bu dönemde emme ya da bakma gibi doğuştan getirilen şema ya da refleksler kullanılır. Örneğin, ağızlarına yakın olan her şeyi emer, parmaklarına dokunan her şeyi tutarlar. Bu ve daha başka refleksleri sürekli yineler ve bu konuda gittikçe daha yeterli hale gelirler. Bununla birlikte nesnelere amaçlı bir şekilde ulaşıp onları tutmaz ya da emmezler. Taklit yapamazlar. Birden çok duyu organından gelen bilgileri henüz bütünleştiremezler.

Advertisement
(1-4 aylık) * Birincil döngüsel (devresel) tepkiler:

Döngüsel tepkiler oluşmaya başlar. Döngüsel tepkiler, bebeğin tesadüfen yaptığı bir hareketi sürekli tekrar etmesidir. Bu dönemde ki döngüsel tepkiler ‘Birinci devresel tepki’ olarak da adlandırılır. Bebeğin kendi vücuduyla ilgili tekrar ettiği davranışlarıdır.

Bebekler parmak emme gibi rastlantısal olarak yapıp hoşlandıkları bir davranışı yinelerler. Örneğin; bebeğin başparmağı yanlışlıkla ağzına dokunduğunda bebekte emme refleksi gerçekleşir. Parmağın emilmesi hoş bir duygu meydana getirir. Bu durum tepkinin yinelenmesini sağlar.(Döngüsel tepki)

Ses bulaşması oluşur: Dönemin başlarında çocuk ağlama sesi duyduğunda, kendiside ağlamaya başlar, (ben ve diğerlerini ayıramamasından kaynaklanmaktadır.) Buna ses bulaşması denir. Özellikle kuvözlerde ve kreşlerde ses bulaşması gözlenen bir durumdur.

Duyusal-motor dönemde diğer önemli bir gelişme de deneme-yanılma öğrenmesinin oluşumudur. Örneğin; çocuğun istediği bir oyuncak bebeği kendisinden uzakta bir battaniyenin üstüne koyduğumuzu varsayalım. Çocuk battaniyeye ulaşabilmekte fakat oyuncak bebeğe ulaşamamaktadır. Bu durumda, küçük çocuk oyuncak bebeğe birkaç kez ulaşmaya çalışır, ulaşamayınca da farklı yollar dener. En sonunda, muhtemelen, battaniyeyi çekerek topa ulaşabileceğini deneme – yapılma yoluyla keşfetmiş olur.

(4-8 aylık) *ikincil döngüsel tepkiler:

Bireyin kendi dışındaki bir nesneyi fark etmesi ve ilginç bulmasıyla bedeniyle tekrarlayan bir şekilde yönelmesidir. Örneğin yatağının üzerinde asılı olan ve dokunulduğunda hareket eden bir oyuncağa dokunur. Daha sonra aynı sonucu elde etmek için kasıtlı olarak bu davranışı yineler.

Bu dönemde taklit görülebilir. Sadece dağarcığında olan şemalar için söz konusudur.

Advertisement

Nesne kavramı anlayışının başladığı dönemdir.

(8-12 aylık)

Kasıtlı ve amaçlı davranışlarda bulunur. Örneğin 15 aylık bir bebeğin elbise dolabını karıştırıp içindeki elbiseleri denemeye kalkışması.

Bebek istediği şeyin peşinden gitmekle kalmaz, aynı zamanda iki şemayı birleştirebilir. Örneğin; oyuncağı almak için yastığı kaldırır ya da odanın bir ucunda gördükleri oyuncağa doğru emeklerler. Kendilerince bir sorunu çözmeleri gerektiğinde, önceki şemalarını kullanırlar. Örneğin, bebek yakınındaki bir nesneyi tutamıyorsa o nesneye doğru eğilir. Bu duyu organından gelen bilgileri başka bir duyuya aktardığı ‘duyular arası aktarımı’ gerçekleştirebilir.

Nesne sürekliliği (devamlılığı) kazanır. Nesne sürekliliği, nesnelerin uzayda yer tutan varlıklar olduğunun ve algı alanı dışında olsalar da var olmaya devam ettiğinin kavranmasıdır. Bir başka deyişle, nesnelerin görüş alanımızın dışına çıksalar bile bellekte onu temsil eden bir sayesinde var olmaya devam ettiklerinin kavranması-dır. (Yaklaşık 8. aydan itibaren, nesne sürekliliği düşüncesinin oluşmaya başladığı, 18 ay civarında ise nesnenin sürekliliği düşüncesinin kesinleştiği kabul edilmektedir.) Piaget’ye göre nesnenin sürekliliğinin kazanılmış olması korunumun kazanılmasında birinci adımdır. Örneğin; 8-9 aylık bir bebeğin kanepenin altına kaçan oyuncak topunu arama girişiminde bulunması nesne sürekliliği özelliğinin kendisinde var olduğunu gösterir.

(12-18 aylık)

Üçüncü döngüsel tepkiler ortaya çıkar: Bir nesneyi kullanarak başka bir nesneye yönelik tekrarlanan hareketlerdir. Çocuk oynadığı bir nesneyi masaya vurduğunda ses çıkardığını fark ettiğinde bu hareketi tekrarlamaya başlar.

İlk deneme yanılma öğrenmeleri: Bu evrede bebekler yalnızca bildikleri davranış örüntülerini yinelemekten çok, yeni davranışları denemeye başlarlar. Yeni amaçlarını gerçekleştirmek için deneme yanılma yolunu kullanırlar. Bu dönemdeki çocuk, örneğin bir kutuya doğru emekler, ona doğru yatay bir şekilde uzanır, kutuyu başının üstüne koymaya ya da elindeki oyuncağı kutuya koymaya çalışır.

(18-24 aylık)

Sembolik düşünme oluşmaya başlar: Nesne ya da olayları temsil eden sembol kullanımı gelişmeye başlar. Olay ve nesnenin sembolik karşılığını öğrenebilir. Örneğin, “oyuncağını getir” dendiğinde bu aylar aralığındaki bir çocuk oyuncağını bulup getirebilir. Burada çocuk oyuncak kelimesinin (sembol-simge) bir nesneye karşılık geldiğini öğrenmiştir. Çocuk sembolün nesneden ayrı olduğunu anlar.

• * Ertelenmiş taklit; Bebekler, gözlemledikleri bazı davranışları, taklit etme eğilimini gösterirler. Ancak taklit gözlemin hemen ardından ortaya çıkmayabilir. Zihninde tutup, bir süre sonra söz konusu davranışı sergi-leyebilmektedirler. Bu özelliğinden dolayı bu duruma ertelenmiş taklit adı verilmektedir. Örneğin 1,5 yaşındaki bir erkek çocuğu annesiyle birlikte komşusunun evinde iken, evin çocuğu annesine kızdığından dolayı bağırıp çağırıp, öfkeli davranışlar sergiler. Annesiyle evine giden erkek çocuğunda bir müddet sonra komşu çocuğunun sergilediği davranışların benzerini sergilemesi ertelenmiş taklittir.

***Bu dönemin sonlarına doğru çocuklar, başlangıçtaki deneme-yanılma yoluyla sorunu çözme davranışlarından, daha planlı bir yaklaşımla zihinsel olarak problem çözmeye doğru ilerler. Çocuklar öncelikle, nesne ve olayları zihinsel olarak sembolleştirir, resmederler. İşte bu duruma “düşünmenin başlangıcı” adı verilir. Çocuk gözünün önünde olmayan nesne ve olayları zihninde temsil edebilir. Düşünmenin başlangıcı olarak nesnelerin zihinde sembolleştirilmesi bilişsel gelişimde önemli bir adımdır. Örneğin; oyun parkında oynayan bir çocuk dışarıya kaçan topunu almak için çevresini gözler; topa ulaşmasını sağlayacak bir nesneyi bulur ve kullanır. Burada çocuk problemi deneme – yanılma yoluyla çözmemiştir. Problemi düşünüp, anlayarak, çözümü tasarlamış ve zihinsel olarak sonuca ulaşmıştır.


Leave A Reply