Advertisement
E harfi, Türkçede bulunan E harfi ile başlayan eş anlamlı sözcükler, kelimeler listesi ve anlamları. E Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
E Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
- ebat: boyutlar.
- ebedi: sonsuz, sonrasız, ölümsüz, bengi,
- ebediyen: ilelebet, sonsuza dek.
- ebediyet: sonsuzluk,
- ebemkuşağı (ebekuşağı) : gökkuşağı, yağmurkuşağı.
- ebeveyn: ana baba.
- ebleh: budala, alık.
- ebr: bulut.
- ecdat: atalar, dedeler,
- ecnebi: yabancı, el, ağyar,
- eda: tavır, davranış,
- edalı: çalımlı, nazlı, civelek,oynak,
- edebiyat: yazın,
- edep: terbiye, incelik, zarafet, ertem.
- edepsiz: şirret, terbiyesiz, sıkılmaz,
- edevat: aletler,
- edinmek: sağlamak, sahip olmak, kazanmak,
- edip: yazar.
- efe: 1. zeybek. 2. kabadayı,
- efendi: terbiyeli, ağırbaşlı, kibar, saygılı,
- efendilik: usluluk, terbiyelilik, kibarlık, ağırbaşlılık,
- efkâr: 1. fikirler. 2. tasa.
- efkârlanmak: üzülmek, tasalanmak,
- efor: emek, çaba.
- efsun: büyü.
- efsunlu: büyülü,
- egemen: hâkim, hükmeden,
- egemenlik: hâkimiyet,
- egoist: bencil,
- egoistlik: bencillik,
- egzama: mayasıl,
- egzersiz: alıştırma,
- eğiklik: meyil,
- eğilim: yönelme, temayyül.
- eğit bilim: pedagoji,
- eğitici: mürebbi.
- eğitimci: terbiyeci,
- eğlenmek: 1. oyalanmak, beklemek. 3. alay etmek. 4 alem yapmak,
- ehemmiyet: önem.
- ehil: usta, uzman,
- ehli: evcil.
- ehliyet: yeterlik, yetenek, kabiliyet,
- ehven: ucuz, yeğ, hesaplı,
- ek: ilâve,
- ekber: ulu, yüce.
- eklem: mafsal,
- eklemek: ilâve etmek, tamamlamak, çoğaltmak, artırmak.
- ekonomi: 1. iktisat. 2. tutum,
- ekonomik: hesaplı, kazançlı,
- eksen: dingil,
- ekseriya: çokluk,
- eksik: noksan, az, kusurlu,
- eksper: uzman, bilirkişi,
- ekstra: nitelikli, olağandışı, iyi, vasıflı,
- el: yabancı, ecnebi, elâlem.
- elbette: şüphesiz, kuşkusuz,
elbise: giysi,
- elebaşı: başkan,
- elegeçirmek: tutmak, kazanmak.
- elem: ağrı, acı, üzüntü,
- eleman: öğe, unsur,
- elemek: ayıklamak, ayırmak,
- eleştiri: tenkit.
- elifine: tastamam,
- eli açık: cömert,
- elim: acıklı.
- ellemek: dokunmak, değmek,
- okşamak, eli sıkı: pinti,
- elverişli: uygun, müsait,
- elverişsiz: namüsait.
- elvermek: 1. yetmek. 2. uymak, uygun görmek,
- emare: belirti, iz, ipucu,
- emek: çaba, çalışma, ceht.
- emekçi: işçi.
- emel: arzu, istek, amaç, gaye,
- erek, maksat,
- emin: tehlikesiz, güvenilir,inanılır,
- emir: buyruk,
- emniyet: güvenlik, inanma,
- emretmek: buyurmak,
- emrivaki: oldubitti,
- emsal: 1. benzer, eş. 2. yaşıt, eşit, denk.
- emsalsiz: eşsiz, benzersiz, tek.
- emtia: mallar,
- enayi: avanak,
- encümen: kurul, komisyon,
- endam: boy, pos.
- ender: nadir, seyrek, pek az, binde bir.
- endişe: tasa, kaygı, korku,
- endüstri: sanayi,
- enerji: erk, güç.
- enerjik: hareketli,
- eneze: cılız, zayıf,
- enfes: fevkalâde,
- engebeli: arızalı,
- engel: mâni, sakıncalı, mahzur.
- engin: geniş.
- enikonu: iyice, iyiden iyiye, adamakıllı,
- enkaz: yıkıntı, döküntü,
- enli: geniş.
- enselemek: yakalamak, tutmak,
- enteresan: ilginç,
- enternasyonal: uluslararası, beynelmilel,
- entrika: dalavere, hile, oyun.
- entrikacı: düzenci,
- epey: çok, hayli,
- epik: destansı.
- er: 1. erkek. 2. asker. 3. yiğit, kahraman. 4. sahip. 5. yetenekli,
- erbap: usta, ehil, yetkili.
- erdem: fazilet,
- erek: gaye.
- ergin: yetişmiş, olgunlaşmış, reşit.
- erişkin: olgun, kâmil,
- erkân: 1. ileri gelenler, üstler, büyükler. 2. kurallar,
- erken: çabuk.
- erkin: özerk, serbest, özgür, müstakil,
- erkli: muktedir, nüfuzlu, iktidarlı, güçlü,
- ermiş: eren.
- ertelemek: geciktirmek, tehir,
- erzak: azık, yiyecek,
- esaret: 1. tutsaklık, kölelik. 2. boyunduruk,
- esas: temel, asıl, asal.
- esasından: temelinden, başından, kökünden.
- esef: üzüntü.
- esen: sıhhatli, sağlam, güçlü,
- esenlik: 1. sağlık. 2. sıhhat. 3. selâmet.
- eser: 1. yapıt. 2. iz. 3. emare. 4.belirti,
- esin: ilham,
- esir: tutsak, köle.
- esirgemek: 1. korumak. 2.bağışlamak,
- eskimek: yıpranmak,
- esrar: sırlar, gizler,
- esrarlı: gizemli,
- esvap: elbise, giysi,
- eş: 1. eşit, benzer, denk, müsavi. 2. zevce. 3. kan. 4. koca. 5. refika. 6. hanım,
- eşanlamlı: anlamdaş,
- eşelemek: 1. karıştırmak. 2.kurcalamak,
- eşitlik: 1. müsavat. 2. muadelet. 3. müsavilik.
- eşkal: şekil, biçim,
- eşkiya: şâki.
- eşme: kaynak, göze.
- eşsiz: benzersiz, emsalsiz,
- etki: tesir.
- etkin: aktif, hareketli,
- etraflı: ayrıntılı.
- ev: konut.
- evcil: ehli.
- evham: kuruntu.
- evlât: 1. oğul, kız. 2. soy.
- evkaf: vakıflar.
- evliya: ermiş, eren, yatır.
- evrak: belge.
- evre: aşama, safha.
- evren: kainat.
- evsaf: vasıflar.
- evvela: önce.
- evvelki: önceki.
- eylem: 1. fiil. 2. hareket. 3.aksiyon,
- ezel: öncesizlik,
- ezgi: nağme, melodi,
- ezinç: azap.
- eziyet: sıkıntı.
- ezmek: 1. yassıltmak. 2. parçalamak. 3. hırpalamak.
Yorum yapılmamış
eşek kelimesinin eş anlamlısı
ebedi, sonsuz
edeple, nazikâne
efendim, beli, evet
eğer, şayet, velev
ehemmiyet, önem
ek, ilave, koşma, şekilci
ekonomi, iktisat
elbir, yardakçı
eleştirmek, rey vermek, tenkit etmek
emek, mesai
emniyet, asayiş, emin amanlık, güvenlik
ender, nadir
entari, giysi, kadın paltarı
er avrat, eş
erköyün, şımarık
eser, yapıt
eşek, merkep
etkinlik, faaliyet
evliya, ermiş
eyalet, taşra