Edebi Mektup Örnekleri, Edebi Mektup Nasıl Yazılır?

0
Advertisement

Edebi mektup nasıl yazılır? Örnek olarak yazılmış edebi mektuplar, edebi mektup yazıları, örnekleri.Edebi Mektup Hakkında bilgi

edebiyat

Kaynak: pixabay.com

Edebi Mektup Örnekleri

Saygıdeğer Bay Yetkin,

Emeğinizi esirgemeyip yazmak kayrısında bulunduğunuz o inceliklerle dolu mektubunuzu… Olmayacak, iki gözüm, elimden gelmeyecek, bunca yıldır sen dediğim bir dostla siz diye konuşamayacağım. Ne söyleyeceğimi zaten pek bilmiyorum, sonra büsbütün şaşırırım. Siz demeyi de nereden çıkardım. Allahaşkına? Yoksa kızdın, darıldın mı? Mektubunun bir yerinde: «Her beyaz dediğime siz kara demişsiniz» demene bakılırsa benim o «Gençlere Öğüt» adlı yazım senin canını sıkmış biraz. Yanılmışsın dostum, ben seni gücendirmek istemedim. Bir kişiyi gücendirmeyi göze aldım mı, ne dil kullandığımı bilirsin. Senin her ak dediğine kara demek aklımdan bile geçmedi; yalnız baktım ki senin düşündüklerinle benim düşündüklerim birbirine pek uymuyor, sen kendi düşündüklerini söylemişsin. Ben de kendi düşündüklerimi söyleyivereyim dedim, işte o kadar.

Senin her ak dediğine benim kara demeye, kalktığımı sanıyorsun ama bir yerde de benim dediklerimin senin dediklerinden başka bir şey olmadığım söylüyorsun. «Yukarıya aldığım sözleriniz benimkilerin neresini düzeltmektedir? Dediklerimi —tabiî o güzel deyişinizle— tekrarlamaktan, geliştirmekten başka ne yapıyorsunuz?» diyorsun. Bana öyle geliyor ki, Suut, bunda da yanılıyorsun. Kırgınlığını gidermek için senin dediklerinden başka bir şey demediğime inanmak isterdim, ama iş öyle değil. Sen, «Politika ve Edebiyat» adlı yazında olsun, bana yazdığın mektupta olsun, romancıyı, hikayeciyi bir toplumun yetiştirdiğini, demek ki toplumun romancıya, hikayeciye ister istemez işleyeceğini söylüyorsun; ben ise her romancının, her hikayecinin toplumu işlemek dileğinde olacağını söylüyorum. Bir de romancının, kişilerini bir toplum içinde gösterdiğini…

Demek ki, ister istemez bir toplumu, hiç değilse kendi düşünde kuracağı bir toplumu özlemediğini söylüyorsun. Bana bunlar büsbütün ayrı şeyler gibi geliyor. Sen, yazarın toplumu işlemek dileğini hoş görmüyorsun; onun ancak sanatının isterlerini düşünmesini, çevresini düzeltmeye girişmeyip yalnız insan ruhunun derinliklerini anlatmasını istiyorsun. Yazılarının ikisi de bunu söylüyor, Suutçuğum… «Evet, ama…» diyorsun, dönüp dolaşıp hep ona geliyorsun. M. François Mauriac’ı (Fransuva Moriyak) da kendine tanık dikmişsin. Mektubunu okudum, Suut, hatırın için o M. Mauriac’ın sözlerine de katlandım; ama sen de, ben de artık yaşlandık, M. Mauriac’ın sözleri üzerinde durmak gibi çocukluklar bundan sonra bize yakışmaz. Gene sen bilirsin ya… Ama bak, o senin M. Mauriac’ın da artık değişti. Şimdi yurt yönetimi üzerine yazılar yazıyor. Hoşça kal, iki gözüm.

Nurullah Ataç (Sözden Söze’den)


edebiyat

Kaynak : pixabay.com

— II —

EN BÜYÜK VE TATLI ŞAİR

Bu sizi pek seven kardeşinizi unutmayarak gönderdiğiniz «Türk Sazı»m, «Ey Türk Uyan»ı aldım. Teşekkürler ederim. Türk Sazı’nin tellerini ırkımızın damarlarından mı seçtiniz? Her mısraı onları köklerinden titretiyor. Bazı akşamlar kâh Sazınızı ve kâh Ey Türk Uyan’mızı Tuna’ya karşı okuyorum ve sanıyorum ki kanları, kemikleri bu topraklara serpilen yüzbinlerce Türk’ün aziz ruhları penceremin önüne geliyorlar. Sizin Sazınızın nağmelerini dinliyorlar, anlıyorlar ve ağlıyorlar.

Advertisement

Siz binlerce senelik bu koca milletin ruhuna hitap eden biricik şairsiniz. Sözleriniz, fikirleriniz ana sözü gibi müşfiktir. Onun için bir nine hitabı gibi cana işliyor. Türk Sazından bahsedecek değilim. Onun her sayfası, her mısraı en büyük saraylardan, en mütevazı kulübelere kadar bütün Türk muhitinde dünya durdukça okunacak ve ezberlenecektir. Ancak «Ey Türk Uyan!» bence birkaç orduya bedeldir.

Bize o kadar kuvvet verecek, benliğimizi o kadar bildirecektir. Ben hükümetin yerinde olsaydım bu kitabı resmen köylere dağıtırdım. Mevlid gibi her bucakta okunması için gayret gösterirdim. Var olun, sağ olun! Yalnız Sazınızın ilk mızrabına itiraz edeceğim. O mızrap ki samimiyette ve şumul-ü hakikatte bir aheng-i umûmidir. «Dertlilerin gözyaşını çevrem ile sileyim» diyorsunuz. Hayır daima siz böyle ağlayamayacaksınız. İnşallah bir gün de güleceksiniz. Çünkü o gün biz de, biz âdiler de güleceğiz. O zaman siz âliler de o umumî tebessüme iştirak edeceksiniz. Vakı’a siz bir gözyaşı şairisiniz. Hatırımda kaldığına göre ilk mecmua-i eş’arınız «Türkçe Şiirler» de Yunan muharebesi hengâmında neşrolunmuştu. Biz o zamandan beri gülmedik. Fakat güleceğiz. O zaman ishak, bülbül olacak ve siz de bize vatan sevgisini öğrettiğiniz gibi, güzelliğe muhabbeti de anlatacaksınız. Dikkat buyurunuz onu anlatan, sizin gibi bir şairimiz de yok, gelmemiş.

Yakında ben de «Çağlayanlar»ımla size demsaz olmak küstahlığında bulunmak arzu ediyorum. Benim masallarım sizin şiirleriniz karşısında ne kansız ne uyutucu kalacak. Fakat gönül isterdi ki Çağlayanlar’ın yanında otursun da Türk Sazını ağlatsın, çınlatsın. Baki hürmetler ve muhabbetler ile ellerinizi öper ve teveccühünüzün devamını dilerim kardeşim.

Ahmet Hikmet Müftüoğlu


Leave A Reply