Edebiyatta Eleştiri ve Özellikleri

0
Advertisement

Eleştiri ne demektir? Edebiyatta eleştirinin özellikleri, örnekleri, önemli yazarları hakkında bilgi.

Eleştiri;sanat ürünlerini ve yaratıcılarını inceleme, açıklayıp aydınlatma, yargılayıp değerlendirme çalışması; bu amaca yönelik edebiyat (ve sanat) türüdür (eski tenkid, tenkit). Her edebiyat değeri gibi varlığı önce bir toplum değişimine, daha sonra onun edebiyata yansımasına bağlı olan türler (örneğin senaryo, skeç, radyo oyunu ancak son yılların var ettiği çeşitlerdir) arasında eleştiri, ikinci bir koşulla da sınırlıdır:

Kendi başına var olamaz, varlığı konu edineceği sanat eserinin ortaya çıkışına bağlıdır. Bu yüzden eleştiri bir yaratı (ibdâ) ürünü olan asıl türlerin (şiir, anlatı, temsil türleri, düşünce yazıları) yanındaki yardımcı türler arasında yer alır. Asıl türleri kendi yapıları içinde yardımcı bir öğe olarak kullanabildiği, kullandığı, kendi başlarına birer kullanım dğeri de taşıyan yardımcı ürünler: Yaşamöyküsü, özyaşamöyküsü, anı, gezi notları, mektup, söylev, özdeyiş, günlük, gibi eleştiri de yaratıdan çok yapım (icrâ) değeri taşır. Bir edebiyat ve sanat eserinin öznel ve nesnel değerlerini bir başka yazarın inceleyip ortaya çıkarış işi, işte bu bakımdan kimilerince bir sanat, kimilerince bir bilim-bilgi değeri olarak sayılagelmiştir. Eleştiri işi, bir sanat eseriyle karşılayan ve ona ilgi duyan her kişinin özel hakkıysa da bir edebiyat olayı niteliğiyle varlığı; matbaa, kitap, yayın organları ve okurların kamuoyundan oluşan büyük bir ortaklıkla olanak içindedir. Bir kitabın (bir sanat eserinin) açık ve gizli, değerli ya da değersiz, özgün ya da kopya, özlü ya da yavan, olumlu-olumsuz, eski-yeni özelliklerinin onun alıcısı olan kitleye tanıtımı özel bir güven gerektirir. Sanat eseriyle onu severler arasına giren uzman ve anlayışlı bir aracı (eleştirmen, eleştirmeci), eser sahibiyle alıcıları üzerinde yaratmayı beklediği inanılır bir otorite olma hakkını çeşitli kaynaklardan alır: Bilgisi, ilgi tarafsızlığı, yargı doğruluğu, beğeni inceliği, yol-yordam sağlığı, konuya vakitli ve özgün yaklaşmış, iş sevgisi.. Gerçekten her eleştiride, konu edindiği sanat eserine duyulan temel sevgiyle onun varlığından umulan hayranlık gereksinimi yatar. Bu bakımdan eleştirmen işine en katıksız bir sanat gereksinmesiyle başlar, sevgi ve ilgisinin umutlarını, eserin kendisine taşıdığı olumlu ve gerekli değerleri arar; eserle toplum arasındaki dengeyi sağlamak için -çoğunlukla edebiyat düzeyinden yoksun olmayan- yazısını topluma sunar. Bu gibi eleştirinin 19. yüzyıl ürünü olduğu tür olabilmesi koşullarının toplumdaki geniş örgütlenmenin demokrasi çağma özgü niteliklerine bağlı bulunduğunu sezdirircesine Thibaudet şöyle der: “19. yüzyıldan önce eleştirmenler vardır ama eleştiri yoktur”. Çünkü Antik Çağ’da sanat sorunlarını çözümlemeyi amaçlayan çalışmalar (Platon, Aristoteles) soyut kavramlar üzerindeki estetik kuramlardır; sanatların ve türlerin genel niteliklerini belirleme yönünde doğarlar. 19. yüzyılda ise bilimlerdeki genel gelişme yanı sıra edebiyat tarihi gibi kamuya dönük eleştiri çalışmaları da belli yöntemler yönünde olgunlaştı, ilkin Fransa’da zamana uygun temsilcileri ortaya çıktı: Sainte-Beuve (1804 -1868), Villemain (1790-1867), Hippolyte Taine (1828-1893), Brunetiére (1849-1907), Henneguin (1858-1888), P. Bourget (1852-1935), J. Lemaitre (1853-1914), Anatole France (1844-1924), R. de Gourmont (1858-1915),André Gide (1868-1951), Alain (1868 -1951), E. Faguet (1847-1916), G. Lanson (1857-1934), Al. Thibaudet (1874-1936),Paul Valéry (1871-1945), G. Bachelard (1884-1962), R. Barthes (1915-1980) vb.

Konusu sanat eseri olan eleştiri, doğallıkla görece-göreli (izafi) ve öznel (enfüsi-sübjektif) bir başlangıçtan yola çıkacaktır. Bu tutumun sakıncalarını yok etmek ve işe nesnel-bilimsel bir gerçeklik kazandırmak için birçok yöntem salık verilmiştir. Hemen hepsi günümüzde de geçerli olan bu tutumları anmak gerekirse; geçmişteki ürünleri çağlarının koşullarına uygun ya da aykırı olması açısından değerlendiren Tarihsel Eleştiri; ırk, zaman ve çevreyle ilgili bütün toplum özelliklerinin yansıdığı sanat eserini, sözkonusu bütün koşulların gözetiminde ölçmeyi amaçlayan Toplumbilimsel Eleştiri; çeşitli kuramcıların değişik açı ve ölçütlerine karşın temeldeki dünya görüşü birliğine dayalı Marksist Eleştiri; eseri, onu var eden yaratıcısının bireysel özelliklerine göre kişilik açısından (psikanaliz de içinde olmak üzere) açıklamaya yönelik Sanatçıya Yönelik Eleştiri; sanat ürünlerini onları duyumsayan kişilerin algı, anlama, yeğleme, beğeni ilkelerine göre tartan izlenimci Eleştiri; eserlerin yapı özelliklerini (teknik) öne alan Biçimci Eleştiri diye özetlemek yanlış olmaz. Ne var ki bir eleştiri yazısının bütün bu yöntemlerin hepsinden yararlanması da, yalnız birine yaslanma saplantısından kalması da olasıdır


Leave A Reply