Elbisenin Tarihçesi, Gelişimi, Eskiden İnsanların Giydiği Kıyafetler

2
Advertisement

Eskiden insanlar nasıl giyinirdi? Elbisenin tarihçesi, gelişimi, eski insanların giydiği elbiseler, Tarih boyunca elbise, Türklerde giyim kuşam.

beyaz elbise

Kaynak: pixabay.com

Elbise; insan vücudunu örten giyim eşyasıdır. İnsanlar, çok eski çağlardan beri vücutlarını kapamak ihtiyacını duymuşlar, aradan zaman geçtikten sonra da bu ihtiyaç bir nevi süs halini almış, son yüzyıllarda da bîr sanat olmuştur.

İlk insanlar arasında aile toplulukları kurulmaya başlayınca örtünmek şart olmuştu. O çağlarda yaşayanlar giyimlerini iklim şartlarına göre ayarlamışlardı. İnsanların tropik bölgelerde yaratılıp sonradan kuzey ve güneye doğru yayıldıkları ileri sürülür. Buna göre, sıcak ülkelerde yaşayan ilk insanların giyim eşyaları pek basitti. Ancak edep yerlerini etlerini yedikleri av hayvanlarının derileriyle örtüyorlardı.

Eski İnsanların Giyinişi

İlk çağlarda kadınlarla erkeklerin giyimleri arasında hiçbir fark yoktu; sonradan kadınlar, düz elbiseler giymeye başladılar. Eski Yunanistan’da, erkekler çok şık giyinirlerdi. Bel inceliği modaydı; onun için, erkek çocuklar, küçük yaşta bellerine madeni kemerler takarlardı. Daha yaşlı erkekler ise pelerin giyerlerdi. Erkeklerin kollarına bilezik, boyunlarına kolye takmaları da âdetti. Kadınların elbiselerinin göğüsleri yarı yarıya açıktı. Erkeklerin elbiseleri de pek öyle vücudu iyice örtecek şekilde değildi.

Eski Mısır’da erkekler gayet basit giyinirler, beyaz peştemal biçimi örtülere bürünürlerdi. Kadınlar da, ilk çağlarda mavi kumaştan vücudu sımsıkı saran elbiseler giyerlerdi.

Romalı kadınlar «tünik» denilen, bol bir gömlek giymeyi âdet edinmişlerdi. Erkekle»-de tünik giyerlerse de onlarınki daha değişikti, tüniklerin üzerine pelerin de alırlardı. Tünik ve pelerinin modası yüzyıllarca sürmüş, sonra yerini ceket almıştır.

Advertisement
ortacag giyim

Kaynak: pixabay.com

Ortaçağ’da giyimde ihtiyacın değil, süslenmek isteğinin ön plâna alındığını görüyoruz. Artık insanoğlu, kendini olduğundan güzel göstermek hevesine kapılmıştı. O çağlarda bilhassa işlemeli elbiseler çok modaydı. Asil sınıflara mensup erkekler kadife üzerine simle işlenmiş zengin elbiseler giyiyorlardı. XIII. ve XIV. yüzyıllarda ayakkabı modası da değişmeye başladı. Kürkten, deriden yapılma geniş, bilekten bağlı ayakkabıların yerini ayağa nispeten uyan papuç-Iğr aldı XVI. ve XVII. yüzyıllarda erkeklerin elbiselerinde değerli taşlarla işlenmiş süsler görüyoruz. Zenginler, hükümdarlar elbiseleri için avuç dolusu para döküyorlardı. Bacağı saran dar pantolonlar, uzun çoraplar moda oldu. Çocuklar da büyükler gibi giyiniyorlardı. 1660’da erkek giyiminde önemli bîr değişme oldu Geniş yakalı gömlek yerine dantelâ kravatlar takmaya başladılar. Kadınların etekleri boldu. Elbiselerin ön kısımlarını dantelâlarla süslüyorlardı, üç köşeli şapkalar modaydı.

XVIII. yüzyıl başlarında, giyim, hareketli hayata uygun bir şekilde düzenlenmişti. Beller yukarıdan dikiliyordu, yakalar çok açıktı. Avrupa kraliçeleri kendilerine yakışacak elbiseleri seçiyorlar, onların giydikleri de kısa zaman sonra moda oluyordu. Erkeklerde de durum aynıydı. Asillerin giydikleri elbiseler derhal diğer erkekler arasında yayılıyordu. Erkekler pantolon giymeye XVIII. yüzyılın sonlarında başladılar.

XX. yüzyılın başlarında kadınlar vücutlarını ince göstermek için korse giymeye başlamışlardı. İlk kısa etekler 1909’da görüldü. Geniş kenarlı, tüylü şapkalar giyiyorlardı. 1914’ten sonra kadınların bacakları elbise eteği altında gizlenmekten kurtuldu. Pabuç ve çorapların elbise rengine uymasına bilhassa dikkat ediliyordu. 1913’te dar etek modası başladı. 1914’ten 1920’ye kadar moda âleminde kayda değer bir olaya rastlanmadı. 1921’de bel çizgisi kalçaya indi, eteklerin boyu biraz uzadı. 1931’de sinemanın giyim üzerinde etkisi görülmeye başladı. Dünyanın her yanında kadınlar sinema yıldızı gibi giyinmek hevesine kapıldılar.

İkinci Dünya Savaşı da dünya kadınlarının giyimi üzerinde önemli bir rol oynadı. Savaş sırasında hastanelerde, daha başka yerlerde görev alan kadınlar sade giyinmek zorundaydılar. Bu yüzden tayyör modası bütün dünyaya yayıldı. 1947’de etekler yeniden uzamaya başladı, önceleri bu modanın sürekli olacağı, kadınların eski devirlerdeki kıyafetlerle sokaklarda dolaşacağı sanıldıysa da hayat şartları bu modanın uzun ömürlü olmasına imkân bırakmadı. Kadınlar upuzun etekleriyle otobüs basamaklarına, uçak merdivenlerine tırmanamazlardı.

elbise-tarihi
Elbise Sanayi

Bugün artık kadınlar eskisi gibi evlerinde oturup dikişlerini dikmeye vakit bulamadıkları, erkekler gibi dışarıda da çalıştıkları için giyim eşyalarının büyük bir kısmını dışarıdan hazır almak zorundalar. Elbise fabrikasyonu bugün dünyanın en çok para getiren işlerinden biri olmuştur. Seri halde İmalat çok ucuza mal olduğu için satışı da nispeten ucuzdur. İmalâtçı daha çok sürümden kazanır.

Türklerde Elbise

Türk kadınları eski devirlerde giyimlerine olan meraklarıyla tanınmışlardı. Osmanlı İmparatorluğu devrinde, XIX. yüzyıl ortalarında başlayarak Avrupa modasının tesiri altında kalmakla beraber, bu modaya ayrıca bir de Şark havası katmasını bilmişlerdi.

Advertisement

Osmanlı İmparatorluğunun parlak devirlerinde İstanbul hanımlarının giyimleri dillere destan olmuştu. Gözalıcı ipeklilerden, kadifelerden yapılmış elbiseler, bugün bile müzelerde hayranlıkla seyrediliyor. Türk kadınlarının sokak kıyafetleri Avrupalılarınkilere hiç benzemiyordu. Kadınlar sokağa çıkarken, bele kadar düğmeli, yandan cepli uzun etekli yeldirmeler, feraceler giyerler, yüzlerini de bir yaşmakla kaparlardı. Başörtülerinin kumaşları gayet inceydi, etrafları kıymetli oyalarla süslenmiş olurdu. Pelerin biçimi mantolara da çok rastlanırdı. Avrupa’ da kadınların en zarif giyindikleri devirlerde bile İstanbul’a gelen yabancılar, Türk kadınının zarafetine hayran olmuşlardı.

Erkek elbiselerine gelince; imparatorluk devrinde her sınıfın kendisine mahsus bir kıyafeti vardı. XVI. yüzyılda Türk kıyafetleri gayet kullanışlı, rahattı. Erkeklerin gömleklerine «mintan» denirdi. Bunlar yakasız gömleklerdi. Sonradan Avrupa modasına uyularak «devrik yakalı» gömlekler giyildi. Bunlara «Frenk gömlekleri» denildi. Pantolon yerine de geniş paçalı şalvar giyilirdi.

Eski kıyafetlerde kürkün de önemli yeri vardı. Herkes kesesine göre kürk alırdı. Osmanlı hükümdarları kolsuz kürk cüppelere meraklıydılar. Sadrazamlar, veziriazamlar «erkân kürkü» giyerlerdi. Kürk bir nevi resmi elbise sayılırdı. XIX. yüzyılda yapılan kıyafet devriminde, kürk resmi elbise olmaktan çıkmışsa da gene modası geçmedi.

Osmanlı Türkleri başlarına çeşitli kavuklar giyerlerdi. Padişahların da kendilerine göre hususi surette yaptırdıkları kavukları vardı. Kaptanı Derya Hüsrev Paşa, Akdeniz seferinden döndükten sonra, askerlerine Tunus’tan aldıkları fesleri giydirmişti. II. Mahmut fesleri beğenip, kavuk yerine fes giyilmesini emredince, Türk erkekleri Atatürk devrine kadar başlarına fes giydiler. .

Atatürk cumhuriyeti kurar kurmaz ilk olarak kıyafetlerimizi ele aldı. Türk kadınını peçeden kurtardı, dünyanın her yanında olduğu gibi, elbise ve manto giyip, yüzü gözü açık sokağa çıkmasına izin verdi. Erkeklerin de göze pek gülünç görünen kıyafetlerini değiştirdi. Şapka inkılâbını yaptı. Fes giymeyi yasak etti.


2 yorum

Reply To Anonim Cancel Reply