Bebeklerde Dil ve Konuşma Gelişimi Ne Zaman Başlar? Nasıl Gelişir?

0
Advertisement

Bebeklerde, çocuklarda dil ve konuşma gelişimi ne zaman başlar? Bebekler anneyi ne zaman tanır, iletişim ne zaman ve nasıl oluşur?

konuşan bebek

Kaynak: pixabay.com

Bebeklerde Dil ve Konuşma Gelişimi

İnsana bebeğinin ilk konuşma girişimlerini duymak kadar büyük haz veren başka bir şey yoktur, bebeğiniz, daha ilk günlerden başlayarak, sizinle iletişim içinde olmuştur. Ama son derece önemli olan ilk sözcüklerine kadar uzanan yola, sizin sevgi dolu özeniniz ve ilginiz ile ulaşacaktır.

Çocuklar iletişim kurma içgüdüsüyle doğar ve bu iletişimi kurmanın en etkili yollarından birinin, konuşma olduğunu çok erken öğrenirler. Ama bu doğal içgüdüyü anne-baba olarak siz de ona bir şeyler söyleyerek ve karşılık vermesini teşvik ederek güçlendirebilir, onun dil becerilerinin gelişmesine yardımcı olabilirsiniz.

Aslında konuşma ya da şarkı söyleme, 16 aylık oluncaya kadar bebeğinize sunabileceğiniz en iyi eğitim türüdür. Çevresinde bulunan şeyleri anlatarak, adlarını söyleyerek onun gördüğü şeyleri kavramasına yardım eder, bunları onun diline çevirir, ona, içinde yaşadığı şaşırtıcı dünyanın bir tablosunu çizersiniz.

İLETİŞİM

Bir çocuğun konuşmayı nasıl öğrendiği henüz tam olarak aydınlatılamamıştır; ama bütün çocukların benzer bir öğrenme düzeni izledikleri ve bebeklerin ilk sözcüklerini mırıldanmadan çok önce, dil konusunda epeyce şey anladıkları bilinmektedir. Söz gelimi bebeğiniz, siz konuşurken sesinizin bir soru mu yoksa düz bir anlatım mı olduğunu gösteren inişleri ve çıkışları öğrenecektir; bunun yanı sıra, önce bir kişinin söylemesini, sonra da öbürünün yanıt vermesini öngören konuşma biçimi sanatını kavramaya başlayacaktır. Bunun sonucu olarak da, kendi seslerini çıkarmaya başladığı zaman, arada durup, sizin yanıtlamanızı beklemeyi bilecektir.

Bütün çocukların yürümeyi aynı yaşta öğrenmemeleri gibi, konuşmanın gelişmesi de, her çocukta farklıdır. Dolayısıyla, komşunuzun kızı Burcu on aylıkken bardağını açık seçik isteyebiliyor da, on iki aylık kızınız yalnızca “mama” diyebiliyorsa, bu duruma pek fazla üzülmeniz gerekmez.

Advertisement

DİL

Asla unutulmaması gereken bir şey de, konuşmakta geciken çocuğun aptal olmadığı, göründüğü kadarıyla, erken konuşmaya başlamak ile genel olarak zekâ arasında bir ilişki bulunmadığıdır. Aslında, şu ya da bu nedenle, çok parlak zekalı birçok çocuk, ilk sözcüklerini söylemekte gecikirler. Ayrıca, çocukların gelişme atılımını önce bir alanda, sonra da başka bir alanda yaptıklarını düşündüren kanıtlar da vardır. Dolayısıyla, bir yaşında yürümeye başlamış bir çocuk, çok daha geç konuşabilir; buna karşılık “dillenmiş” bir 14 aylık bebek, hâlâ ellerinin ve dizlerinin üstünde emekliyor olabilir.

Bebeğiniz gerçi doğar doğmaz ilk çığlıklarını atar; ama bunlar, kendini farkettirmek için çaresiz “ricalardır“. Bu ilk iletişim çabaları başkalarının kulağına hep aynıymış gibi gele-bilirse de, çok geçmeden siz, farklı ağlayışlarını tanıyıp yorumlayacak duruma gelirsiniz. Yalnızca ağlarken çıkardığı seslere bakarak, bebeğinizin ne zaman doyurulmak, altının değiştirilmek, eğlendirilmek ya da yalnızca kucağa alınmak istediğini öğrenirsiniz. Aynı zamanda bebeğinizin bir sıkıntısı olduğunu ya da kendini iyi hissetmediğini farkedebilirsiniz. Ağlamanın yanı sıra, bebeğiniz, durumundan hoşnut ve rahat olduğu zaman, mırıltılar biçiminde sesler de çıkarmaya başlar.

biberon bebek

Kaynak : pixabay.com

ANNEYİ TANIMAK

Bebek bu dönemde, aynı zamanda farklı sesleri de birbirinden ayırt edebilir ve çok kısa sürede sesinizi öğrenip, sizin sesinizi işittiği zaman, ona bakmak için yanına geldiğinizi anlar. Araştırmalar, bu aşamada bebeğin, annesinin sesine ancak, annenin yüzü de onun görüş alanı içindeyse yanıt verdiğini ortaya koymuştur. Dolayısıyla, onun yakınında başka bir büyükle konuşmanız onu rahatlatmaz: Doğrudan bebeğinizle konuşmaya çalışın ve konuşurken yüzüne bakın.

Bir ay kadar sonra, ondan bir tepkinin geldiğini fark edebilirsiniz: Siz yaklaşınca, bebeğiniz hareketlenebilir; kollarını, bacaklarını beceriksizce hareket ettirebilir. Yaklaşık altıncı haftada, sesinizi işittiğinde gülücükler yapabilir; büyüklerin iletişiminin çeşitli biçimlerini ve kalıplarını anlamaya başladığı için, anlaşılmaz sesler çıkarıp, sizin yanıt vermenizi bekleyebilir.

Bunun yanı sıra, aynı sesleri defalarca yinelediğini ve bu “konuşma” tarzını sizinle birlikte olduğu kadar, kendi kendine olduğu zaman da tekrarladığını farkedebilirsiniz.

Yaklaşık altıncı haftadan başlayarak fıkırdamalar, “a”, “o”, “u” biçiminde seslerle agulamaya doğru ilerler. Bu ünlü seslerini kısa sürede, ünsüzler izler ve bebek çok geçmeden, sizin ve eşinizin çok hoşunuza giden “ba” “ba” hecelerini söylemeye başlar. Ama öyle olduğuna inanmak ne kadar hoşunuza giderse gitsin, bu sesler bebeğinizin babasına ad vermiş olduğu anlamına gelmez. Çıkardığı seslerin, bebeğinizin yeni yeteneğiyle denemeler yaparken rastlantıyla çıkardığı sesler olması olasılığı çok daha büyüktür.

Advertisement

“GEVEZELİK ETMEYİ” ÖĞRENMEK

Yedinci ve sekizinci aylar, bebeğinizin konuşmasını genişletip ilerleteceği “agu” seslerini çıkarma aylarıdır. Bunun yanı sıra, sizin sesinize, başkalarının seslerine ve her türlü müziğe, gün geçtikçe daha çok tepki vermeye başlar.

Aynı zamanda, “ayy!” gibi haykırış ve çığlık sesleri çıkarmaya da başlayacak, şarkı, ninni ya da bir çocuk tekerlemesi söylediğiniz sırada sizi taklit etmeye çalışacaktır. Siz konuşurken dudaklarınıza ve ağzınıza bakarak sizi ve verdiğiniz her yanıtı, dikkatle gözleyecektir. Bu, dönem onun için, büyük bir “öğrenme dönemi”dir ve çok geçmeden dil gelişmesinin ikinci aşamasına geçmeye hazır ve istekli olacaktır.

Konuşan Bebek

Kaynak: pixabay.com

Ondan sonraki birkaç ay boyunca, bebeğinizin konuşması farkedilir biçimde karmaşıklaşmış ve anlaşılır olmaya başlamış duruma gelecek, konuşma tarzında inişler ve çıkışlar ile küçük küçük heceler, “ba-ba”, “ma-ma”, “da-da” gibi cümleye benzer biçimde birbirine bağlanmaya başlayacaktır. Bu henüz anlaşılmaz dil, kısa sürede düzenli konuşmaya doğru gelişecektir.

Soruları, istekleri ve anlatıları andıran “cümlelerini” farketmenizi, büyük bir olasılıkla, 11.-12. aylara doğru, ilk “gerçek” sözcüklerini söylemesi izleyecektir. Bebeğinizin ilk sözcükleri, onun bazı sesleri daha kolay çıkarmasını sağlayan bedensel yatkınlıklar tarafından belirlenecek, “baba”nın, “mama”nın, “anne”nin ardından hem söylemesi kolay olan, hem de çevresindeki dünyada ilgisini çeken “kuçu” gibi sözcüklere geçecektir. Ama hemen sözcükleri gerektiğince söylemesini beklemeyin; bu aşamada sözcüklerin birçoğunu basitleştirilmiş biçimleriyle ve yanlış telaffuz ederek söyleyecektir.

KONUŞMAYI UYARMA

Bunun yanı sıra, “hayır”, “ağzını aç” ve “baş baş” yap gibi basit buyrukları da kavrayabilecek, aslında, sözcükleri kendi söyleyemese de, sizin ona söylediğiniz şeylerin birçoğunu anlayacaktır.

Konuşmasını geliştirmek için, bebeğinizi daha en başından teşvik etmeniz önemlidir. Bebek konuşmayı çevresinden duyarak öğrenir. Dolayısıyla siz onunla ne kadar çok konuşursanız, o kadar çok sözcük öğrenecektir. İlk yılları boyunca bu tür bir uyarılmayla karşılaşmayan bebekler, eninde sonunda konuşmayı öğrenirler kuşkusuz; ama bu çocukların konuşmaları, daha özenli ve destekleyici anne-babaların bebeklerinkine oranla daha az akıcı olur ve heceleri birbirine bağlamaya daha geç bir dönemde geçerler.

Bebeğiniz anlaşılmaz da olsa sesler çıkarabildiği zaman, yüzünüzü yüzüne yaklaştırarak, siz de o sesleri çıkarın. Taklit etmesi için, “buu” ya da “ma” gibi yeni sesler ekleyin. Ama, sakın, onunla hep bebek diliyle konuşma yanlışına düşmeyin. Gerçek, ama basit cümleler kullanın; eşyaların adlarını açık seçik biçimde söyleyin. Aynı zamanda, konuştuğunuz sırada ağzınızı görebilmesine dikkat edin; Böylece, sözcükler oluşturmak ve özel sesler çıkarmak için ağzını, dudaklarını ve dilini nasıl kullanacağını öğrenecektir.

bebek

Kaynak: pixabay.com

ŞUNUN ADI NE?

Yalnızca “uuu”larla “aa”larla yanıt veren minik bir bebekle konuşmayı sürdürmek, çoğunlukla güç ve sıkıcıdır. Onu uyarmak için oyuncaklar ve parlak renkli kitaplar kullanın. Bebekleriyle ve oyuncak ayısıyla oynayın; onları emziriyormuş gibi yaparken, yatağa yatırırken ve giydirirken ne yaptığınızı anlatın. Bebeğinize banyo yaptırırken, giydirirken ve emzirirken de, onun adını da kullanarak cümleler kurun. Sözgelimi “Anne Selma’nın çoraplarını giydiriyor”, “İşte Selma’nın biberonu,” “Selma’nın ayısına bak” deyin. Elden geldiğince, ona “sen” demek yerine, adını yineleyin: Böylece kendini başkalarından ayırt etmeyi öğrenecektir.

Onunla konuşurken, hep eşyaların, insanların ve hayvanların adlarını söylemeye çalışın. Sözgelimi, bir topu arkanıza saklayıp, “nerede?” demek yerine, “top nerede?” deyin. “Şuna bak” diyecek yerde, “köpeğe bak”ı, “o ne yapıyor?” yerine, “baba ne yapıyor?”u kullanın.

Bebeğinizin gördüğü şeyler ile işittiği şey arasındaki ilintiyi güçlendirmek için,

bir eşyanın adını sık sık yineleyin. Sözgelimi oyuncak ayısından söz ederken, “ayıcığa bak”, “ayıcık şapka giymiş”, “ayıcık başbaş yapıyor” deyin. Bir köpeğe baktığında. Köpek “hav hav” diyor, “köpek kahverengi”, “köpek kemik yiyor” deyin. Hep bebeğin o anda gördüğü şeyler üstüne konuşun: “Dün” ya da “yarın” gibi kavramları henüz anlayamaz. Onun nesnelerden çok duyumları anlamasına yardım etmenin iyi bir yolu da, onları örnekleyen durumlar yaratmaktır. Bebeğinizle konuşmalarınızı sahnede oynar gibi canlandırın. Onu koltuk altlarından tutup, havaya kaldırarak, “yukarı kalkıyorsun” deyin. Sonra indirirken, “Selma aşağı iniyor” deyin; bunları söylerken “yukarı” ve “aşağı” sözcüklerini vurgulayın.

Söylediklerinizi ve sorularınızı, anlatmak istediğiniz şeyi vurgulamak için, beden hareketlerini kullanarak abartmalı bir biçimde söyleyin. “Selma süt istiyor mu?” gibi sorular sorarken, sesinizin iniş çıkışlarının bunun bir soru olduğunu anlatmasına dikkat edin. Ve hep ona, bir yanıt beklermiş gibi bakın. Henüz size sözcüklerle yanıt veremeyebilir; ama anlayacaktır; ayrıca gülücüklerle, işaretlerle yanıt verebilir.

Advertisement

Bebeğiniz “gerçek” sözcükler kullanmaya başlayınca, bu sözcükleri ona söylediğiniz cümlelerde kullanarak, cümle kurmasını teşvik edin. Onun söyleme girişiminde bulunması için benzer sesler içeren yeni sözcükler söyleyin; ama “ş, r” gibi bazı sesleri çıkarmanın güç olduğunu, belki de bu sesleri daha bir yıl kadar söyleyemeyebileceğini unutmayın. Çocuğunuzun dilini, siz herkesten önce anlayacağınız için, ilk sözcüklerinin anlamını çıkarmaya zaman ayırın ve bir sözcüğü doğru söylediği zaman, onu teşvik edin. Yanlış soylerse, sözgelimi “kedi” yerine “tedi” derse, hemen atılıp onu düzeltmek yerine “sevimli bir kedi” gibi bir cümle içinde söyleyin.

DÜZELTMEK

Bebeğinizin tek ‘ sözcüğü bile doğru söyleyememesi, yalnızca söyler gibi olması ya da yanlış telaffuz etmesi, sizi kaygılandırabilir. Ama asla sabırsızlık göstermeyin: Bu onu bütünüyle, sessizleştirebilir. Mutlu çocuklar genellikle durmadan ses çıkaran varlıklardır; bu nedenle, çocuğunuz ses çıkarmayı apansızın kesiverirse, bir sorun olduğunu bilmelisiniz. Başlangıçta eşyalara yanlış adlar vermesine de üzülmeyin. Sözgelimi, bir topa “kuçu” diyebilir; bunu yapmasının nedeni topu köpek sanması değil, belki de söyleyebildiği tek “gerçek” sözcüğün “kuçu” olmasıdır. Zaman ve alıştırma, ona sözcükleri doğru nesnelerle birleştirmeyi öğretecektir. Ayrıca, ilk aylarda onu çok fazla ses ya da hece bombardımanına tutmayın. Her aşamayı onun “adımına uydurun” ve işleri aceleye getirmeye kalkmayın: Ancak kendi zamanı geldiğinde öğrenecektir; göstereceğiniz aşırı istek, ilerlemesine yardımcı olmayabilir.

bebek

Kaynak: pixabay.com

YAŞITLARIN BASKISI

Genellikle, ablaları, ağabeyleri olan çocuklar, konuşmayı tek çocuklardan daha çabuk öğrenirler; çünkü onları ağabeyleri ve ablaları, konuşmaya “teşvik eder“ler. Buna karşılık, bir ağabey ya da abla, küçük kardeşinin çıkardığı sesleri büyüklerden daha kolay yorumlayacağı için, küçüğün “gerçek” dille iletişim kurmasına neden bırakmayıp, gelişmesini geciktirici etki yapabilir.

Bir arada bulundukları zaman kendilerine özgü dilleriyle “güzel güzel söyleştiklerini” görseniz de, ikizler genellikle geç konuşurlar. Bu son derece normal bir şeydir ve kaygı duymanıza gerek yoktur. Öbür insanların, özellikle de öbür çocukların arasına daha çok karışmaya başladıkları zaman, eninde sonunda “gerçek” sözcükleri kullanacaklardır.

Bununla birlikte, 12. aya geldiğimde çocuğunuz söylediklerinizi açıkça anlamıyorsa ya da bir buçuk yaşına geldiğinde konuşmak için hiçbir girişimde bulunmamışsa, her şeyin normal olup olmadığını anlamak için doktora başvurmanız gerekir.

Konuşmamasının nedenlerinden biri, işitmezlik (sağırlık) olabilir. Bebeğiniz tam işitmezse, büyük bir olasılıkla bunu, çok kısa sürede farkedersiniz. Ama hafif işitmezlik, genellikle çok küçük çocuklarda belirlenmesi daha güç bir bozukluktur. Çocuğunuzda işitme bozuklukları bulunduğundan kuşkulanıyorsanız, sözgelimi, çok şiddetli gürültülere pek tepki göstermiyorsa, doktoruna söylemeniz gerekir: Bazı testler yaptırmanızı isteyecektir.

Çocukların soğuk algınlıklarına ve kulak iltihaplarına yatkın oldukları ilk birkaç yıl, geçici işitmezlik oldukça yaygındır. Gene de, işitmesinde bir bozukluk bulunduğu yolunda bir belirti farkedersiniz, yapacağınız en doğru iş, onu doktora götürmektir: Doğru teşhis koyulmasının gecikmesi, işitmezliğin kötüleşmesine yol açabilir.

İKİ DİLLİ BEBEKLER

Çocukluğun olağanüstü yeteneklerinden biri, küçük çocukların, özellikle evde işitiyorlarsa, dilleri kolayca kapmalarıdır. Annenin başka, babanın başka anadili konuştuğu ailelerde -sözgelimi anne Alman, baba Türkse- bu durum özellikle dikkat çekicidir: Bu çiftlerin çocukları, iki dili birden, birbirine karıştırmadan konuşurlar. Bununla birlikte, bazen çocukların aklı karışır; bu durumda, anadilleri farklı olan eşlerin, çocukları her iki dilde de az ilerleme gösteriyorsa, dili oldukça çözülünceye kadar onunla önce yalnızca tek bir dille konuşmaları, o dili kavramasından sonra ikincisini devreye sokmaları daha doğru olur.


Leave A Reply