Advertisement
İçinde ve anlamında erken kalkmak, erken uyanmak geçen atasözleri ve açıklamaları. Erken kalkmak hakkında atasözleri ve anlamları.
Erken Kalkmak, Uyanmak İle İlgili Atasözleri
- “erken kalkan (çıkan) yol alır, er evlenen döl alır”
yapacakları işe erken başlayanlar kazançlı olurlar. - “erken kalktım işime, şeker kattım aşıma”
işine sabahleyin erken başlayan kimse başarı elde eder. - ” akşama karşı gitme, tana karşı yatma”
yolculuğa gece değil sabah erken çıkılmalıdır. - “ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta”
) çobanların akşam erken yatması, sabahleyin erken kalkması gerekir; 2) genel düzene yardımcı olan araçlar varsa yönetici rahat eder yoksa çok uyanık olması gerekir. - “er giden, işine; geç giden, boşuna”
işine sabahleyin erken başlayan kimse başarı elde eder. - “Aş sabahın iş sabahın.”
Sabahın bereketi erken kalkmakta başlar. Kişiler bu yüzden günlerinde erkenden başlarlar, işlerine erken giderler.
Uyanmak İle İlgili Deyimler
- Arap uyandı (Arap’ın gözü açıldı)
geçen bir olaydan ders alındığını anlatan bir söz. - gaflet uykusundan uyandırmak
bilgisizlikten, idraksizlikten kurtarmak: ‘Sanki Orhan Veli’nin okuyucuyu gaflet uykusundan uyandırmak için yazdığı mısra rakı şişesinin içindeymiş gibi.’ -S. F. Abasıyanık. - infial uyandırmak
kızgınlığa yol açmak, öfke yaratmak - kuşku uyanmak
kuşku oluşmak: ‘Fakat bu mektubun yazısı önceki gün gelen zarf üzerindeki yazıya çok benzediği için genç adamın yüreğinde bir kuşku uyanıyor.’ -Y. K. Karaosmanoğlu. - merakını uyandırmak
merak etmesine sebep olmak, meraklanmak: ‘Kızın en çok merakını uyandıran şey, Hasan’ın yeni kıyafetiydi.’ -O. C. Kaygılı. - nostalji uyandırmak
özlem duygusu canlandırmak: ‘İlkokulu, liseyi birlikte okuduk, belki onda nostalji uyandırıyorum.’ -İ. Aral. - şüphe uyanmak
kuşku uyanmak. - umut uyanmak
umut doğmak, umut belirmek. - uyuyan yılanın kuyruğuna basmak
kötü bir kimsenin yeni bir kötülük yapmasına fırsat vermek. - ümit uyanmak
umut uyanmak. - yankı uyandırmak
bir olgu çevrede duygusallık, düşünce, dedikodu gibi tepki yapmak: ‘Memleket dışında bile birtakım yankılar uyandırmaya başlamıştı.’ -Y. K. Karaosmanoğlu. - nefret uyandırmak
nefret etmesine sebep olmak: ‘Çünkü Ömer Bey, başka birinde son derece nefret uyandıran bir kabalık, bir kusur sayılması lazım gelen o gurur ve azamet buhranları içinde bile bir çocuk saflığını saklıyordu.’ -Y. K. Karaosmanoğlu.