Erzurumlu Emrah Kimdir? Hayatı, Eserleri, Şiirleri Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Erzurumlu Emrah kimdir? XIX. yüzyılda yaşamış bir halk şairi olan Erzurumlu Emrah’ın hayatı, eserleri ve edebi kişiliği hakkında bilgi.

Erzurumlu Emrah

ERZURUMLU EMRAH
(1777-1784 -1860)

Saz şairleri olarak da bilinen âşıkların yaslandığı halk şiiri geleneği İslâm öncesi Türk tarihinin derinlerine kadar uzanmaktadır. O dönemlerde de Divânu Lugâti’t-Türk’te tanıtılan kimi müzik âletleri eşliğinde şiir söyleyen;
fakat adı tarihe intikâl edememiş pek çok halk şairi bulunmaktaydı. Teşekkül tarihi konusunda ihtilâflar olsa da Türklerin müslümanlığa geçiş döneminin sancılarını yansıtan Dede Korkud hikâyelerinde bazen nasihatçi bazen düğünlerde söyleyen bir tip olarak karşımıza çıkan ozanların, muhtemelen sonraki dönemlerde, bilhassa 17. asırdan itibaren âşık olarak karşılaşacağımız saz şairlerinin, Türk cemiyetinin ve bilhassa sade bir kabile hayatının içinde sürekli varolmuş sanatçılar olduğunu göstermektedir. Mohaç savaşından önceki gece ordugâhta Celâlzâde Mustafa’nın diliyle “Din yolunun serbazları, meydan-ı gazi kurbanları, Rumelinin delüleri, divaneleri, şeştar, tanburlar, kopuzlar nevaht idüb Oğuz gazalarının hikâyet-efruzları ozanlar çalub çağı-rub şenlikler, şâdilikler” etmelerinden anlıyoruz ki ozanlar, halk şairleri askerî zümrelerde de sevilen ve saygı gösterilen figürlerdi.

17. asırdan itibaren ozan kelimesi yerini âşığa bırakmaya başladı ve saz şairlerinin muhtemelen İslâmî kültür çevresinde yer bulma arayışı sayılabilecek bir olumsuzlamaya konu oldu. 17. asır şairi Âşık Ömer’in “Çuhacıya arşın bakkala mizan / Arife şiir cahile ozan” mısraları her ne kadar böylesi bir ayrımı kesin olarak ortaya koysa da, âşık geleneğinin eski ozanlık gibi tekke edebiyatıyla da bağları vardır274. Bu asırla birlikte klâsik edebiyata özenmeye başlayan ve aruz vezniyle Divân şiirindeki nazım türlerini deneyen âşıklar, 18. asırda güçlü bir ses çıkaramasa da bu durum yerini, güneydeki Türkmen aşiretleri çevresinde yetişmiş şâirleri saymazsak, F. Köprülü’ye göre halk şâirleriyle klâsik edebiyâtın birbirine hulûlünün en fazla olduğu, 19. asırda bir canlanmaya bırakmış ve bu canlanmanın en önemli temsilcilerinden biri olarak Erzurumlu Emrah ortaya çıkmıştır.

Edebi Kişiliği

Erzurumlu Emrah, bu geleneğin 16. asırdaki temsilcisi Karacaoğlan’dan farklı olarak dinî ve tasavvufî unsurları çokça kullanan bir şâirdir. Kısa bir medrese eğitimi de gören şâirin hem bu sebeple hem de klâsik şiirin yaygın olduğu merkezlerde bulunmasından ötürü dili nisbeten ağırdır; lâkin şiirinde klâsik edebiyâtımızın önemli tesirleri olduğu gibi halk düşüncesinden de inhirâf etmemiştir. Zaten onu bu çeşitlilik içinde âşık yapan, halk şâiri yapan da budur. Rivâyete göre, âşıklığın da gereği olarak, çeşitli memleketleri gezen, Kastamonu, Tokat ve Sivas’da yaşayan, hatta Trabzon, Sinop, Çankırı ve Konya’ya da gittiği söylenen Emrah, (II.) Mahmud döneminde İstanbul’da bulunmuş, Tavukpazarı’ndaki Âşıklar Cemiyetinin başkanlığını altı ay süreyle yürütmüştür. Nakşibendî olduğu söylenen Emrah, şiirlerinde tasavvufa yer verse de somut aşk, hicrân, gurbet gibi hayatın içinden konuları söylemekten de geri kalmamıştır. Bu, onun halk şâiri tabiatının bir gereğidir. Aruzla yazdığı şiirler hece vezniyle yazdıklarından daha fazla olsa da, klâsik Türk edebiyâtının Fuzûlî, Bâkî gibi zirvelerine nazireler yazsa da bu vâdide başarısından söz edilemeyecek Emrah, yine de bahis mevzuu âşinâlık dolayısıyla kültürlü bir kişi olarak tanınmıştır. Onun en önemli başarısı, yetiştirdiği çırakları ile Emrah kolu olarak adlandırılan bir geleneğin doğmasını sağlamış olmasıdır. Ayrıca 17. asırda yaşamış saz şâiri Ercişli Emrah’la uzun süre karıştırılmış ve genelde büyük şöhreti dolayısıyla kendisinden bir asır evvel söyleyen bu Vanlı halk şâirinin şiirleri de Erzurumlu Emrah’a mâl edilmiştir. Ercişli Emrah hece vezniyle söylemiş, Erzurumlu gibi tahsil görmemiş ve hayâtın içinde daha fazla yer almış; Erzurumlu’da görmediğimiz birtakım halk hikâyelerinin (Emrah ile Selvihan) konusu olmuş bâdeli bir âşıktır. Genelde rüyâlarında bir pîrden bâde içerek çarh çemberinden geçip sevgili veya kahramanlık yoluna revân olan bu âşıklar, Hak âşığı olarak da anılmışlardır.

Erzurumlu Emrah

Advertisement

Kaynak 2

Erzurumlu Emrâh

XIX. yüzyılın tanınmış halk şairidir. XVIII. yüzyılın son yıllarında, ya da XIX. yüzyılın başlarında doğduğu sanılıyor. Erzurum’da doğmuştur. Nasıl, ne oranda bir öğrenim gördüğü konusunda da yeterli bilgimiz yoktur.

Erzurumlu Emrâh, birçok öteki halk ozanları gibi, dağınık, gezginci bir hayat geçirmiş, Anadolu’nun çeşitli bölgelerini de, bu arada Sivas, Sinop, Konya, Kastamonu, Niğde dolaylarında dolaştıktan sonra İstanbul’a gelmiştir. Son olarak Niksar’da bulunduğu sırada ölmüştür. Doğum tarihi bilinmeyen Emrâh’ın ölüm tarihi üzerinde de kesinlik yoktur. Kimi kaynaklar 1854’te, kimi kaynaklar ise 1860’ta öldüğünü yazarlar.

Halk şairleri içinde Divan Edebiyatı’na, bu şiir tarzına en çok yönelmiş olanlarından biri de Erzurumlu Emrah’tır. Aruzla yazdığı divan tarzı eserleri oldukça başarılıdır. Bu bakımdan Emrah, Divan Edebiyatı ile Halk Edebiyatı arasında bağlantı kuranlardan biri olarak kabul edilir. Tekke Edebiyatı’na da yönelen, tarikatlardan birine bağlı bulunduğu bilinen Emrah’ın nefes denilen tekke şiirleriyle koşma’ları, özellikle semaileri güçlü eserleridir.

Şiirlerinde en belirli tema olarak aşk, özlem, gurbet, yurt manzaraları yer alır. Birçok şiirleri bestelenmiştir. Emrah’ın şiirleri çeşitli kimseler tarafından zaman zaman derlenip Divan adı altında bastırılmıştır.

EMRAH’TAN BİR KOŞMA

Sabahtan uğradım ben bir fidana
Dedim mahmur musun, dedi ki yok yok
Ak elleri boğum boğum kınalı
Dedim bayram mıdır, dedi ki yok yok

Dedim inci nedir, dedi dişimdir
Dedim kalem nedir, dedi kaşımdır
Dedim onbeş nedir, dedi yaşımdır
Dedim daha var mı, dedi ki yok yok

Advertisement

Dedim Erzurum nendir, dedi ilimdir
Dedim gider misin, dedi yolumdur
Dedim Emrah nedir, dedi kulumdur
Dedim satar mısın, dedi ki yok yo


Leave A Reply