Fabl Örnekleri, Hayvan Hikayeleri En Güzel Fabl Örnekleri, Fabllar

0
Advertisement

Hayvan hikayeleri, değişik fabl örnekleri. Fabl olan kısa hikayeler, örnekler. Çeşit çeşit değişik ve ders verici fabl örnekleri

Fabl Örnekleri

Fabl Örnekleri

KARGANIN ÖDÜNÇ TÜYLERİ

Ormanda yaşayan kara kargalardan biri
Epeydir kendisinden hiç de memnun değildi.
Tavuk gibi olmayı ne kadar da çok isterdi
Parlak rengarenk tüyleri, üstelik de benden iri

Gece gündüz bu iş için bir çare aradı durdu
Kendine çok parlak gelen aptalca bir çözüm buldu
Güzel, parlak, hem de uzun bir kaç tüyü topladı
Üşenmedi teker teker vücuduna yapıştırdı
Bu tüylerle irileşti, ona sorsanız güzeldi.

Akşam üzeri ormanda çalımla şöyle gezindi
Aklına gelmiyordu soyu, sopu, ne olduğu
Ne kargaydı bu kılıkta, ne ördek, ne tavuskuşu,
Bütün kuşlar toplandılar, etrafında dolandılar.

Fakat bu garip hayvanı tabi ki tanımadılar
Biri kuyruğunu çekti, biri kanadını yoldu
Görmeliydiniz sonunda karganın ne olduğunu
Özenle yapıştırdığı güzel tüylerle birlikte,

Advertisement

Yolundukça çatır çatır o simsiyah tüyleri de
Bir taraftan canı yandı, akıllandı öte yandan
Herkes neyse o olmalı, utanmamalı aslından


TİLKİ VE LEYLEK

Kurnaz tilki leyleği
Konuk eder sofraya,
Koyar nefis çorbayı
Düz genişçe bir kaba.

Çaresizdir leylekçik
Tadamaz hiç çorbadan,
Der: “Ben nasıl içerim
Bu gagayla bu kaptan.”

Günler sonra leylek de
Onu alır sofraya,
Koyar nefis çorbayı
Uzunca bir vazoya.

Bu defa da tilki bey
Ulaşamaz çorbaya,
Yalanıp durur ama
Ağzı girmez vazoya.

Tilki çok pişman olur
Yaptığından utanır,
Leyleğin suçu yoktur
Şaka aynı şakadır.
Atila Çakıroğlu

Advertisement

Yolcu İle Ayı

iki ahbap adam vardı, Yolculuğa çıkmışlardı. Giderlerken önlerine, Ayı çıktı birdenbire. İki arkadaş çok korktu, Saklanacak bir yer yoktu. Biri ağaca tırmandı, Öbürü yere uzandı; Attı adamda bet beniz, Kaldı öyle hareketsiz. Derken ayı geldi durdu, Hafiften bir fiske vurdu. Sonra eğildi yokladı, Her tarafını kokladı. Muayene etti etti, Öldüğünü sandı gitti. İndi ağaçtan öteki; -Merak ettim yahu, dedi, Ayı, yavaş yavaş sana, Ne söyledi ? Anlatsana! -Demek merak ettin bunu, Dedi kulağıma şunu: Seni tehlikeli anda, Bırakanla yoldaş olma…
Hasan Lâtif SARIYÜCE


Erdemli Eşek

Kahramanımız olan eşek…
Ne o, niye şaştınız?
Kahraman denilince ille
Aslanlardan kaplanlardan mı söz edilecek?

Her neyse, kahramanımız
Sıradan bir eşekti işte:
Uzun kulakları, güçlü bacakları
Çirkin anırması ve çalışkanlığıyla

Yoksul bir çiftçinin tek hayvanıydı:
Her işi gören oydu
Yarı aç yarı tok gezerdi
Sırtında sopa izleri.

Bir gece felâket gelip çattı;
Çiftçi, kulübesinde
Alevler içinde kaldı.
Eşeğimiz yangının tek tanığı
Bir an durup düşündü

Alıp başını gitse
Son yıllarını kırlarda yaşardı, özgürce
Yüreciği elvermedi buna
Güzelim kuyruğunu tutuşturmak pahasına
Sahibini sürükledi tehlikenin uzağına.

Bilmelisiniz ki eşeklerin eşekliği
İnsanların yakıştırmasıdır çoğu zaman.
Eşek eşektir, insan da insan
Ama her eşek eşekçe davranmaz ki.
Sulhi DÖLEK


Neden Hep Karınca Haklı

Kış sonlarına doğru Dara düşer
Yuvasında, hüzünlü kokusu yoksulluğun
Ve bir şarkı dudağında
İyimser ve umutlu: “Engin ol gönül!

Sağ çıkacağız bu yıl da bahara!”
Karıncanın ise
Bir eli yağda Bir eli balda
Ama ne şiir, ne şarkı var hayatında. Mutsuzdur…

Bu yüzden uzun kış geceleri İçi sıkılır durur.
Çünkü yaşamda Arpa buğday kadar
Önemli bir yeri var
Şiirin ve şarkının da.

Uzun kış gecelerinin birinde
Karınca patlar can sıkıntısından
Sırtında bir torba arpayla
Varır dayanır
Ağustos böceğinin kapısına
Bir şarkı dinlemek için.

Advertisement

Ağustos Böceği karınca değil ki…
Gün görmüş, halden bilir, efendi.
Buyur eder komşusunu Güler yüzle içeri.

La Fontaine şımarığında
Bir kibir, bir tafra
Hal-hatır sormak nerde…

İndirir torbayı önüne
Buyurur üstten bir sesle:
“Hadi bana bir şarkı söyle!”
Garibim, Ağustos Böceğinin
Kararır sevinci.

Sezdirmez ama.
Alır sazı eline
Döker içini, türkü diliyle:
“Behey aç gözlü!
Bütün yaz
Yandım, yakıldım, çaldım, söyledim
Durup dinlemedin bir kere bile.

Şimdi gelmişsin kapıma
Kibirli ve küstah, emreder gibi
-Hadi bana bir şarkı söyle!
İnce belli, karabey
Önce şunu iyi belle
Şarkı söylenmez
Emir ve rüşvetle!…”
Metin DEMİRTAŞ


Aslan ile Serçe

Ormanlar kralı aslan, Bir gün
Kükreyerek demiş ki hayvanlara:
– İçinizde en güçlü benim, Hepinizi yenerim!
Duymuş bunu
Gökte minik serçe,

Gülerek seslenmiş aslana:
-Demek yarışmak istiyorsun
Burnu büyük kralım ?
Bir zahmet uçuver de Göklerde yarışalım!
“Uçmak mı? Aman Allah korusun!

Bu kocaman cüsseyle nasıl uçarım ben?”
Böyle demiş içinden aslan;
Sonra kıvırmış kuyruğunu,
Hemen toz olmuş ortadan.
Aziz KARADENİZ


HOROZ İLE İNCİ

Bir gün horozun biri
İnci bulur çöplükte,
Sanır mısır tanesi
Selâm durur önünde.

Öğrenmek isteyince
Çöplükte bulduğunu,
Gagalar anlar horoz
Yanılmış olduğunu.

Yarım kalır sevinci
Üzülüp öfkelenir,
Çöplükteki inciye
Bakıp şöyle söylenir:

Advertisement

“Bilmem ki insanoğlu
Ne anlıyordur bundan,
Hiç işime yaramaz
Bence farksız çamurdan.”
Atila Çakıroğlu


SALYANGOZ VE EVİ

FABL ÖRNEĞİ

Salyangozları bilir misiniz? Onlar da tıpkı kaplumbağalar gibi evlerini sırtlarında taşırlar. Bir zamanlar,evini sırtında taşımaktan hoşlanmayan sevimsiz bir salyangoz yaşarmış.Üstelik evinin rengi de hiç hoşuna gitmezmiş. Bizim salyangoz,kelebek ve uğurböceğini çok severmiş.Arada bir onlarla dertleşir,sırtında taşıdığı evi onlara şikayet edermiş.”Ah keşke!” dermiş.”Evimi sırtımda taşımak zorunda olmasaydım.Hadi taşıyorum,bari sizin ki gibi bol desenli ve renkli olsaydı.” Kelebek ve uğurböceği bir gün salyangoza;”Sevgili arkadaşımız!” demişler.”Hani evim renkli olsun diyorsun ya,biz çaresini bulduk.Ressam olan bir tırtıl var.Seni ona götürürsek eğer, evini rengarenk boyar.” Salyangoz buna çok sevinmiş.”Ne duruyoruz!Hemen gidelim.”demiş.

Böylece düşmüşler yola. Tırtılın kapısını çalmışlar.Gelen misafirleri dinleyen tırtıl, boyalarını ve fırçasını alıp çalışmaya başlamış.Sonunda salyangozun evine çok güzel desenler çizmiş.Salyangoz yeni görüntüsünü beğenmiş beğenmesine ama yine de evinin sırtında olması onu çok üzüyormuş. Dönüş yolculuğunda üç arkadaş şiddetli bir yağmura yakalanmış.Kelebek ve uğurböceği öyle ıslanmışlar ki,sele kapılmaktan zor kurtulmuşlar. Oysa salyangoz hemencecik evinin içine girmiş. Yağmur dinip de evinden dışarı çıkınca,arkadaşlarının perişan halini görüp üzülmüş.Sonra da kendi kendine şöyle düşünmüş:”İyi ki saklanabileceğim bir evim var.Rengi olmasa da,Rengi olmasa da beni yağmurdan koruyor ya.” Sevimli salyangoz bu olaydan sonra bir daha hiç üzülmemiş.


Leave A Reply