Felsefede İdea Nedir?

0
Advertisement

Felsefede idea nedir, ne anlama gelir? Platon’un idealar kuramı, idea ile ilgili görüşler ve hakkında bilgi.

İDEA

İdea; felsefede, bilgi ile varlık arasında ilişki kurduğu düşünülen kavramdır.

Terimi ilk kez kullanan Platon, “bir şeyin ne’liğini belirleyen biçim” anlamını verdiği ideaları maddesiz nesneler olarak görüyordu. Platon’a göre, dünyadaki sonsuz çeşitliliğe birlik getiren ve bu çeşitlilik içinde nesneleri “oldukları şey” yapan bazı temel biçimler vardı. Örneğin bütün masaları “masa” yapan, “masa ideası”ydı. Bu biçimlerin yukarıdan aşağıya sıralandığı bir düzen vardı; en yukarıda bütün ideaları o idealar yapan “İyi İdeası” yer alıyordu.

Platon ideaların zihnin dışında var olduğunu düşünüyordu. Ama ondan sonra idea terimi daha çok zihinde bulunan kavramlar için kullanılır oldu. Aristoteles eidos (biçim) terimiyle karşıladığı ideaları değişken olgular içinde bir ve aynı kalan, nesnelerin özü olarak gördü. Ona göre, nesnelerin biçimlendirici ilkesi olan ideaların olgu dünyası dışında bir varlıkları yoktu. Ortaçağda dinsel dünya görüşü “İyi İdeası”nı Tanrı’yla özdeşleştirdi; böylece idealar, Tanrı’nın zihninde bulunan ve dünyayı yaratırken kullandığı biçimler olarak düşünüldü.

Yeniçağın iki büyük öncü filozofu Descartes ve Locke, farklı yönlerde de olsa, idea kavramını zihinde bulunan ve bilme yetisinin nesnelere uyguladığı anlam içeriklerini belirtmek üzere kullandılar. Descartes insan zihnindeki kavramları idea adventitiae (dışarından gelen idealar); idea a me ipso factae (kişinin [benin]yapmış olduğu idealar) ve idea innatae (doğuştan gelen idealar) biçiminde ayırarak Tanrı’nın varlığına ilişkin tartışmayı hızlandırmış oldu. Locke ise doğuştan ideaların olmadığını, bütün ideaların zihne dışarıdan ve sonradan geldiğini öne sürdü.

Advertisement

Hume, izlenim ile ideayı birbirinden ayırt ederek ideaların izlenimlerden kopya edilen kavramlar olduğunu ileri sürdü. Hume’ un idealar arasındaki ilişkiler üzerinde durması, özellikle nedensellikte rol oynayan idea ilişkilerini tartışması, Kant’ın bilgi kuramını hazırladı. Kant, idea (Almanca die Idee) terimini dar anlamda yalnızca temeli usta bulunan ve deneyimi aşan kavramlar için kullandı. Kant’a göre temelde bu tanıma uyan üç idea vardı: Özgürlük, ölümsüzlük ve Tanrı. Bunlardan yalnızca özgürlük olanaklı bir kavramdı; öteki ikisi, gerçeklikte karşılığı olup olmadığı bilinemeyen, ama usun üzerinde soru sormaktan vazgeçemediği kavramlardı.

Kant’tan sonra idea. Alman idealizminin temel kavramlarından biri oldu. Bu akımın doruğunu oluşturan Hegel, ideayı bütün gerçekliği belirleyen bir konuma yükseltti. Hegel’e göre varlığın diyalektik gelişim süreci ideanın kendini belli bir amaca doğru geliştirmesi, özgürleşmesi süreciydi. Bu gelişmenin son basamağında mutlak tin (absoluter Geist) tam bilincine ulaşarak kendini sanat, din ve felsefeyle ölümsüz kılıyordu.

Hegel’den sonra idea kavramı felsefede daha az kullanıldı. Modern matematiksel mantığın kurucularından Frege, bu terimle bir kavramın anlamı yerine, uyandırdığı öznel çağrışımları nitelemeyi yeğledi. Günümüzde ideanın teknik anlamlarını karşılayan duyu verisi, imge, kavram gibi terimler kullanılmaktadır.


Leave A Reply