Fetih Suresi Özellikleri, Açıklaması ve Ayet Ayet Türkçe Meali, Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Fetih Suresi nedir? Fetih Suresi ne zaman ve nerede indirilmiştir, kaç ayetten oluşur? Fetih suresinin konusu ve anlamı hakkında bilgi

fetih suresi

Fetih Suresi Hakkında Bilgi

Fetih Suresi; Kuran-ı Kerim’in 48. sûresidir. 29 ayetten oluşur. Hz. Muhammet 628’de Umre (Hac mevsimi dışındaki Mekke ve Kâbe ziyareti) yapmak amacıyla Mekke’ye gitmiş, ancak Mekkeli müşrikler izin vermeyince Hudeybiye barış antlaşmasını yaparak Medine’ye dönmüştür. Fetih suresi, Mekke’den Medine’ye dönerken inmiştir. Sûre, “Biz sana öyle apaçık bir fetih ihsan ettik ki” yolundaki ayetle başladığından bu adla anılır. Fetihin, hangi fetih olduğu yolunda yorumlar değişiktir.

Surenin İçeriği

Fetih Sûresi İslam Peygamberi Muhammed’e Hudeybiye Antlaşması sonrasında beraberindekiler ile Medine’ye dönerken indiğine inanılmaktadır. 29 ayetten oluşan sûre adını ilk ayette geçen “feth” kökünden almıştır. Bu kelime zafer, ele geçirme, açmak ve yardım etmek gibi farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Sûrenin Mekke’nin Fethi ile alakalı olduğu düşünülmekte ve öncül bir haber olduğuna inanılmaktadır.

Muhammed, Medine’de kurduğu devletin hem siyasi, hem askeri hem de peygamber olmasından ötürü dini lideriydi. Fetih Sûresi onun Medine’deki hakimiyetinin ikinci devresinde (628) nazil oldu. Daha önce İslam ordusu Bedir, Uhud ve Hendek Muharebesi’nde bulunmuştu ve Mekke’deki fiili durum tersine çevrilmek isteniyordu. İşte böyle bir ortamda indiğine inanılan sûre açık bir şekilde Mekke’nin Fethi’ne yorumlandı. Sûredeki ilk ayette de bu duruma imkan tanıdı. Bazı kaynaklar sûrenin sadece Mekke için değil yapılacak tüm (Hayber gibi) fetihlere esin kaynağı olduğuna yorumladı. Sûrede Müslümanlara güven verildiği, iman düşüncesinin kuvvetlendirildiği, inanlar için cennet ödülü ve tevhid inancı işlenmektedir. Bunu inanmayanları bekleyen şeyler, bedevi Arapların davranışları ve Hudeybiye’de biat edenlerden Allahın duyduğu hoşnutluk gibi konular izler. Sûrenin son bölümü ise Muhammed’in hak peygamber olduğu vurgusu ve onun Mescid-i Haram’a girdiğini işleyen rüyasının gerçekleşeceği belirtilir. Son iki ayette ise Kur’an’ın evrenselliği vurgusu vardır.

Sûrede İslam’ın barış ve anlaşma olgusunu desteklediği bildirilmektedir. Muhammed’in üç vasfından bahsedilerek peygamberliği tasdik edilir. Bazı kaynaklara göre Muhammed “Bu gece bana öyle bir sûre indirildi ki benim için o dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha kıymetlidir” diyerek sûrenin ilk ayetini okuduğunu aktarmaktadır

Advertisement

Fetih Suresi Anlamı

Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla

  • 1. Şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik.
  • 2. Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin.
  • 3. Ve Allah, sana ‘üstün ve onurlu’ bir zaferle yardım etsin.
  • 4. Mü’minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, ‘güven duygusu ve huzur’ indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
  • 5. Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere sokması ve kötülüklerini örtüp-bağışlaması içindir. İşte bu, Allah Katında ‘büyük kurtuluş ve mutluluk’tur.
  • 6. Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.
  • 7. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
  • 8. Şüphesiz, Biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
  • 9. Ki Allah’a ve Resûlü’ne iman etmeniz, O’nu savunup-desteklemeniz, O’nu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O’nu tesbih etmeniz için.
  • 10. Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah’a biat etmişlerdir. Allah’ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah’a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.
“Bîat”, el tutuşup söz vermek demektir. Âyette, Hudeybiye’de müslümanların, Hz. Peygamber’e bağlılık göstereceklerine, gerektiğinde onunla birlikte savaşacaklarına dair söz vermeleri kastedilmektedir. Bu olay, İslâm tarihinde “Bey’atu’r-Rıdvan” diye anılır
  • 11. Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: “Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile.” Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: “Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah’a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah yaptıklarınızı haber alandır.”
  • 12. Hayır, siz Peygamberin ve mü’minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz.
  • 13. Kim Allah’a ve Resûlü’ne iman etmezse, (bilsin ki) gerçekten Biz, kafirler için çılgınca yanan bir ateş hazırlamışızdır.
  • 14. Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır; dilediğine mağfiret eder, dilediğini azaplandırır. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
  • 15. Geride bırakılanlar, siz ganimetleri almaya gittiğiniz zaman diyeceklerdir ki: “Bizi bırakın da sizi izleyelim.” Onlar, Allah’ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki: “Siz, kesin olarak bizim izimizden gelemezsiniz. Allah, daha evvel böyle buyurdu.” Bunun üzerine: “Hayır, bizi kıskanıyorsunuz” diyecekler. Hayır, onlar pek az anlayan kimselerdir.
  • 16. Bedevilerden geride bırakılanlara de ki: “Siz yakında zorlu savaşçı olan bir kavme çağrılacaksınız; onlarla savaşırsınız ya da Müslüman olurlar. Bu durumda eğer itaat ederseniz, Allah, size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi sırt çevirirseniz, sizi acı bir azap ile azaplandırır.”
  • 17.Kör olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse, onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de sırt çevirirse, onu acı bir azap ile azaplandırır.
  • 18. Andolsun, Allah, sana o ağacın altında biat ederlerken mü’minlerden razı olmuştur, kalplerinde olanı bilmiş ve böylece üzerlerine ‘güven duygusu ve huzur’ indirmiştir ve onlara yakın bir fethi karşılık olarak vermiştir.
  • 19. Ve alacakları birçok ganimetleri de. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Âyette sözü edilen fetih, Hudeybiye barışından hemen sonra gerçekleşen Hayber’in fethi olayıdır. Daha sonraki âyetlerde sözü edilen ganimetler de burada elde edilen ganimetlerdir.
  • 20. Allah, alacağınız daha birçok ganimetleri size va’detti, bunu size hemencecik verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, mü’minler için bir ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola yöneltsin.
  • 21. Ve başka siz henüz onlara güç yetirmiş değilsiniz; gerçekten Allah, onları kuşatmıştır. Allah, herşeye güç yetirendir.
  • 22. Kafir olanlar, sizinle savaşmış olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı; sonra, ne bir veli (koruyucu dost), ne bir yardımcı bulamazlardı.
  • 23. Allah’ın öteden beri sürüp giden sünnetidir. Sen Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın.
  • 24. Onlara karşı size zafer verdikten sonra, Mekke’nin göbeğinde ellerini sizden ve sizin de ellerinizi onlardan çeken O’dur. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
  • 25. Ki onlar, inkar ettiler, sizi Mescid-i Haram’dan ve durdurulmakta olan hediyeleri, yerlerine varmaktan alıkoydular. Eğer kendilerini bilmediğiniz mü’min erkekler ve mü’min kadınları, bilgisizlik dolayısıyla darmadağın edip de bu yüzden size ‘dayanılmaz bir sıkıntı’ dokunmayacak olsaydı, Allah’ın dilediğini rahmetine sokması içindir. Eğer, seçilip ayrılmış olsalardı, muhakkak içlerinden inkar edenleri acı bir azap ile azaplandırırdık.
  • 26. Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde, ‘öfkeli soy koruyuculuğu’nu (hamiyeti), cahiliyenin ‘öfkeli soy koruyuculuğunu’ kılıp-kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü’minlerin üzerine ‘(kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu’ indirdi ve onları “takva sözü” üzerinde ‘kararlılıkla ayakta tuttu.” Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.
  • 27. Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, kısaltmış olarak korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih kıldı.
 Âyette sözü edilen “yakın fetih” Mekke fethinden önce gerçekleşen Hayber fethi veya Hudeybiye barışıdır. Hudeybiye barışının fetih diye nitelenmesi, İslâm adına önemli açılımlar sağlamış olması sebebiyledir.
  • 28. Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter.
  • 29. Muhammed, Allah’ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir fazl ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur: İncil’deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış, ekicilerin hoşuna gider. Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir.


Leave A Reply