Gezmek İle İlgili Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, İçinde Gezmek Geçen

0
Advertisement

İçinde ve anlamında gezmek geçen deyimler nelerdir? Gezmek hakkında, gezi yolculuk konulu deyimler ve anlamları, açıklamaları

Gezmek İle İlgili Deyimler

Gezmek İle İlgili Deyimler ve Anlamları

  • ***arkasında dolaşmak (gezmek)
    bir işi yaptırmak için ilgili veya yetkili bir kimsenin uğradığı yerlere giderek görüşme fırsatı aramak.
  • ***(bir yeri) adım adım gezmek
    her yerini dolaşıp görmek.
  • ***(birinin) peşinde dolaşmak (gezmek)
    bir amaçla birisini izlemek: Tarlayı satın almak için peşinde dolaşıyor.
  • ***boş gezenin boş kalfası
    işsiz güçsüz dolaşan (kimse): Oraya daha çok boş gezenin boş kalfası emekliler ya da ağırbaşlı orta yaşlılar giderdi. -H. Taner.
***boş gezmek (gezinmek)
işsiz güçsüz dolaşmak: On gün boş mu gezdin? -Ö. Seyfettin.
  • ***boşta gezmek
    işsiz olmak: Huriye Hanım, kızının bu boşta gezer oğlana vardığı zaman … -B. Felek.
  • ***dillerde dolaşmak (gezmek)
    her yerde kendisinden söz edilmek: Hangi hanım, dillerde gezen aşk maceralarından dolayı mevkisinden düşüyor? -H. C. Yalçın.
  • ***doktor doktor gezmek (dolaşmak)
    tedavide çabuk ve kesin sonuç almak ümidiyle birçok doktora başvurmak Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler? -A. İlhan.
  • ***dünür gezmek
    evlenecek erkek için kız aramaya çıkmak.
  • ***elden ele dolaşmak (gezmek)
    iyi nitelikleri dolayısıyla çok ilgi görmek, çok beğenilmek: Gönülden Sesler, Meşrutiyet gençliğinin elden ele dolaşan kitabı idi. -Y. Z. Ortaç.
  • ***elini kolunu sallaya sallaya gezmek
    1) ortada görünmemesi gereken kimse pervasızca dolaşmak;
    2) pervasızca, kimseden çekinmeden dolaşmak: Bütün memleketi, elimi kolumu sallayarak serbest ve rahat dolaşmaya başlamıştım. -Y. K. Karaosmanoğlu.
  • ***ellerde gezmek
    1) elden ele dolaşmak;
    2) mec. el üstünde tutulmak, saygı ve sevgi görmek.
  • ***ev ev dolaşmak (gezmek)
    her eve uğrayarak dolaşmak.
  • ***gemi gezmek
    den. dış etkiler yüzünden gemi rota çizgisinden ayrılıp sancak veya iskele yönüne ilerlemek.
  • ***geze almak
    hedefe doğrultmak: Bağ hendeğine sinip tüfeği geze aldım. -M. Ş. Esendal.
  • ***gezip tozmak
    eğlenmek amacıyla çokça gezmek: Seher hep Bayram’ın sinirine dokunanlarla gezip tozdu. -S. F. Abasıyanık.
  • ***geziye çıkmak
    uzak yerleri dolaşmak.
***gönül gezdirmek
hlk. seçmek için aklından birçok şey geçirmek.
  • ***göz gezdirmek
    1) derinlemesine incelemeden okumak: Masanın üstünde bir başka gazete var. Biraz evvel ona göz gezdirdiğim zaman birbiri ardı sıra üç havadis görmüştüm. -R. N. Güntekin.
    2) bir yeri, bir şeyi çabucak incelemek.
  • ***kapı kapı dolaşmak (gezmek)
    1) ev ev gezmek;
    2) bir yerlere sürekli girip çıkmak: Elbette öyle ama sen böyle panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta muhalefet var sanıp gerçekten de bir temizliğe başlayabilirler. -A. Ümit.
    3) iş aramak için her yere başvurmak.
  • ***karakol gezmek
    huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla dolaşmak, devriye gezmek.
  • ***karda yürüyüp (gezip) izini belli etmemek
    kimsenin sezemeyeceği biçimde gizli iş çevirmek: Karda yürüyüp izini belli etmemek, cümlesiyle tarif edilen bu sinsilik, hedefine asla varamayan adi bir hiledir. -P. Safa.
  • ***kelle koltukta gezmek
    gözünü budaktan esirgememek.
  • ***kenar gezmek
    bir şeyden uzaklaşmış olmak: Kenar gezme dolan yâr gel içeri / Bize mihman olan yâr gel içeri -Halk türküsü.
  • ***kol gezmek
    1) güvenlik amacıyla dolaşmak: Bunlar şehir subaşısının adamları, dizdarlardı. Kol geziyorlardı. -Ö. Seyfettin.
    2) dolaşmak: İnsanı üşütmeyen, ılık gezginci bir yağmur bulutu ağır ağır kol geziyordu -T. Dursun K.
    3) mec. kötü durum ve davranışlar çokça olmak: Bazı ülkelerde sansürün kol gezdiği görülüyor. -A. Kabaklı.
  • ***kucaktan kucağa dolaşmak (gezmek)
    kadın, pek çok kişiyle yasal olmayan ilişkide bulunmak.
  • ***ne arar (onda … ne gezer)
    onda yoktur: Onda para ne arar!
  • ***ne gezer
    bulunmaz, yoktur: Kâr mı, ne gezer efendim? Hatta ziyanına satıyordu. -Halikarnas Balıkçısı.
  • ***orası senin, burası benim dolaşmak (gezmek)
    durmadan gezip dolaşmak.
  • ***salma gezmek (dolaşmak)
    başıboş hayvan gibi dolaşmak: Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar. -R. Akyavaş.
  • ***saya gezmek
    köy çocukları ramazanda veya özel günlerde çeşitli tekerlemeler söyleyip kapı kapı dolaşarak ufak tefek yiyecek toplamak.
  • ***tebdil gezmek
    1) tanınmamak için kılık değiştirerek gezmek;
    2) mec. değişik görüntüde olmak: Anlayana sivrisinek saz düşüncesine dayanan ve tebdil gezen bir şiir yaygınlaştı. -S. Hilav.

“Fink Atmak”

Keyfince eğlenip gezip dolaşmak

Fink Atmak Anlamı – İle İlgili Cümleler

  • ***Kız yazın çalışmak yerine plajlarda fink atıyordu.
  • ***Alışveriş merkezlerinde fink atacağına biraz para biriktirmeye çalış.
  • ***Evin kedisi ölünce fareler fink atmaya başladı.
  • ***Bırak Bodrumlarda fink atsın, ben onu kışın göreceğim.
  • ***Bütün yıl sokaklarda fink atıp ders çalışmadığın için sınavı kazanamadın.
  • ***Paris sokaklarında tüm hafta sonu fink atıp alışveriş yaptık.
  • ***Tüm gün uyuyor, geceleri ise barlarda fink atıyordu.
  • ***Sokaklarda o kadar çok fink atıyor ki mahallenin hakkında dedikodu yapmasına şaşmamak gerekir.
  • ***Milli piyangodan çıkan parayla tatil mekanlarında fink attı.
  • ***Senin yumuşak davranışların yüzünden çocuklar etrafta fink atıyorlar.
  • *** Bütün yıl sokaklarda fink atarsan üniversite sınavında kazanmayı nasıl başaracaksın.


Leave A Reply