Fransız İhtilali Ne Zaman ve Neden Olmuştur? Önemi Nedir?

1
Advertisement

Fransız İhtilali ne zaman ve neden gerçekleşmiştir? Fransız İhtilali’nin sebepleri, tarihi ve önemi hakkında bilgi.

Fransız İhtilali; tarihin dönüm noktalarından biridir. Bazı tarihçiler Yeniçağ’ı “İhtilal’e kadar” ve “İhtilal’den sonra” olmak üzere ikiye ayırırlar, 1789’dan sonraki devreye “Yakınçağ” derler.

Fransız İhtilali

1789 Fransız İhtilali’ni hazırlayan sebepler çeşitlidir. XVIII. yüzyılda Fransa’da yetişen filozoflar, İngiltere’de yetişen ekonomi nazarıyecileri, insan hakları hakkında yeni fikirler ortaya atmışlar, insan topluluklarının yüzyıllardan beri süregelen düzeni üzerinde şüphe tohumları ekmişlerdi. Bunlardan bazısının, meselâ Rousseau’nun etkisi çok derin olmuştu Birkaç yıldan beri dünyanın en kudretli devleti haline yükselen İngiltere’deki demokratik düzen, eski itibarından az çok kaybeden Fransa’da milletin dikkatini çekmeye başlamıştı. Hele Amerikan İhtilâli ve bu ihtilâlin başarıya ulaşarak demokrasi düzenini açıkça tarihte ilk defa olarak ilân etmesi Fransa’da büyük yankılar uyandırmıştı.

İhtilalden Önceki Durum

Bu fikri cephenin yanında, daha doğrudan doğruya etkileyici, bilhassa geniş halk tabakasını ilgilendiren sebepler de vardı. Ortaçağ’da asil ve ruhban sınıflarının imtiyazları gerçek ihtiyaçları karşılıyordu. Halbuki Yeniçağ’da devlet, mutlak otoritesini en ücra köşelere ve müesseselere kadar yaydıktan sonra, bu imtiyazlar devam etmiş, fakat geniş halk tabakasının aleyhinde olmaktan başka bir şeye yaramaz olmuştu.

Gerçi Fransa’da köylü, mesela Rusya’da olduğu gibi, toprağa bağlı köle (serf) değildi; bu ülkede köylünün durumu İngiltere’deki, Türkiye’deki kadar hür ve iyiydi. Fakat gene de imtiyazlı sınıfların, yani kiliseyle zadeganın mali baskısı köylünün aleyhindeydi. Son yıllarda bir talihsizlik ve tesadüf eseri olarak mahsulün pek kötü alınması, Fransa’ da yer yer açlık bölgeleri doğurmuş, eşkıyalık artmış, köylü, hatta burjuva (şehirli) zümreleri göze batacak bir hale gelmişti.

Advertisement
Fransız İhtilalini Anlatan Tablo

Fransız İhtilalini Anlatan Tablo

Fransa’da devletin zaafını, başta kral olmak üzere, devlet adamları da biliyordu; yıllardan beri ıslahata, tanzimata çalışılıyor, fakat çeşitli sebeplerden, müspet bir sonuç alınamıyordu. Şahsen pek faziletli bir adam olan Kral XVI. Louis, çevresinde yüzyılların kurduğu fasit çemberi kıramıyordu. Hele devlet maliyesinin pek berbat durumda olması, bu büyük monarşinin bazen günlük ihtiyaçlarını karşılamak için acele tedbirler alınmasına lüzum gösteriyor, bu tedbirler, Fransızlar’ı son derece memnuniyetsizliğe sürüklüyordu.

Kral kutsal sayılıyordu; bütün Avrupa tarihinin en büyük hanedanına (Capet’lere) mensuptu, halkın tapınırcasına saygısını kazanmıştı. Onun için memnuniyetsizlik saray mensuplarına, hükümet ileri gelenlerine yönetilmişti, çünkü bunlar kiralın bile iyi niyetlerine set çekiyorlardı. Asîl olmıyan bir kimsenin subay olmasına imkân bulunmadığı için (bu hal Almanya’da 1914’e kadar böyleydi), rejim, orduya dayanıyordu. Ancak, son zamanlarda orduda da memnuniyetsizlik son haddini bulmuş, maaşlarını muntazaman alamıyan er ve subaylar idareyi yüksek sesle kınamaya başlamışlardı.

Fransız İhtilali - Tuileries Sarayı

Fransız İhtilali – Tuileries Sarayı

Etats Généraux

Kral XVI. Louis ıslahat teşebbüslerinden hiçbir sonuç alamıyordu. Sonunda, “Etats Généraux” (eta jenero) denen ve ruhban, zadegan ve burjuva sınıflarının temsilcilerinden ibaret bulunan meclisi, Versailles’da toplantıya çağırmak zorunda kaldı. Bu meclis, yüz yıldan beri toplantıya çağırılmamıştı.

Yalnız, meclisin davranışı Kral’ın tahayyül ettiği sınırları daha ilk anda aştı. 5 mayısta toplanan meclis, 17 haziranda kendini millet meclisi ilan etti, hükümetin yönetilmesinde millet adına son söz sahibi bulunduğunu ileri sürdü. Burjuvaya mensup milletvekilleri, imtiyazlı sınıflar denen diğer iki sınıfınkileri bastırmaya, meclise hakim olmaya başladılar.

20 haziranda Meclis, dağılmaları hakkındaki Kral’ın verdiği emri dinlememek gibi, Fransa tarihinde benzeri olmayan bir davranışta bulundu, meşruti bir idare kurmadan dağılmayacağına and içti.

Bastille Kalesi’ne Hücum

Bu olaylardan cesaret alan halkın aşağı tabakaları 14 temmuz 1789’da Bastille Kalesi‘ni basıp buradaki siyasi mahkumlarla canileri serbest bıraktılar; asker halka karşı koymadı. O andan itibaren ihtilâl başladı, derhal çığırından çıkma emareleri gösterdi. Söz ayağa ve sokağa düştü. Anarşi hakim oldu; ordu siyasete karıştı, bir düzen değil, bir kargaşalık unsuru haline geldi. Yer yer çeteler halinde birleşen halk zenginlerin, asillerin oturdukları yerleri basıp yağmaya başladılar 4 ağustosta bazı sınıfların bütün imtiyazları kaldırılıp, İnsan Hakları Beyannamesi ilân edildi, bütün vatandaşların hukuk bakımından eşit olduğu bildirildi; kölelik de, nazari olarak, kaldırıldı.

Advertisement
Bastille Hücumu 14 Temmuz 1789

Bastille Hücumu 14 Temmuz 1789

Bu, Avrupa’da siyasi düzenin altüst olması demekti. İmtiyazlı sınıfların halkla eşit olması, İngiltere dahil, hiçbir Avrupa devletinde görülmüş bir şey değildi. İhtilâlin, hiç olmazsa onun getirdiği fikirlerin kendilerine geçip düzenlerini bozacağından korkan hemen bütün Avrupa devletleri, Fransa’ ya karşı bir durum aldılar.

Meşruti Krallıktan Cumhuriyete

1791’de Meclis meşruti anayasayı ilan etti, Kral’ı “Fransa Kralı” yerine “Fransızlar Kralı” yaptı. Niyetleri- bilinmeyen bir zümrenin Kral’ı esir gibi tutması, ülkede sonradan kralcı denen sınıfta ve bizzat XVI. Louis’de büyük bir memnuniyetsizlik uyandırdı. Kral Fransa’dan kaçmaya kalktı, bunu fırsat sayan müfritler, Meclis’teki mutedilleri alt edip, iktidarı ellerine geçirdiler; krallığı kaldırıp cumhuriyet kurdular. Bir müddet sonra da, Kıral XVI. Louis ile Kraliçe Marie Antoinette başta olmak üzere, yüzlerce kişiyi, hiçbir sebep olmaksızın, giyotinden geçirmeye başladılar; muhalifler hakkında amansız davrandılar. Krallığın yeniden kurulması için eyaletlerde başgösteren karşı ihtilaller kanlı iç savaşlara yol açtı.

Fransız İhtilali

Fransa misli görülmemiş boğuşmalar ve anarşi içindeyken, bağlaşık Avrupa devletlerinin Fransa’yı istilâ etmek, ihtilâlin kendilerine sıçramaması için orada eski düzeni yeniden kurmak tasarıları, ihtilâl ordularının hummalı başarıları karşısında sonuçsuz kaldı. Bu durum, cumhuriyetin otoritesini pek kuvvetlendirdi, kralcıları ümitsizlendirdi. Ülkenin belki yarısını teşkil eden, hiçbir zaman baş eğmıyen kıralcılar, Fransa’dan kaçmış bulunan XVIII. Louis’yi (XVI. Louis’nin kardeşi) meşru hükümdar tanıyorlardı.

Napoléon’un İmparatorluğu

27 ekim 1795’te “Directoire” idaresi kuruldu, pek kanlı hareket eden müfrit cumhuriyetçiler iktidardan uzaklaştırıldı. 9 kasım 1799’da General Napoléon Bonaparte, bir hükümet darbesiyle, bu rejime ele son verip, kendisini “birinci konsül” unvanıyla Fransa Cumhuriyeti’nin devlet başkanı ilan etti. Napoléon’un diktatörlüğünün büyük askeri başarılarla devamı sonunda kendisi 2 ağustos 1802’de kayd-ı hayat şartıyla Cumhuriyetin başkanı, 18 mayıs 1804’te de “Fransızlar İmparatoru”, yani güya meşruti hükümdar ilan edildi. Böylece, Birinci Cumhuriyet’le beraber İhtilal devresi de sona erdi, Birinci İmparatorluk başladı.


1 Yorum

Reply To azize Cancel Reply