Friedrich Nietzsche, Dünyayı Derinden Etkilemiş Alman Filozofun Hayatı ve Eserleri

0
Advertisement

Friedrich Nietzsche kimdir? Alman filozof Friedrich Nietzsche hayatı, biyografisi, eserleri, felsefesi ve düşünceleri nelerdir?

Friedrich Nietzsche

Friedrich Nietzsche; Alman filozofudur (Röcken 1844 – Weimar 1900). Babası ölünce annesiyle birlikte Naumburg’a göç etti. 1858’de Pjorta Koleji’ne girdi, küçük yaştan gelen din alışkanlığıyla içine kapanık, din kitaplarıyla baş başa günler geçirdi. Zamanla dinden uzaklaştı, din adamı olmaktan vazgeçerek 1864’te Bonn Üniversitesi’nde Klasik Filoloji bölümüne girdi. 1866’da Leibzig Üniversitesi’nde çalışmalara başladı. Schopenhauer’in İstenç ve Tasarım Olarak Dünya adlı eserinden etkilendi. 1867′ de Prusya Ordusu’na yazıldı. Kendini şiire ve müziğe verdi.

Bu sırada Richard Wagner ve Franz Liszt‘in kızı Cosima ile dostluk kurdu. Hölderlin’e yakınlık duydu. 1869’da Basel Üniversitesi’ne Yunanca profesörü atandı. 7 yıl süren bu dönemi, Nietzsche’nin yoğun çalışmalara, doğaya, şiir ve müziğe kendini verdiği dönemdir. Eski Yunan felsefesini, edebiyatını okuyup, araştırdı. 1870’te İsviçre uyruğuna girmesine karşın, Almanya-Fransa Savaşı’nda Prusya Ordusu’nda gönüllü hastabakıcı olarak çalışmaya gitti. Ne var ki, bedensel zayıflığı, kan görmeye dayanmasını engelleyince hastalanarak Basel’e döndü. 1871’de ilk kitabını yayınladı. Müzik Die Geburt der Tragödie aus dem Geiste der (Tragedyanın Müziğin Ruhundan Doğuşu).

Friedrich Nietzsche Resimli Sözleri

İtalya’ya geziler yaparken, yoğun çalışmalarını sürdürdü: Unzeitgemösse Betrachtungen (Çağa Uymayan Düşünceler). 1876’da hastalanınca izin aldı, Sorrento’ya yerleşti, 1877’de göreve döndü. 1878’de Menscliches, Allzumenschliches (İnsanca, Tümüyle İnsanca) adlı eserini yayınladı. Sağlığı yeniden bozulunca üniversiteden emekli oldu (1879). Bundan sonraki çalışmalarıyla özgün felsefesi ortaya çıktı. 1889 Ocak başlarında kriz geçirdi, Jena’da bir sağlık evine yerleştirildi. Annesi ve kız kardeşi bakımını üstlenerek Naumburg’a götürdüler. 1897’de annesinin ölümü üstüne, kız kardeşi Elisabeth onu Weiman’a götürdü. Burada da hiçbir iyileşme göstermedi, 25 Ağustos 1900’da öldü.

Advertisement
Nietzsche 19. yüzyılda Alman felsefesinin önde gelen filozoflarından biridir.

Onun felsefesi, bir karşı çıkış ve çağının tüm değerlerini eleştirmedir. Ona göre insanlık Antik Çağ’dan bu yana akılcılığa, salt akılcılığa saplanıp kalmıştır. Oysa insanın bir de doğal olan, yaşama olan yanı vardır ve salt akılcılık işte insandaki bu doğal yanı kırmaktadır. Tragedya, yazgısı ve özgürlüğüyle başbaşa kalmış insanın anlatışıdır. Ne var ki, tragedya salt akılcılıkla kırılmıştır. Bu kırılış Eski Yunanda, Sokrates akılcılığıyla başlar. Oysa Sokrates öncesinde felsefe ya da insan tragedya ile daha özden ilişkiler içindeydi. Tragedyada insan, kendini kavrarken, bir yandan da yazgısına bağımlılığının ve yazgısıyla kendisi arasında dengenin farkına varır.

Friedrich Nietzsche

Friedrich Nietzsche

Trajik yaşamının iki önemli yanı vardır:

Taşkın, coşkun gelişme içgüdüsüyle denge ve ölçü. Bu iki yan birbirlerini dengeler. Trajik yaşam da bu gerilimden ötürüdür. İnsan bu ortamda kendisi, doğası ve doğanın, evrenin bütünlüğüyle karşı karşıyadır. Doğaya açılma, kendine kapanma doğadan insana, insandan doğaya gidip-gelen gerçek yaratmadır. Sokrates ile başlayıp, Eski Yunan felsefesiyle gelişerek günümüze kadar sürüp gelen aklın buyruğunda, doğadan kopmuş olarak yaşamak, insanı kendinden, gerçek yaşamdan uzaklaştırmıştır. İnsan salt doğruluğu bulacağım diye, aklın katı buyruğuna teslim olmuş, yaşamdan kopmuştur.

Oysa Nietzsche‘ye göre salt doğruluk olamaz. Olsa olsa değişme varır. Antik Çağ’dan, Herakleitos’dan gelen bir solukla, evreni sürüp giden bir değişme olarak görür. Değişmeyi ise yaşam sürdürür. Yaşamak değişime girmektir. İnsan aklın bağlayıcı, tutsak edici gücüne karşı direnmekle yaşamaya başlar. Erdem böylece tüm yetkiler karşısında özgür olacaktır. Yaşamak insan için gücünü hep geliştirmek, hep güçlenmektir. Buna toplumda her kişi ulaşamaz. Ancak büyük insanların yoludur bu. Toplumları ayakta tutanlar da onlardır.

Friedrich Nietzsche Sözleri

Nietzsche’nin yaşam ve ahlak anlayışında Darwin’in öğretisi de önemli bir etki oluşturur.

Çünkü ayakta kalanlar güçlü olanlardır. Yaşamak güçlülükle olasıdır. Güçsüzlerin yaşam hakkı yoktur. Onlar, Darwinci termolojiyle, doğal ayıklanmaya uğrayarak yok olurlar. Böylece yaşamak, sürekli güçlüğe koşuştur. Bu atılışta en anlamsız, hatta saçmaya şey eşitlik olabilir. Nietzsche güçlülerin egemen olduğu yerde eşitsizliğin, ahlakın temel kavramı olmasını savunur. O, insana önemli bir yaşam görevi verir. İnsan güçlü olmak, bir sürü gibi yaşamaktan kurtulmak zorundadır; biyolojik olarak nasıl maymundan öte bir varlığı varsa, yaşam olarak da daha öte bir insan olmak zorundadır. İşte bu daha öte insan, Nietzsche’nin deyişiyle üst insandır.

Friedrich Nietzsche Sözleri

Advertisement

Başlıca eserleri:

  1. Die Geburt der Tragödie aus dem Geiste der Musik (Tragedyanın Müziğin Ruhundan Doğuşu) 1872,
  2. Die Philosophie im tragishen Zeitalter der Griechen (Yunan’ın Trajik Çağında Felsefe) 1963,
  3. Vom Nutzen urıd Nachteil der Histoire für das Leben (Tarih Üstüne) 1874,
  4. Menschliches, Allzumenschliches (İnsanca Hep İnsanca) 1878-1879,
  5. Morgenröte (Sabah Kızıllığı) 1881,
  6. Die fröchliche Wissenschaft (Böyle Buyurdu Zerdüşt) 1883,
  7. Jenseits von Gut und Böse (İyi ve Kötünün Ötesinde) 1886,
  8. Zur Genealogie der Moral (Ahlakın Kaynağı Üstüne) 1887,
  9. Ecce Homo (1889).

Kaynak – 2

Ünlü bir Alman filozofudur; «üstün insan» görüşünü kurmuştur. Röcken’de doğdu. Bonn ve Lipsiş üniversitelerinde filoloji okudu. Yalnız, yaratılıştan, hastalıklı bir bünyesi vardı. Bütün hayatınca hastalıktan kurtulamadı. İlk olarak 1819’da delilik belirtileri gösterdi; aklını kaybetmiş durumda 11 yıl daha yaşadıktan sonra Weimar’da öldü.

Nietzsche’nin felsefesinin temeli, hayat karşısında duyulan sınırsız bir coşkunluğa, hayranlığa dayanır. Nietzsche, kötümser bir filozof olan Schopenhauer‘in etkisinde kalmış olmakla birlikte, onun felsefesinin çizdiği sınırları aşmaya, onda görülen hayata yüz çevirmek gerektiği düşüncesini çürütmeye çalışmıştır.

Nietzsche, kötümserliği, hem kabul eden, hem de yaşamayı değerli bir şey haline getirmeye çalışan, bu çelişmeyi aşmak için de bir çözüm yolu aramış bir filozoftur. Bu çözüm yolunu ilk önce sanatta bulduğunu sandı. «Trajedinin Kaynakları», «Yersiz Düşünceler» adlı eserlerinde dünyanın, hayatın yalnız sanat sayesinde estetik bir gerçeklik olarak kabul edilebileceğini, güzel olması bakımından dünyanın içinde yaşanılmaya lâyık bir yer olduğunu ileri sürüyordu. «İnsanca, Hep İnsanca», «Gezginle Gölgesi» gibi daha sonraki eserlerinde, duygulara, içgüdülere dayanan bir bilginin bizi kötümserlikten kurtaracağını ileri sürdü, bu bilgi üzerine bir toplumsal ahlâk kurmaya çalıştı.

Nietzsche’yi, düşüncesinin son gelişiminde, gelmiş geçmiş bütün öteki felsefe sistemlerini, dinleri eleştirirken görüyoruz. 1882’de yayınlanan «Neşeli Bilgi»; 1885’te yayınlanan «Zaratustra Böyle Dedi (Böyle Buyurdu Zerdüş)». «İyinin, Kötünün Ötesinde», «Ahlakların Seceresi», «Tanrıların Şafağı» gibi eserlerinde sevgi, eşitlik ahlaklarına cephe alarak insan hayatının gerçek anlamının, güdü olmak isteğinde bulunduğuna inanıyor, insanın, başkaları ile anlaşmaya, onları sevmeye kalkışmasının bir zayıflık, soysuzlaşma olduğuna inanarak bireyin (ferdin) kendi içgüdülerini, isteklerini gerçekleştirmekten başka şey düşünmemesinin biricik ahlak kuralı olduğunu ileri sürüyordu. Nietzsche, çağdaş insanın kendisini insanüstü haline getirecek bir hayat biçimi seçmesini; boyun eğme, başkalarına acıma, başkalarıyla eşit olduğunu düşünme gibi «sahte değerler»den yüz çevirerek daha güçlü olmak eğilimine uygun hareket etmesini doğru buluyordu. Nietzsche’nin ahlâkı, güçlü olma isteği üzerine kurulmuş, bireyci, aristokratik bir ahlaktır. Nazizm‘in teorik temellerini kuranlar Nietzsche’nin bu düşüncelerinden faydalanmışlardır.

Yazılarını kanı ile yazdığını söyleyen Nietzsche, Alman dilini en iyi kullanan büyük yazarlar arasında da yer almıştır.


Leave A Reply