Futbolun Tarihi, Tarihsel Gelişimi İle Türkiye’de Futbolun Tarihçesi

0
Advertisement

Futbolun tarihi, tarihçesi. Futbol oyunu ilk hangi bölgede ne zaman oynanmıştır? Nasıl yayıldı? Futbol sporunun tarihsel gelişimi, Türkiye’de futbol tarihi hakkında bilgi.

Futbol

Kaynak: pixabay.com

Birçoğunu şaşırtabilir ama futbolun uzun ve ilginç bir tarihi var; Kaynaklar, sporun İngiltere’ye ilk kez 1170’te, bir hesapta “top maçı” için sahaya giden genç erkekleri anlattığında tanıtıldığını öne sürüyor. Oyunun bazı yönleri Çin’de MÖ 2. ve 3. yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. O zamanki askeri el kitaplarından alınan kaynaklar, rakiplerin tüy ve saçla dolu bir deri top kullandığı Tsu ‘Chu adlı bir egzersizi anlatıyor. Amaç, topu bambu kamışlara sabitlenmiş küçük bir ağa sokmak ve aynı zamanda saldırılara karşı savunmaktı. Oyunun varyasyonları, Mısır ve Yunan toplumunda da belgelenmiştir ve bu, sporun tarih boyunca uzun bir geleneğe sahip olduğunu göstermektedir.

12. yüzyıldan başlayarak futbol Büyük Britanya adalarında yaygınlaşmaya başladı. Bu yüzyılda, kentler arası düşmanlığa varan bir çekişme yarattığı için futbolun yasaklandığı bilinir. 17. yüzyılda, İngiltere kralları, futbolu özendirmeye başladılar. 16. yüzyılın ortalarında, futbol İtalya’da da oynanmaya başladı. Siena ve Floransa kentlerindeki büyük alanlarda yılda bir kez yapılan karnavallarda 27’şer kişilik takımlar arasında oynanır, calcio diye anılırdı. Günümüzde de İtalya’da bu sözcük geçerlidir (kökeni tepme, tekmeleme). 1848’de İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde öğrenciler arasında ilk futbol maçı yapıldı. 1862’de ilk İngiliz futbol kulübü (Notts Country) kuruldu. 1885’te İngiltere profesyonelliği kabul etti. 1904’te de Avrupa Futbol Birliği (FİFA) kuruldu.

Futbolun cazibesi, sınıf ayrımlarını aşarak 18. yüzyılda devlet okullarında son derece popüler hale geldi.Bu, oyun için özel kurallar oluşturma bağlamını sağladı. Cambridge’de 1848’de yapılan bir toplantıda, bugün hâlâ geçerli olan hedefleri, şutları ve kaleci haklarını belirleyen kurallar belirlendi. Bu küçük adımlar, kulüp futbol takımlarının yükselişinin, ulusal ve uluslararası maçların ve şampiyonlukların yolunu açtı.

İngilizler, oyunun ilk modern günlerinde dünyaya yayılmasında da etkili olarak görülüyor. Avrupa dışında kaydedilen ilk parti, 1867’de Arjantin’de, o zamanlar yurtdışında çalışan birkaç İngiliz tarafından yönetildi.

Futbol bir erkek sporu olarak görülse de, yalnızca erkekler tarafından oynanmıyordu; Kadınlar 19. yüzyılın sonlarından beri oyuna dahil olmuştur. Kadınların geleneksel olarak erkekler tarafından tutulan işleri devraldığı Birinci Dünya Savaşı sırasında giderek daha popüler hale geldi. Endüstriyel işlerden olanlar oynamak için düzenli olarak bir araya geldi. Preston’dan bir kadın takımı, Paris’e karşı uluslararası bir oyunda yarışan ilk takımlardan biriydi. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Futbol Federasyonu tarafından kadın futbolunu uygunsuz bulan kısa bir yasak vardı. Ancak, İngiliz Kadın Futbol Federasyonu’nun oluşumu, yasağın nihayet 1971’de kaldırıldığını gördü. O zamandan beri, kadın futbolu İngiltere’de ve yurtdışında büyümeye devam etti.

Advertisement

Futbol, ​​İngiliz kültürünün sevilen bir parçası haline geldi ve değişimi getirmede etkili oldu. Muhtemelen en tuhaf karşılaşma, tarihte kan dökülmesi ve büyük ölçekte ölümle özetlenen bir dönem olan I. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşti. 1914 Noel arifesinde, Alman birliklerinin Noel şarkıları söylediğini işiterek, her iki taraf da kimsenin olmayan topraklara girdi ve bir futbol oyunu oynadı. O gün kimin kazandığı bilinmemekle birlikte, siperlerde top ateşinin kesildiği tek sefer bu oldu. Bilindiği gibi 1914 Noel Günü Ateşkesi, futbolun bu ülke ve aslında dünya üzerindeki etkisini vurgular ve neden ülkenin en sevdiği eğlence olduğunu açıklamaya yardımcı olur.

1989 yılında 96 kişinin ezilerek hayatını kaybettiği Hillsborough faciasında görüldüğü gibi futbol da trajedi ve tartışmalardan etkilenmiştir. Heysel Stadyum Felaketi (1985) olarak bilinen başka bir olayda, büyük bir Liverpool taraftarı grubu onları Juventus taraftarlarından ayıran bir çiti kırdı; Bunun sonucunda 32 kişinin ölümü, İngiliz futbol kulüplerinin UEFA tarafından 1990’ların başına kadar tüm Avrupa müsabakalarından men edilmesine ve birkaç Liverpool taraftarının kasıtsız adam öldürmekten yargılanmasına yol açtı.

Güney Afrika’daki 2010 Dünya Kupası, 1994 yılına kadar apartheid rejimi altında olan bir ulus için belirleyici bir andı. Dünyanın en büyük spor etkinliğinin ev sahibi ülkeye refah getirmesi ve dünyanın geri kalanına Afrika’nın farklı bir yanını göstermesi bekleniyordu. Futbol, ​​yüzlerce yıl önceki mütevazi başlangıcından kesinlikle çok yol kat etti.

Türkiye’de Futbol.

Türkiye’de de futbol, ilk kez İzmir’de oturan ve ticaretle uğraşan İngiliz ailelerinin genç erkekleri tarafından 1890’larda oynanmaya başlandı. Kısa sürede İzmir’den İstanbul’a sıçrayan futbol burada da İngilizler arasında yayıldı. Kadıköy ve çevresinde kurulan ilk İngiliz futbol takımlarını daha sonra İstanbullu Rum ve Ermenilerin kurdukları takımlar izledi. Türk gençleri arasında spora ilgi duyanlar toplumun tutuculuğu ve II. Abdülhamit döneminin baskısı karşısında bir girişimde bulunamadılar. 1901’de Kadıköy’de tümüyle Türklerden oluşan ilk futbol takımı kuruldu.

Türkiye’de ilk futbol kulübü, 1902’de Cadıkeuy Football Clup (Kadıköy Futbol Kulübü) adıyla kuruldu. İngilizlerle Rumların oluşturduğu kulüp, ilk futbol takımlarından ilk futbol kulüplerine geçişi gerçekleştirdi. Bu kulübü, birer yıl arayla İngilizlerin Moda Futbol Kulübü ile Rumların Elpis Futbol Kulübü izledi. 1903’te Beşiktaş Jimnastik Kulübü kuruldu. 1904’te James Lafontaine; dört futbol kulübü (Kadıköy, Moda, Epis ve İngiltere Sefarethanesi gemisi İmagene görevlileri) arasında İstanbul Futbol Ligi’nin kurulmasını sağladı. Bugünkü Fenerbahçe Stadı’nın bulunduğu yerde (Papazın Çayırı), 1904 sonbaharında başlayan İstanbul Futbol Ligi’nin ilk şampiyonluğunu, imagene kazandı. 1905 Kasım’ında, Galatasaray Kulübü kuruldu. Galatasaray’ın 1906’da İstanbul Futbol Ligi’ne katılması gençleri cesaretlendirdi. 1907 ilkbaharında, Kadıköy semtinin gençleri tarafından kurulan ikinci Türk takımı Fenerbahçe de İstanbul Ligi’ne katıldı. Daha sonra İngiliz Strugles Takımı’nın da katılmasıyla lig giderek büyümeye başlayınca, ligin yönetimi amacıyla İstanbul Futbol Kulüpleri Birliği örgütü kuruldu. Pazar Ligi’nin yanı sıra, 1912’de, bu ligin dışında kalan Anadolu Türk İdmanocağı, Darülfünün Terbiye-i Bedeniyye, Şehremini Mümaresat-ı Bedeniyye kulüplerinin katılmasıyla bir “Cuma Ligi” oluşturuldu. İstanbul Futbol Ligi’ni ilk kez kazanan (1909) ve yurtdışında (Macaristan) ilk kez maç yapan Türk takımı Galatasaray oldu.

13 Nisan 1923’te Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kurulmasıyla örgüt bünyesinde bir de Futbol Heyet-i Müttehidesi (Federasyonu) oluşturuldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla yabancı takımların etkinlikleri son buldu. 21 Mayıs 1923’te FİFA üyeliğine kabul edilişimizin ardından Türk Milli Futbol Takımı, ilk maçını 26 Ekim 1923’te İstanbul Taksim Stadı’nda Romanya Milli Takımı ile yaptı (2-2). 1924’te, illerin şampiyonlarının katılmasıyla ilk kez düzenlenen Türkiye Futbol Şampiyonası’nı Harbiye kazandı. Futbolun tüm yurda yayılması, en gözde spor dalı durumuna gelmesiyle kulüplerin ve lisanslı sporcuların sayısında büyük artış gözlendi. Hakemlik konusu önemle ele alındı. Türk futboluna yeni genç hakemler kazandırabilmek amacıyla kurslar, 1936’da da ilk kez bir futbol antrenörü kursu açıldı. 1938’de Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nün kurulmasıyla kuruluşlar konusu üzerine de önemle eğilindi. 1951’de profesyonelliğin kabulüyle yeni bir döneme geçildi. 1952’den başlayarak amatör ligin yanı sıra profesyonel lig, 1959’da Türkiye Birinci Ligi, 1963’te Türkiye İkinci Ligi, 1967’de Türkiye Üçüncü Ligi kuruldu.

Advertisement


Leave A Reply