G Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamları, Eş Anlamlılar Sözlüğü

0
Advertisement

G harfi, Türkçede bulunan G harfi ile başlayan eş anlamlı sözcükler, kelimeler listesi ve anlamları. G Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler

G Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler

Kaynak: pngegg.com

G Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler

  • gabi: 1. aptal. 2. anlayışsız,
  • gaddar: acımasız, merhametsiz.
  • gaf yapmak: pot kırmak,
  • gafil: 1. aymaz. 2. ihtiyatsız.
  • 3. dalgın, gaflet: 1. aymazlık. 2. ihtiyatsızlık. 3. dalgınlık,
  • gaile: sıkıntı, dert, üzüntü,
  • galeyan: 1. coşma. 2. kaynama.
  • galibiyet: 1. yenme, yengi. 2. zafer.
  • galip: 1. yenen. 2. üstün, baskın, üst gelen,
  • gam: tasa, kaygı, üzüntü,
  • gammaz: çekiştirici, fitneci,
  • gamlanmak: tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek,
  • gamsız: kedersiz, tasasız,
  • gani: zengin,
  • gani gani: bol bol.
  • garanti: 1. teminat. 2. güvence.
  • garaz: kin, düşmanlık.
  • garip: 1. kimsesiz. 2. yabancı. 3. zavallı,
  • garipsemek: yadırgamak, garp: batı.
  • gavur: 1. dinsiz. 2. merhametsiz. 3. insafsız, gaddar.
  • gaye: amaç, maksat, gayet: pek, çok, pek çok.
  • gayret: emek, uğraşma,
  • gayrı: artık, bundan böyle,
  • gayri: başka, diğer, gazap: öfke, kızgınlık, hiddet,
  • geberik: ölü.
  • gebermek: ölmek,
  • gecikme: rötar, tehir,
  • geçer: sürümlü, yürürlükte bulunan, sayılı, ileri gelen, makbul,
  • geçerlik: revaç,
  • geçici: muvakkat,
  • geçim: 1. anlaşma, uyuşma. 2. maişet geçimsiz: huysuz, kavgacı.
  • geçinememek: anlaşamamak, bağdaşarnamak, uyuşamamak.
  • geçinmek: anlaşmak, bağdaşmak, uyuşmak,
  • geçiş: intikal.
  • geçiştirmek: savuşturmak, atlatmak.
  • geçmek: arasından çıkmak, aşmak, akmak, etkilemek, tesir etmek, atlamak,
  • geçit: boğaz, bel, belen, derbent,
  • geçmiş: mazi. geda: yoksul, dilenci,
  • gedikli: 1. daimî. 2. kıdemli,
  • gelecek: istikbâl, ati.
  • gelenek: anane, örf, âdet.
  • gelir: kazanç, irat.
  • gelişigüzel: rast gele, özensiz, yarım yamalak, sudan, gönülsüz, üstünkörü.
gelişim: inkişaf,
  • gelişmek: 1. büyümek. 2. tekâmül. 3. inkişaf. 4. yetişmek.
  • genç: delikanlı, körpe, taze,toy.
  • genel: umumî.
  • genelge: tamim.
  • geniş: bol, enli, engin, ferah.
  • genişlik: 1. vüsat. 2. yayıklık. 3. en-boy karşıtı olarak,
  • genişlemek: ferahlamak, büyümek,
  • gerçek: hakikî, sahici, asıl.
  • gerçekçi: realist,
  • gerekli: lâzım, zorunlu, vazgeçilmez, mecburî,
  • gereç: malzeme,
  • gereksinim: ihtiyaç,
  • geri: arka.
  • gericilik: irtica, yobazlık,
  • gerici: yobaz,
  • gezdirmek: dolaştırmak,
  • gezgin: seyyah,
  • gezi: seyahat, yolculuk,
  • gezici: seyyar,
  • gezinme: seyran,
  • gıda: besin, yiyecek,
  • gına: usanç, bıkma,
  • gıpta: imrenme,
  • gıyaben: arkasından, uzaktan,yokken,
  • gider: masraf, harcama,
  • giderek: gittikçe,
  • gidişat: 1. durum. 2. davranış. 3. tutum.
  • gidişmek: kaşınmak,
  • girgin: sokulgan, girişken,
  • girişim: teşebbüs,
  • girişken: girgin, müteşebbis,
  • gitgide: 1. gittikçe. 2. giderek,
  • giyecek: giysi,
  • giysi: elbise, urba, esvap,
  • giz: sır, esrar, gizem,
  • gizemli: esrarengiz,
  • gizlemek: saklamak,
  • gizli: görünmez, glikoz: şeker.
  • göç: 1. taşınma. 2. nakil. 3.muhaceret,
  • göçer: göçebe,
  • göçmen: muhacir,
  • göçmek: 1. çökmek. 2. taşınmak. 3. ölmek,
  • göğüslemek: direnmek, katlanmak,
  • gökyüzü: sema.
  • gölek: gölcük,
  • gömü: define,
  • gömüt: mezar, kabir,
  • gönç: zengin, varlıklı,
  • göndermek: yollamak,
  • gönenç: refah,
  • gönüllü: istekli.
  • gönülsüz: 1. alçak gönüllü.2. isteksiz,
  • görenek: töre.
  • görev: vazife,
  • görevli: memur,
  • görgü: 1. tecrübe. 2. adabımuaşeret,
  • görkem: debdebe, ihtişam,
  • görkemli: muhteşem,
  • görmek: sezmek, farketmek.
  • görmemiş: görgüsüz,
  • görünüş: manzara,
  • görüş: fikir.
  • görüşme: mülakat, sohbet,müzakere,
  • gösterişli: alımlı, güzel,
  • göstermelik: numunelik,
  • götürmek: taşımak, nakletmek.
  • gövermek: yeşermek,
  • göz: 1. kaynak. 2. delik. 3. bakış. 4. bölme. 5. çekmece. 6. nazar,
  • gözdağı: tehdit, korkutma,
  • gözetmek: korunmak, kollamak.
  • gözlem: müşahede, inceleme,
  • gözlemci: müşahit.
  • gözüpek: atılgan, cesur, korkusuz.
  • grafik: çizge.
  • gramer: dilbilgisi.
  • gurup: batma, batış.
  • gurur: 1. benlik, büyüklük. 2.övünme. 3. çalım. 4. onur. 5. kibir
  • gücenmek: kırılmak, darılmak.
  • güç: zor, çetin.
  • güçbela: güçlükle.
  • güçlü: kuvvetli.
  • güçlük: zahmet, zorluk.
  • güçsüz: aciz.
  • güdüm: sevk.
  • güleç: güler yüzlü.
  • gülistan: güllük.
  • gülünç: komik.
  • günah: 1. suç. 2. sorumluluk.
  • güncel: aktüel.
  • gündelik: yevmiye.
  • günebakan: ayçiçeği.
  • günlü: tarihli.
  • gürbüz: sağlam, güçlü.
  • güreşçi: pehlivan.
  • gür gür: gürül gürül.
  • gürlük: feyz.
  • gütmek: sevk etmek, yönetmek, sürmek.
  • güven: itimat, emniyet.
  • güvence: teminat.
  • güvenli: emin.
  • güvenlik: emniyet.
  • güvey: damat.
  • güya: sanki.
  • güz: sonbahar
  • güzel: iyi, biçimli, gösterişli.
  • güzide: seçkin, seçme.
  • güzün: sonbaharda.


Yorum yapılmamış

  1. Türker Özpınar on

    gafleten, ansızın, birden, birdenbire, zıpçıktı
    gam, gam
    garp, batı
    gazaplanmak, öfkelenmek
    geçici, sari
    geçiştirmek, savuşturmak
    gelincik, lale
    geniş, gen
    gerekli, lüzumlu
    geveze, çaçaron, lafazan
    giç, budala, enayi
    girift, dolaşık, karışık
    giysi, elbise, giyim, paltar
    göçmen, gelme, muhacir
    gökyüzü, gök, sema
    görme engelli, âmâ
    gösteri yapmak, çıkış etmek, ifa etmek
    göz gezdirmek, göz atmak
    gözlemek, müşahede etmek
    grev, tatil
    güç kuvvet, hâl
    gül renkli, pembe
    gülünç, komik
    günortada, öğleyin
    güvenç, güven, kıvanç
    güzel, yakışıklı

Leave A Reply