G Harfi ve G Harfinin Genel Özellikleri Nelerdir?

0
Advertisement

G Harfi nedir? G Harfinin özellikleri, G harfinin tarihçesi, G harfi ile ilgili bilgi.

G Harfi

Kaynak : pixabay.com

G Harfi; Türk alfabesinin 8. harfidir. Katı patlamalı titreşimli bir art ya da ön damak sesdeşidir.

G sesi, Fince ve Çekçe dışındaki bütün dünya dillerinin ana seslerinden biridir. G’nin Hint-Avrupa dillerinde basit patlayıcı (g.gw) ve soluklu patlayıcı (gl, hx, g, h) olarak dört değeri vardır. Bu değerler kimi Avrupa dillerinde asıl değerini korurken, kimisi h, k, z, j, h, c, ts, ph, th, f, g, b ve q ses değerlerine dönüşmüştür. Kimi Avrupa dillerinde g sesi kalın sesliler önünde genel olarak değerini korur, ince sesliler önündeyse c, j, ş ve y biçiminde söylenir. Eski Yakın ve Ortadoğu’da G asıllı harfe rastlanmıştır. Sümerce de Ga hecesi değerinin resim yazısı bunlardan en eskilerinden biridir. Eski Mısır dilinde g sesinin işareti sütun, heykel ya da bir küptabanlığı biçimindeydi. Bu ses için G biçimindeki işareti Romalılar oluşturdu. Günümüz Mısır lehçesinde olduğu gibi Arapçadaki Cim, klasik dilde G değerindeydi. Sonraları dj (c)’ye yakın bir biçimde söylenir oldu.

Cim, Farsçada C sesinin simgesiydi. Bu dilde G’ler için Arap alfabesindeki Kef kullanıldı.. G sesi için Göktürk alfabesinde biri ince, öteki kalın sesliler için olmak üzere iki ayrı işaret vardır. G işareti, Uygur alfabesinde g, h ve k seslerinin simgesiydi. G’ler Türk Mani alfabesine Süryani kökenli bir alfabeden geçti. Heceli olduğundan Türk Brahman alfabesinde gha, ga ve ğa heceleri ayrı ayrı işaretlerle gösterildi. Soğd alfabelerde ise k, h ve g sesleri aynı işaretlerle belirtildi. Osmanlı alfabesinde Gayın harfi kalın g ve ğ’yi gösterirken, Kef hargi g’yi, k’yi, y’yi, genizsi n ve ğ seslerini verir. Günümüz Türkiye Türkçesinde G sesine ön ve iç sesler de sık sık rastlanır (gece, gizem, gelenek, geri, ergen, yorgan, belge vb). Eski Türkçedeki kimi ince k sesi Batı Türkçesinde g’ye dönüşmüştür, (kelin: gelin, kice: gece vb). Ayrıca son seste g sesine rastlanmaz.

Bunun nedeni son seslerin Türkçede genellikle titreşimsizleşip g’lerin ince k’ye dönüşmesidir. Türkçeye girmiş yabancı sözcüklerde ön, iç ve son seslerde g’ye sık sık rastlanır (gala, galaksi, fıpta, hegemonya, teganni, agnostisizm, filolog, Türkolog vb). Ses taklidi yöntemiyle oluşmuş sözcüklerde g’li örnekler vardır (guruldamak, gırgır, gürül gürül vb). G sesi Eski Türkçede iç ve son seste kullanılmıştır. Türkiye Türkçesinde görülen k’nin g’ye dönüşmesi, öteki Türkçe lehçelerde yoktur. Çağataycada gör: kör, gün: kün biçiminde kalmıştır. Eski Türkçede ilk hecelerin, ya da tek heceli sözcüklerin sonundaki ince g’ler kimi Türkçe lehçelerde yumuşarken kimilerinde aynen kalmıştır. Türkiye Türkçesinde son sesteki g’ler Türkiye Türkçesinde y’ye dönüşmüştür (tüg: tüy, beg: bey vb). Eski Türkçede eklerin başındaki ince g’ler, kimi Türkçe lehçelerde Çağataycada olduğu gibi titreşimleşerek k’ye dönüşmüş (göğe: köke), kimi lehçede ise Türkmencede olduğu gibi korunmuştur (ince: inçge). Türkiye Türkçesinde ise çoğunlukla düşmüştür (bizge: bize, özge: öze, sıç-gan: sıçan vb).

Birçok Anadolu ağzında kalın g önsesleri aslında k’dır. (Gonya: Konya, gocaman: kocaman, gamçı: kamçı, vb.). Eski Türkçede iki ya da daha çok heceli sözcüklerin sonundaki kalın g’ler Batı Türkçesinde düşerken (sarig: sarı, taşlıg: taşlı). Çağatayca gibi kimi Türk lehçesinde korunmuştur (ulug: ulu, boylug: boylu).

Advertisement

Leave A Reply