Maturidi Kimdir? Hayatı, Görüşleri, Maturidilik Mezhebi Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Türklerin İslam anlayışını benimsemesinde büyük yeri ve önemi olan Maturidi kimdir? Maturidi hayatı, görüşleri ve Maturidilik mezhebi hakkında bilgi.

Maturidi

Maturidi

(Ebû Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mah-mud el Mâturîdî es-Semerkandî) (854 – 944)

Kısaca Özet

İslam’ın iman ve inanç esasları hususunda itikadî mezhep imamı olarak anılmaktadır. Semerkant şehrinde Milâdî 852 yılında doğdu. Yine bu şehirde Milâdî 944 yılında hakkın rahmetine ermiştir.

Kendisi de Türk bir ailenin mensubu olması, onun yazdığı kitaplar ve görüşleri özellikle Türk dünyası tarafından büyük kabul görmüş ve ilk olarak Orta Asya Horasan’ında ve Maveraünnehir bölgesinde, daha sonra da Hindistan, Pakistan Afganistan, Doğu Türkistan, Malezya, Endonezya, Kafkas ülkeleri, Rusya, Türkiye, Kırım, Balkanlar ve Ortadoğu ülkelerinde bulunan Müslümanların çoğunluğu tarafından itikâdî Mezhep imam’ı olarak kabul edilmektedir.

İmam Mâtûrîdî, Özbekistan’ın Semerkand şehrinin Mâturîd köyünde dünyaya gelmiş bir müfessir ve fakihtir. Bazı kaynaklarda Arap olduğu söylense de bilhassa Kitâbu’t-Tevhîd adlı eserini çeviren B. Topaloğlu bu çeviride gördüğü ve Arap dili açısından aksayan birtakım dil kusurları ve metinde Türkçe cümle yapısını andıran ifâdeler dolayısıyla Arap asıllı olamayacağını vurgulamıştır. Ayrıca böyle büyük bir müfessirin Araplarda bir gelenek olan şecerecilik dolayısıyla bir sahabeye kadar uzatılması gereken soyunun sâdece dedesine kadar çıkarılabilmesi ve görüşlerinin neşredildiği coğrafya, onun Türk olması ihtimâlini daha da artırmaktadır.

Advertisement

Mâturîdî’nin düşünce dünyasının temelinde tevhid fikri yer alır. Bu konuya özellikle eğilmesi yaşadığı topraklarda ve dönemde Manicilik gibi düalist inançların ve Gnostisizmin etkin olmasına bağlanmaktadır. Bu büyük imam, itikâd ve fıkıh konularında Ebû Hanife’nin metodunu benimsemiş ve geliştirerek yeni bir Hanefî kelâmı oluşturmuştur. Ayrıca ilk dirâyet tefsiri olarak kabûl edilen Kitâbu’t-Tevîlat da onun eseridir. Kendisine 14 eser atfedilmiştir.

Bunların içinde İsmâilî, Oniki İmamcı Şiîlik ve Mûtezile inançlarının cerhedilmesine ayrılmış kitaplar da bulunmaktadır; lâkin yukarıda zikredilen Kitabu’t-Tevhîd ile birlikte günümüze ulaşan eseri bu meşhur tefsiridir. Mâtûrîdî, görüşlerini temellendirirken nakille birlikte aklı da kullanmış, tezlerini berkitmek için toplumsal ve târihî deliller getirmeye de özen göstermiştir. Mâtûrîdî, Mûtezile görüşlerinin çoğunu reddetmiş olmakla birlikte akıl yoluyla tanrının bilinebileceğini kabûl etmiştir. Ayrıca İlâhî irâde konusunda da Mûtezile ve Eşârîliğin aşırılıklarını yumuşatmıştır. Kitâbu’t-Tevhîd’de okuduğumuz, Ebû Mansur’dan naklettiği şu sözler bunu net bir şekilde özetlemektedir: “Nesne ve olayların gerçekliklerinin bilinmesine götüren yollar idrak, haberler16 ve istidlâlden17 ibârettir.” Diğer yandan Mâtûrîdî’nin atıfta bulunduğu eserler arasında Aristoteles’in Mantık’ının da bulunması felsefî bilgi ve metodolojiye sâhip olduğunu da göstermektedir.

Görüşleri

Mâtûrîdî imâmet yani devlet başkanlığı konusunda da görüşler serdetmiştir. Ona göre toplumsal düzeni sağlamak için bir başkan gereklidir. Siyâsî gelenek ve târihi gerçekler de bunu gösterir; fakat bu konular Kur’ân’da açıklanmamıştır. O sebeple siyâsî iktidârın sahipliği konusunda dinî açıdan gözetilmesi gereken esas, takvâdır. Mâtûrîdî, kendisinden bir asır sonra gelen Mâverdî’nin aksine devlet başkanının Allah’ın halifesi olduğuna inanır; fakat bu ona bir dokunulmazlık vermez. Başkan seçim yoluyla gelmeli ve istişâre etmelidir. Hem dokunulmazlık ve istişâre konusunda hem de imamın Kureyş’ten olması gerektiği husûsunda ise Mâverdî ile örtüşür.

Mâtûrîdî kelâm alanında 10. asırda ön plâna çıkmış, 12. asırda îtikadda imamlığı tescil edilmiştir. Bu târihte, Anadolu ve Suriye’deki Hanefîler de onun öğretisini benimsemişlerdi. F. Lewis, 13. asır Ana-dolusu’nun meşhur sûfîsi Mevlânâ’nın düşüncelerinde, akıl ve mantığa dayalı tavrında Mâtûrîdî’nin öğretilerinin güçlü tesiri olduğunu belirtmektedir. Onun etkisi Osmanlı medreselerinde de görülmüş, fikirleri Mâverâünnehir dışında Hindistan’da da kabûl görmüştür. Hayatını ilme vakfeden Mâturîdi 90 yaşında öldüğünde, Semerkand kadısı tarafından mezar taşına şu ibâreler yazdırılmışlar: “Burası, her şeyini ilme adayan ve ilmin yayılıp gelişmesine harcayan, bu sebeple eserleri övülen, ömrünün meyvelerini toplayan zâtın kabridir.”

Maturidi

Kaynak: commons.wikimedia.org

Maturidilik Mezhebi

Mâtûridîlik, ünlü Türk din bilgini imam Matüridî tarafından temelleri atılan bir mezheptir.

  • Maturidilik, tamamen aklı esas alan Mutezile ile tamamen nakli öne çıkaran Selifilik arasında orta bir yerde bulunmaktadır.
  • Matüridîye göre iman; “kalp ile tasdik dil ile ikrar (söyleme)”dır. Diliyle ikrar ettiği halde kalbiyle tasdik etmeyen kimse mümin değildir.
  • Matüridî iman ile ameli birbirinden ayırır. Amelin imandan bir parça olması ve imanın artıp eksilmesi konusunda Ebu Hanife’ye uyar.
  • Maturidiye göre Allah insanlara temyiz kabiliyeti denilen iyiyi kötüden, hayrı şerden ayırt etme ve aklını kullanabilme gücünü yani irade vermiştir, insan bu yönüyle yapmış olduğu eylemlerden sorumludur.
  • Allah, aklı olanları dinî yönden mükellef kılmış olup aklı olmayanlar “İlâhî emrin sorumluluğu dışındadırlar.”
  • Akıl sahipleri akıllarını kullanmak suretiyle yaratıcı ve tek olan Allah’ı bulmak ve bilmek zorundadırlar.
  • Ancak, insanlar ibadetlerin ne şekilde yapılacaklarını akıllarıyla belirleyemezler. Bunları da peygamberler vasıtası ile öğrenebilirler. Maturidilik Türkiye, Afganistan, Pakistan, Hindistan ve Orta Asya, Ortadoğu ve Balkan ülkelerinde yaygındır.

Advertisement


Yorum yapılmamış

Leave A Reply