Gazel Nedir? Gazelin Özellikleri, Gazel Örnekleri, Hangi Dönemde Ortaya Çıktı?

0
Advertisement

Gazel nedir? Gazelin özellikleri, Gazel hangi dönemde ortaya çıkmıştır? Gazel nazım şekli. Gazel Örnekleri, Gazel ile ilgili ayrıntılı bilgi ve örnekler.

Roman Nedir? Romanın Özellikleri ve Türk Edebiyatında Romanın Yeri

Kaynak: pixabay.com

Gazel; Divan Edebiyatı’nda en çok kullanılmış nazım biçimidir (şekli). Arap Edebiyatı’nın malıdır. İlk örnekleri İslâmlık öncesinde doğan (Muallâkat’ül Seb’a-Yedi Askı) kasidelerinin tegazzül (sevgi üzerine, konuşma, gazel söyleme) bölümünün bağımsız hale dönüşmesiyle doğduğu sanılar. İslâm uygarlığı etkisiyle önce İran’a, İran Edebiyatı yoluyla da İslâmi Türk Edebiyatı’na geçmiştir.

Tanzimat Edebiyatı’nın ilk kuşağınca da korunmuş (Ziya Paşa, Namık Kemal….) hemen hemen 20. yüzyıla kadar önemini yitirmemiş; böylece edebiyatımızda en az 650 yıllık ömrü olmuştur.

Gazellerde nazım birimi, kendi içinde bütünlenerek tam bir anlam bildiren beyittir. Genellikle 5-10 beyit arasında olanları çoğunluktadır. Gazellerdeki iki dizesi de uyaklı ilk beyte matla (doğuş), ikincisine hüsn-i matla (doğuş güzelliği), en güzel beyte beytü’l gazel, sondan bir öncekine hüsn-i makta, genellikle şairin mahlasının (şiirdeki takma ad) geçtiği son beyte makta (kesiliş, bitiş) denir; anlamca gazeller yekahenk, yekavaz diye anılır. Arap Edebiyatından gelen tüm nazım biçimleri gibi gazelde de tek uyak (kafiye), (ana kafiye) ilkesi vardır. Eş kafiyeli dizeleri aynı harfle, uyaksız olanları x’le gösterirsek, gazellerde değişmez uyak dağılımı şöyledir: aa xa xa xa xa xa… Divan şiirinin en lirik biçimi sayılan gazellerde asıl konu aşktır. Sevgilinin güzelliği ve özellikleri, ayrılık acısı, birleşme (vuslat) dileği, sevgilinin ilgisizliğinden ve kırıcı davranışlarından yakınış özlem ve tutkular, başka aşkların (rakip) varlığından duyulan tedirginlik, sevgiliyle birlikte yaşanmış günlerin tadı, içki meclislerinin ve doğa güzelliklerinin betimlenmesi, şarabın coşku veren nitelikleri, bahar sevinci, talihten sürekli yakınışlar, aşkın sürmesini dinleme… gazellerin doğal ve en çok rastlanan konularıdır.

Gazellerin belli bir adı, konusunu belirleyen bir başlığı yoktur. Onun için gazeller “olur” gazeli; (redifi belirtilerek); “Ne tence can…” gazeli (ilk dizesinin başlangıcı) söylenerek anılabilir. 13.-14. yüzyılda hem Farsça, hem Türkçe şiir yazanlar (Sultan Veled, Hoca Dehhani) yanında İran Edebiyatı etkisiyle aruzla şiir yazan bazı Türk sanatçıları (Ahmet Fakih, Yunus Emre, Aşık Paşa) halk şiir geleneğinden ayrılmama dikkatini göstererek dize ortalarında da uyaklanan musammat gazeller yazmışlardır. Gerçekten elde bulunan yazma Yunus Emre divanlarına (Anadolu’da Türkçe şiirlerden oluşan ilk divan), şiirler hep gazel biçiminde beyit beyit kümelenmiştir. Ne var ki aynı şiirleri hece ölçüsüyle yazılmış, dörtlükler halinde kümelenmiş halk şiirleri gibi okumak da olasıdır. Birçok yeni baskıda da böyle yapılmaktadır. Böylece aa xa xa xa xa… şeklinde uyaklanan bir gazel, dizeleri ortadan bölünerek, aaaa (ya da aaxa), bbba ccca ddda… biçiminde kümelenen dörtlüklerle yazılmış bir şiir haline gelebilir.

Bir divan şairinin bütün manzum eserlerini toplayan divanların en önemli yer, gazeller (gazeliyat) bölümüdür. Belli bir adı olmayan gazeller, yedek (redif) ve uyak (kafiye) olan harflerinin en son sesine, Arap alfabesinin sırasına göre dizilir. Böylece herhangi bir beytinin ikinci dizesi bilinen şiir bir divanda kolayca bulunabilir. Üslup olarak kusursuz, buluşları bakımından özgün, ölçü ve uyak bakımından yeni ve usta, ince ve işlenmiş kısa bir şiir olan gazel, bir divan şairinin başlıca olgunluk işareti sayılır. Ne var ki anlamca tutarlı ve bütün olmayışı divan gazellerini “parça bohçası” diye nitelenmiştir.

Advertisement

GAZEL ÖRNEKLERİ:

Örnek 1

Gazel-i mutavvel
1. Ey pertev-i likan ile bî-nûr u fer çerâğ
Nisbet yüzüne şems-i felek muhtasar çerâğ
2. Dilden olunca sûre-i nûrı göremedi
Tâ mushaf-ı cemâlüne kıldı nazar çerâğ
3. Ey mushaf-ı cemâlüne nûr u ziyâ varak
Vey şâm-ı zülf ü hattuna şems ü kamer çerâğ
4. Barmağını götürdü imâm-ı Mecûsî-ken
İmâna geldi yüzüni gördü meğer çerâğ
5. Vuslat şebinde pertev-i hüsnünden ey perî
Gönlüm serâçesinde yanar ol kadar çerâğ
6. Kim benzer ana kim tuta Kadr u Berâtda
Sahn-ı harîm-i Ka’be yüzin serbeser çerâğ
7. Mihr-i ruhun gönülde ne vech ile gizlese
Olmaz nihân çü hurşîde ey sîm-ber çerâğ
8. Şeb zulmetinde görmeğe nûr-ı yakîn yüzin
Şem’-i cemâlüni bilür ehl-i nazar çerâğ
9. Gördüm yüzini kâmetün üstünde ey sanem
Sandum ki şâh-ı sidrede tutdı makar çerâğ
10. Cilven görüp dirilse aceb midür ehl-i dil
Pervane cem’ olur olıcak cilveger çerâğ
11. Cân virse subh-ı vasla irüp şem’-i dil nola
Subh iricek cihandan ider çün güzer çerâğ
12. İrmez cemâl-i suret ile sana ey perî
Ger bula hüsn-i hûr ile şekl-i beşer çerâğ
13. Da’vâ-yı hüsnde ne kadar dili cerb ise
Senünle lâf-ı hüsn idemez ey puser çerâğ
14. Kandîl karşuna boğazından asıldugın
Gördi hasedden odlara yakdı ciğer çerâğ
15. Alnundan aldı dinse yanagun hatâ mı nûr
Zira kamer hemîşe güneşden yakar çerâğ
16. Zâhidcemâl-i tal’atunı görmek istemez
Çün bî-basardur isteye mi bî-basar çerâğ
17. Başında uğrı bigi müdâm od yanar şehâ
Nûr u ziyâ yüzünden uğurlar meğer çerâğ
18. İçi yağın eritdi düşüp nâr-ı şevkuna
Olsa hevân ile ne aceb nâm-ver çerâğ
19. Yaksan Nizamîyi ne aceb cevrün odma
Pervanesini oda yakar çünki her çerâğ
Nizâmi
*************************

Örnek 2

Matla’ Gitdün amma ki kodun hasret ile canı bile
İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile
Hüsn-i matla Devr-i meclis bana girdâb-ı belâdur sensüz
Mey-i zehrâb-ı sitem sâgar-ı gerdanı bile
Bağa sensüz bakamam çeşmüme âteş görinür
Gül-i handanı degül serv-i hırâmânı bile
Hüsn-i makta’ Sîneden derd ile bir âh ideyin kim dönsün
Aksine çarh-ı felek mihr-i dırahşânı bile
Makta’ ve Talıallüs Hâr-ı firkatle Neşâtî-i hazînün vâ-hayf
Dâmen-i ülfeti çâk oldı girîbânı bile
Neşâtî
*************************

Örnek 3

Ağyâre nigâh etmediğin nâz sanırdım
Çok lutf imiş ol âşıka ben az sanırdım

Gamzen dili rüsvâ-yı cihân eyledi
Billâh ben ol âfeti hem-râz sanırdım

Seyr eylemesem âyînede aks-i cemâlin
Hüsn ile seni meh gibi mümtâz sanırdım

Ma’mûr idügin bilmez idim böyle harâbât
Mestâneleri hâne-ber-endâz sanırdım

Advertisement

Sihr etdiğini senden işitdim yine Nef’î
Yoksa sözünü hep senin i’câz sanırdım

AÇIKLAMA

Yabancıya bakmadığından ben nazlı sanırdım
Ama çok alakalıymış aşığa ben az sanırdım

Gülümsenle cihana beni rezil eyledin
Oysa ben seni en yakın arkadaşım sanırdım

Yüzünün aynadaki yansımsını görmesem
Güzellikde seni ay gibi seçkin sanırdım

Yapıcı olduğunu bilmezdim böyle harap olmuş
Sarhoşları seni ev yıkıcı sanırdım

Sihir yaptığı yeni senden işittim
Nef’i yoksa sözünü hep icaz sanardım
****************************

Örnek 4

Ne tende cân ile sensiz ümîd-i sıhhât olur
Ne cân bedende gâm-ı firkatûnle rahat olur
( Vücudumda sensiz ne can ve sağlık umudu olur. Ne de can bedenimde ayrılığın gamıyla rahat yüzü görür.)
Ne çâre var ki firâkunla eglenem bir dem
Ne tâli’üm meded eyler visâle fırsat olur
( Ne senin ayrılığın yüzünden bir an oturup kalmanın çaresi var ne de talihim yardım eder de sana kavuşma fırsatı bulabilirim.)
Ne şeb ki kûyuna yüz sürmesem o şeb ölürüm
Ne gün ki kâmetüni görmesem kıyâmet olur
(Hangi gece bulunduğun yerlere yüzümü sürmesem o gece ölürüm. Hangi günde selvi boyunu görmesem benim için kıyamet olur.)
Dil ise gitdi kesülmez hevâ-yı aşkundan
Nasîhat eyledüğümce beter melâmet olur
(Gönül ise elden giden aşkının arzusundan bir türlü vazgeçmiyor, ben nasihat ettikçe o daha beter rezil oluyor.)
Belâ budur ki alışdı belâlarunla gönül
Gamun da gelse bâ’is-i meserret olur
( Asıl belâ şu ki gönül belâlarınla alıştı.Şimdi gönüle gamın da gelse sevinç sebebi oluyor.)
Nedür bu tâli’ ile derdi Nef’î-i zârun
Ne şûhı sevse mülâyim dedükçe âfet olur
( Bu talihsiz ve zavallı Nef’î’nin çektiği dertler nedir? Hangi güzeli sevse ona yumuşak huylu ve uysal dedikçe bir afet kesiliyor.)
****************************

Örnek 5

Benî candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı

Kamû bîmârınâ cânan devâ-yî derd eder ihsan
Niçin kılmaz banâ derman benî bîmâr sanmaz mı

Gamım pinhan dutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî vefâ bilmen inânır mı inanmaz mı

Şeb-î hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım
Uyârır halkı efgaanım karâ bahtım uyanmaz mı

Advertisement

Gül’î ruhsârına karşû gözümden kanlu âkar sû
Habîbım fasl-ı güldür bû akar sûlar bulanmaz mı

Değildim ben sanâ mâil sen etdin aklımı zâil
Bana ta’n eyleyen gaafil senî görgeç utanmaz mı

Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bû ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
*********************

Örnek 6

Acep ölmem bir de görem o gözel gözlerinin karesini
Ta bulayım dermanı yok derdimin çaresini
Yine rahmet göz yaşınla kapat onun yaresini
Kabe’yi öpmüş olurum öpsem kaşının arasını

Gör nece(1) zülfün gibi cana perişan olmuşam
Firqat-ı rûyunla zâr ü giryan olmuşam
Uydum şu ağyarın fi’line el götürdüm yardan
Hazret-i Adem gibi şimdi pişman olmuşam
Eyler iken dil yaralılar derdine derman
Özüm şimdi derdim için muhtac-ı derman olmuşam

Şu vadi-i âlemde garibim vatanım yoq
Düşmüşüm dîde-i dünya reftânna(2) elimden tutanımyok
Herkesin bir eğlencesi vardır amma ki benim yok
Gurbette yansam da yaqılsam da yazıq diyenim yok
Şu gurbette eğer tutsa ecel dâmenim(3) eyvah
Kabrimi kim kazar suyumu kim taşır gözlerim kim kapar
Tabutum bir câh-i muallâya(4) koysunlar
Belki ruhumu annem babama isal eder Allah ‘

Yine ol mâh menim aldı kararım bu gece
Çıkacaktır feleğe nâle ü zarım bu gece
Şem’-veş(5) mahrem-i bezm eyledi ol mâh meni
Yanacaktır yine hicr(6) oduna varım bu gece

1. nice, nasıl 2. gidişine, hareketine 3. eteğim(i) 4. yüksek bir mevkie veya makama 5. mum gibi 6. ayrılık
*************************

Örnek 7

Dostum alem seninçün ger olur düşmen bana
Gam degil zira yetersin dost ancak sen bana

Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan
Hiç düşmen eylemez anı kim ettim ben bana

Can ü ten oldukça benden derd ü gam eksik degil
Çıksa can hak olsa ten ne can gerek ne ten bana

Advertisement

Gamze tigin çekti ol mah olma gaafil ey gönül
Kim mukarrerdir bu gün ölmek sana şiven bana

Ey Fuzuli çıksa can çıkmam tarik-i aşktan
Reh-güzer-i ehl-i aşk üzre kılın medfen bana

Fuzuli


Leave A Reply