Geçme Namert Köprüsünden Ko Aparsın Su Seni Anlamı, Hikayesi

0
Advertisement

Geçme Namert Köprüsünden Ko Aparsın Su Seni ne demek? Geçme Namert Köprüsünden Ko Aparsın Su Seni atasözünün hikayesi, anlamı.

Geçme Namert Köprüsünden Ko Aparsın Su Seni

Geçme Namert Köprüsünden Ko Aparsın Su Seni

“Geçme Namert Köprüsünden Ko Aparsın Su Seni Anlamı”

namerde karşı minnet altında kalmaktansa sıkıntıya katlan.

Geçme Namert Köprüsünden Ko Aparsın Su Seni Hikayesi

Eskiden, nehir üzerindeki bir köprünün başında bekleyen bir eşkıya varmış. Adamın işi kaba kuvvet olduğu için köprüden geçenlerden geçiş ücreti alırmış. Yolcular:

— Bu köprü herkesin malıdır, deseler de boşuna. Adam Nuh der peygamber demezmiş. Yolcular çaresiz haraç verir öyle geçerlermiş köprüden.
Bir gün fakir bir adamın da bu köprüye yolu düşmüş. Tam geçerken:
— Dur babalık, diye bir ses işitmiş.
Geri dönüp baktığında, köprünün yanı başında kıvrılmış, miskin miskin yatan bir adam görmüş. Eşkıya:
— Bu köprüden geçmek için para vermen gerekir, demiş.
Fakir itiraz etmiş ama ne dese boş. Adam laf anlamıyor. Fakir: “Ben bu eşkıya bozuntusuna bir kuruş vermem.” diyormuş içinden.
Verirsin, vermem derken iş kaba kuvvete kalmış. Eşkıya:
— Seni buradan geçirmem, diye tutturmuş. Fakir bakmış karşıdaki hem genç hem güçlü. Gücünün yetmeyeceğini anlamış. Ama bu adama boyun eğmeyi de kendisine yedirememiş.

Gerisin geriye dönmüş. Köprüden, nehrin kenarına doğru inerken gür bir sesle de şöyle söylüyormuş:
— Geçme namert köprüsünden koy aparsın su seni.

Advertisement

Fakir adam, eşkıyanın şaşkın bakışları altında nehre girmiş. Köprüden değil koca nehrin içinden geçecekmiş. Eşkıya, fakirin bir inat uğruna boğulup gideceğini düşünedursun adam suya girdikçe su çekiliyormuş. Sonunda adamın ayakları altındaki nehir çekilmiş, kurumuş. Eşkıya bu olayı ağzı bir karış açık seyretmiş.

Su çekildiği için köprüye de gerek kalmamış artık. Çevre köylerde yaşayanlar bu zorba adamın zulmünden de böylece kurtulmuşlar.

Bu söz, “Mertçe davranmayan kötü insanlara boyun eğmek yerine, en büyük zorluklara dahi katlanmak gerekir.” anlamında kullanılır.


Hikayesi;

Çok çok eskiden, şimdiki Sakarya İli’nin merkez ilçesi olan Adapazarı, göl ortasında bulunan büyücek bir adaymış. Civarın en büyük pazarı, bu adada kurulurmuş.

Bu ada pazarına gidebilmek için tek yol, daha da eski zamanlardan, tâ Bizans’tan kalma sekiz gözlü bir taş köprüden geçmekmiş. (Bahsi geçen köprü hâlen “Beş Köprü Mevkii” adındaki yerde bulunmaktadır. Şimdiki Sakarya Nehri, o zamanlar bu köprünün altından akarmış. Tarihi kayıtlara göre Justinyen adındaki bir imparator tarafından yaptırılmış.)

Fakat zamanın açıkgöz zorbalarından biri, Delidumrul’a özenmiş, köprünün başını tutmuş ve gelenden geçenden “müruriye” (geçiş ücreti) kesmekteymiş.

Advertisement

Bir gün derviş kıyafetli bir pir-i fâni âdem, köprüden geçmek istemiş. Bu Delidumrul zorba, ihtiyarcığın yakasına yapışmış ve “müruriye de müruriye” diye tutturmuş. Derviş; “Param pulum yok. İşim acele medet et, yol ver,” dediyse de dinletememiş. Biçare, geriye dönmüş. Dönerken, zorbaya şöyle demiş:
“Geçme namert köprüsünden, koy aparsın su seni,
Sinme tilki gölgesinde, koy yesin aslan seni. “

Sonra da, “Ya Allah” diyerek nehrin içine dalmış. Derviş suya girdikçe, nehir çekilmiş. Sular, geri geri akmaya başlamış. Nehir, kupkuru bir yol hâline gelmiş. O gün bu gündür, bu köprünün altından bir daha su akmamış.


Leave A Reply