Geçmişte Dünya Nasıldı? Paleocoğrafya Bilimi Bize Neler Anlatıyor?

0
Advertisement

Dünyamız eski çağlarda nasıldı? Jelojik değişimler, eski çağlarda dünyanın coğrafyası. Paleocoğrafya bilimi sayesinde eski dünya hakkında neler biliyoruz?

Geçmişte Dünya

Paleocoğrafya, eski kıtaları ve denizleri inceleyen; onları haritalarda gösteren bir bilim dalıdır. Bildiğimiz dünya haritasını, her zaman böyleymiş gibi düşünenler olabilir; ama, aslında bu düşünce doğru değildir. Çünkü, dünyanın yüzeyi, sürekli olarak değişmiştir. Geçmişte, uzun, jeoloji zamanları içinde büyük değişiklikler olmuş, sığ denizler, birçok kez kıtaları kaplamış ve çekilmiştir.

Öte yandan, büyük dağ sıraları, iç kuvvetlerin etkisiyle yükselmiş; bunlar, sonra, dış etmenlerin —akarsular, rüzgarlar, buzullar vb.— etkisiyle aşınarak silinmiştir. Yeryüzünde, kıtalar meydana geldiği zaman, önce, bir ya da iki büyük kara parçasının var olduğu, bunların, sonradan parçalandığı, bu parçaların sürüklenerek bugünkü yerlerine geldiği ileri sürülmektedir; bu konuda çeşitli kanıtlar vardır. 10.000.000 yıl önceki Amerika’yı gösteren bir haritayla karşılaşmış olsaydık, bu kıtayı acaba tanıyabilir miydik? Aslında, dünya haritasında, meydana gelen değişiklikleri göstermek için, bu kadar çok gerilere gitmenin de gereği yoktur. 8000 yıl önce, ‘Büyük Britanya’nın Avrupa kıtasına, bir kara parçasıyle bağlı olduğu bilinmektedir.

Bugün, Kuzey Denizinde 200 metreden az derin, kum depolarıyla kaplı bulunan Dogger «Bank’ta, bundan 600 yıl önce insan yaşamaktaydı; bunu ileri sürerken kullanılan kanıtlar, orada bulunan, insanlar tarafından yapılmış çeşitli araçlardır. Dünyanın, en yüksek sıradağları, aslında, yerkabuğunun geçici kıvrımlarından başkabir şey değildir. Öyle ki, koca Himalayalar bile, aşınmalar sonunda, bir gün dümdüz olacaktır. Himalayaların, denizde yükseldiğini nasıl görmemişsek, bu yüce dağların düzleşmiş halini de göremeyeceğiz; ama, bu olacaktır. Yaşadığımız süre içinde bizim görebildiklerimiz; denizlerin, karaları bazı yerlerde kemirmesi, bazı yerlerde, kum birikintileriyle karalar meydana getirmesi gibi küçük değişikliklerdir. Yalnız, şu hususu hatırlamak çok önemlidir: Yeryüzü biçimlerinde değişiklikler olmakla beraber, kıtalar, dünyanın sürekli özelliğidir; değişen dünya haritası, karalarla denizlerin yükseltilerinde, birbirlerine göre olan değişiklikleri göstermektedir.

Bu, sadeleştirilmiş diyagram, bir dağ sırasının, aşınıp ova haline gelmesinden sonra bile, kültelerini, ilk engebelerin yüksekliği ve nasıl oluştuğunu gösteren kimi ipuçları verdiğini belirtiyor.

Bu, sadeleştirilmiş diyagram, bir dağ sırasının, aşınıp ova haline gelmesinden sonra bile, kültelerini, ilk engebelerin yüksekliği ve nasıl oluştuğunu gösteren kimi ipuçları verdiğini belirtiyor.

Geçmişte, deniz suları altında kalmış olan alanlar bulmak güç değildir; çünkü tortul kültelerin (sular altında biriken külteler) ortaya koyduğu kanıtları bütünüyle yok etmek zordur; hatta, bu külteler alınıp götürülmüş ve denize taşınmış bile olsalar, koparılıp alındıkları yer hakkında epeyce ışık tutabilir. Tortul kültelerin yaşı ve önemli nitelikleri fosiller yardımıyle saptanabilir (fosiller, hayvan ve bitkilerin, milyonlarca yıl saklı kalabilen kalıntılarıyle izleridir). Her tortul külte formasyonunun, kendine özgü, tanıtıcı fosilleri vardır.

Advertisement

Böylece, Kretase (Tebeşir devri) kültelerinin, bugün yaygın bulunduğu yerler, bize, Tebeşir devrinde nerelerinin deniz altında kalmış olduğunu, ana çizgileriyle gösterir. Kimi zaman, bu kültelerin dağılışı şaşırtıcı sonuçlar verir. Materyalin iriliğine göre diziliş biçimi, şimdi bir denizin bulunduğu yerde, önceleri bir kara parçasının var olduğunu; materyalin, o kara parçasından geldiğini anlatır. Yine, bu materyalin diziliş biçiminin, bugün deniz altında kalan eski karaların yerini göstermesi mümkündür. Bazı hallerde, eski ırmak çığırlarının denizin tabanında var olduğu görülür. Eski kara parçalarından kalan izler, o kara parçalarının nasıl olduğunu; nerelere kadar yayıldığını anlatır.


Leave A Reply