Advertisement
İçinde gölge kelimesi geçen atasözleri deyimler ve açıklamaları. Gölge hakkında atasözleri deyimler ve anlamları
Gölge İle İlgili Atasözleri Deyimler
ATASÖZLERİ:
- *** ağustosta gölge kovan zemheride karnın ovar
elinde fırsat varken geleceğini sağlamaya gayret göstermeyip eğlenceye, keyfe dalan kimse sonunda aç kalır ve perişan olur. - *** ceviz gölgesi yavuz gölgesi, söğüt gölgesi yiğit gölgesi
ağaçların gölgeleri bile doğal özelliklerini yansıtır, koz, yani ceviz ağacının altında insan, herkesin peşinde koştuğu bir kızın yanındaymışçasına mutluluk duyar; söğüdün gölgesi, boylu boslu bir yiğidin güvenini kazanır; dut ise altına meyvelerini döktüğü için gölgesi çıkarcıların üşüştüğü bir yerdir. - *** it kağnı gölgesinde yürür de kendi gölgesi sanırmış
başkasının korumasıyla iş yapan akılsız kişi, desteklendiğini unutarak kendi gücüne inanır. - *** karnı tok it gölgede yatar
akılsız kişi bugün karnını doyurunca yarını düşünmez, yan gelir yatar, keyfine bakar. - *** koz gölgesi kız gölgesi, söğüt gölgesi yiğit gölgesi, dut gölgesi it gölgesi
ağaçların gölgeleri bile doğal özelliklerini yansıtır, koz, yani ceviz ağacının altında insan, herkesin peşinde koştuğu bir kızın yanındaymışçasına mutluluk duyar; söğüdün gölgesi, boylu boslu bir yiğidin güvenini kazanır; dut ise altına meyvelerini döktüğü için gölgesi çıkarcıların üşüştüğü bir yerdir. - *** yazın gölge hoş, kışın çuval boş
1) yazın keyifli yerlerde tembel tembel oturan kışın yiyecek bulamaz; 2) gençliğinde kazanç peşinde koşmayıp zevke dalan hastalığında veya ihtiyarlığında perişan olur. - *** yazın gölge kovan, kışın karın ovar
yazın çalışmayıp keyif ve zevk ile vakit geçiren çiftçi, nasıl kışın aç kalırsa çalışma gücü ve ortamı bulunduğu hâlde zamanını değerlendirmeyen ve geleceğini düşünmeyen kişi de çalışma olanakları kalmadığı zaman öyle perişan olur.
DEYİMLER:
- *** (bir şeye) gölge düşürmek
bir şeyin değerini veya ününü azaltacak işler yapmak: Bu iki yazarın usta hikâyeci vasıflarına gölge düşürmüştür.-A. Ş. Hisar. - *** (birini veya bir şeyi) gölgede bırakmak
ondan daha üstün bir düzeye yükselmek, ondan çok daha başarılı olmak: Enişte, delikanlıları gölgede bırakacak kadar çalıştı; hâlâ ayak üstünde. -S. M. Alus. - *** gölge düşmek
bir şey üzerine karaltı inmek, üzerine gölge gelmek. - *** gölge etmek
1) ışığa engel olmak; 2) mec. engel olmak; 3) mec. gereksiz yere rahatsız etmek: gölge etme, başka ihsan istemem. -Diyojen. - *** gölge gibi
varlığını belli etmeden, gizlice: Bunlar yekdiğerlerine tutunarak birer gölge gibi duvara siftine, inleye, ıkına orada duran arabalara tırmanmaya başladılar. -A. H. Müftüoğlu. - *** gölgede (gölgesinde) kalmak
adı sanı pek duyulmamak, ön plana çıkamamak, daha az ünlü olmak: Önce akranlarının gölgesinde kaldı, sonraları kendinden sonra yetişen şairler gölge ettiler önüne. -N. Cumalı. - *** gölgesine sığınmak
birinin emri altına girmek: Yakınları bağışlatınca da ayaklarına kapanarak gölgesine sığınmıştı. - *** gölgesine yatmak
daha önce elde edilen para, makam, ün vb.ne sığınarak zaman geçirmek veya bundan yararlanmak: O, büyük aktörlüğün gölgesine yatmış, günlerini stüdyolara telefon etmekle geçiriyor. -A. İlhan. - *** kendi gölgesinden korkmak
çok korkak olmak, bir sakınca söz konusu olmayan işlere girişmekten bile korkmak.