Göriceli Koçi Bey Kimdir? Koçi Bey Hayatı, Risaleleri, Eserleri Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Göriceli Koçi Bey kimdir ve ne yapmıştır? Göriceli Koçi Bey hayatı, biyografisi, risaleleri, eserleri, hakkında bilgi.

Koçi bey

Koçi Bey

Türklerin Montesquieu’sü veya Machiavelli’si olarak anılan, arz ve lâyihalar halinde yazarak Sultan (IV.) Murad’a ve Sultan İbrahim’e sunduğu risâlelerinde, imparatorluğun çeşitli meselelerine dair -bilhassa eski zamanları, orada bir altın çağ tasavvur edip örnek vermek suretiyle- yapılması gereken ıslahatları anlatan Osmanlı ıslahatçısı mütefekkir. 19. asırdaki reform ihtiyaçları dolayısıyla çok baskısı yapılan bu risâleler için bir tanıtma yazısı kaleme alan meşhur edibimiz Şinasi’nin tabiriyle, “Pek büyük bir memur olmadığı hâlde arz tezkerelerinde her asırda yürürlükte olan kaideler ile içinde bulundukları asrın ıslahı yolunda yerinde tedbirler göstererek sergilediği hamiyet sâyesinde ilelebet hayırla yâd edilmesi gereken Koçi Bey’in hayatına dair elimizde çok fazla bilgi yoktur.

Sicill-i Osmani’ye göre çocukluğunda İstanbul’a girip Enderun’da eğitim gören, I. Ahmed’den (IV.) Murad zamanına dek hizmette bulunup Sultan İbrahim’e dahi risâleler yazmış olan Koçi Bey, (IV.) Mehmed devri başlarında vefat etmiş, siyaset işlerine vakıf, kamil ve akıllı bir kişiydi.

Murad ve İbrahim devirlerine ait in’am defterlerinde, muhtemelen Arnavutluk’taki Görice’den geldiği ve yüzünün kırmızılığından kinaye Arnavutça’da kırmızı anlamındaki kuç’tan kaynaklanan, -yanlış bir şekilde bir lakap olduğu söylenen- Koçi’ye rastlanmamaktadır. Diğer yandan Bursalı Mehmed Tâhir’in Kahire’deki bir kütüphane katalogunda “lakab”ının yanında gördüğünü söylediği Mustafa173 ismi dolayısıyla in’am defterlerinde çokça tesadüf edilen ve Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde de musahib-i sabık silahtar Mustafa Ağa olarak geçen bir Has Odalının Koçi Bey olma ihtimâli üzerinde durulmuştur. Risâlelerin bir yazma nüshasının başında kendisinden “Has Odadan çıkma” olarak bahsedilmesi de bu fikri güçlendirmektedir; fakat hakkında TDV İslâm Ansiklopedisi’ne (DİA) madde yazan Ömer Faruk Akün bu iddiayı reddetmektedir. Ona göre, “Devlet mekanizmasının çeşitli şube ve müesseseleriyle işleyişine, İdari usul ve tatbikata dair derin vukufu, onun en azından ve hiç değilse Divân-ı Hümâyun kalemlerinin gün görmüş bir emektarı olduğunu düşündürür.” Koçi Bey de kendisini hânedana yedi nesilden beri hizmet veren bir ailenin çocuğu ve aynı hizmetleri sürdürüp şimdilerde pir olmuş bir emektar kul olarak tanıtmıştır.

Koçi Bey Risaleleri

Koçi Bey Risaleleri’nin en önemli özelliği, tagayyür ve fesat olarak adlandırılan devlet müesseselerindeki çürümüşlüğün, idari bozuklukların, geçmişle mukayese edip kânun-ı kadim olarak andığı, mazideki örnek nizamlara ve kurallara dönülmek suretiyle ıslahını öneren “altın çağ”cı tutumudur. Bu anlamda “Osmanoğullarının ulu soylarından gelen padişahlar arasında, her şeyden önce memleketinin genişliği, hazinenin çokluğu ve ululuk yönünden en üst mertebeye çıkanı merhum ve mağfur Sultan Süleyman Han’dı. Ve yine âlemin bozulmasına sebep hâller dahi onun zamanında ortaya çıktı” demekle Kanuni dönemini hem devletin şevket ve kudretinin en üst noktaya vardığı örnek bir dönem olarak niteler hem de bozulmanın bu devirde başladığını belirterek eleştirir.
Mehmet Öz, Koçi Bey’in nasihatlerinin, kul taifesinin zabt u raptı ve sultanın otoritesinin tesisi, rüşvetin kökünün kazınması, mansıpların ehil ellere bırakılması, tımar sisteminin düzeltilmesi, dirlik sâhiplerinin durumlarının gözden geçirilmesi, gelir – gider dengesi gibi konularda bilhassa (IV.) Murad’ın ıslahatlarına ışık tutmakla birlikte yapılanların gelenekçi bir ıslahattan çok pragmatik bir nitelik taşıdığını ifade eder. Bizim için ilgi çekici olan bu büyük ıslahatçı mütefekkirin dediklerinin yapılıp yapılmadığı veya hangi saikle yapıldığından ziyade kendi içsel tutarlılığıdır. O, önerilerinin kıymetini padişaha vurgulayarak hatırlatmış, Sultan Murad’a, bozulan devlet düzenini tesis etmekle meşgul olmanın nice mescit ve cami yaptırmaktan hayırlı olduğunu, bahsi geçen sıkıntıların düzeltilmemesi halinde bunların hesabının Kıyamet Günü padişahtan sorulacağını cesur bir idealist olarak söylemekten imtina etmemiştir.

Advertisement

Kaynak 2

Göriceli Koçi Bey; tarihçidir (Görice 17. yüzyıl).

Bir Arnavut devşirmesi olarak Enderun’da eğitim gördü. Sarayda çeşitli odalarda görev yaptıktan sonra IV. Murat’ın padişahlığı sırasında Hasoda’ya alındı ve saray muhasibi olarak görevlendirildi. Devlet yönetimiyle ilgili ilk risalesini IV. Murat’a 1631 ‘de sundu. Bu risalede (raporda) yönetimle ilgili aksaklıkları, gerileme nedenlerini karşılaştırmalı olarak olaylar ve sayısal verilerle açıkladı. Düzenlemelerle ilgili önerilerde bulundu. Bağdat Seferi’ne katıldı. Padişah İbrahim döneminde de görevini sürdürdü. Padişahın tahta çıktığı yıl hazırladığı ikinci risalesinde imparatorluğun yönetim, ekonomi, askeri durumuyla ilgili bilgi verdi. IV. Mehmet döneminde emekli olarak Görice’ye döndü ve oraya yerleşti. Koçi Bey’in risaleleri Osmanlı Tarihi için birinci derecede kaynak niteliğindedir.

Koçi Bey Risaleleri

Koçi Bey ilk risalesini, 1631’de IV. Murat’a sundu. Bu risale, çeşitli konularda kaleme alınmış raporlardan oluşur. Osmanlı Devleti’nin gerileme ve zayıflama nedenleri Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar götürülür. Bu dönemde devletin güçlü oluşu nedeniyle aksaklıkların ortaya çıkmadığı savunularak, sorunların El. Murat döneminde görülmeye başlandığı belirtilir. Koçi Bey, aksaklıkları eleştirel bir bakış açısı ile ortaya koyduktan sonra yapılması gereken ıslahat ve yapılış biçimi üzerinde durur. İkinci risale, Sultan İbrahim’e tahta çıkışının ilk yılında, 1640 Ağustos’undan önce sunuldu. Önceki risaleye göre çok daha açık ve yalın bir dille kaleme alınmıştır. Yönetsel ve ekonomik sorunların yanında saraydaki teşrifat yöntemleriyle konuşma biçimlerini de konu edinir.


Leave A Reply