Gotik Nedir? Mimaride Sanatta Resimde Gotik Özellikleri Örnekleri

0
Advertisement

Gotik ya da Gotik sanatı nedir ne demektir? Gotik sanatının özellikleri. Mimarlıkta ve heykelcilikte Gotik sanat akımı ile ilgili bilgiler.

Gotik nedir?

12. yüzyılda ortaya çıkmış olan sanat akımına gotik (gothic) denir. Bu akım o dönemlerden beri mimaride, resimde, heykelde, yazıda, günlük kullanılan eşyalarda, müzikte ve giyim tarzlarında kullanılmış; oldukça geniş bir yelpazesi olduğundan adından sıkça söz ettirmiştir. 10. yüzyıldan beri devam eden Romanesk mimari, 12. yüzyılda Gotik mimariye dönüşerek devam etmiştir. Gotik akımı, ortaya çıktığı dönemde Orta Çağ’ın sonlanmasına sebep olmuş, Rönesans’ı başlatmış ve Rönesans sanatında oldukça etkisi olmuştur. Yazı sanatında ilk denenmeye başladığında gotik tarzda yazı baskıları ortaya çıkartılmış, bu baskılar özellikle Almanlar tarafından kullanılmıştır.

gotik

Gotik mimarisi

Gotik sanatının mimariye uygulandığı pek çok Avrupa ülkesi vardır. Hristiyan Batı ülkelerinin çokça rağbet ettiği akımın en fazla örnekleri Fransa’da görülmektedir. En ilginç olan ise dünyanın sanatla en çok iç içe olan ülkelerinden biri olan İtalya’da bu akımın izleri pek fazla görülmemiş, ilerleyen dönemlerde özellikle gotik akımının resme ve sanata aktarılmasında daha çok rol oynamışlardır. Gotik mimari üzerine yapılar inşa eden her ülkenin yaptırdığı yapılarda kendine has yorumlamaları görülmektedir. Örneğin; İspanya’da Gotik mimari üzerinden şekillenen ”müdeccer” (mudejar) akımı doğmuştur. Müdeccer akımında Gotik sanatının Arap motifleriyle birleştirilmesinin örnekleri görülmektedir. Bunun dışında İngiltere’de yapılan yapılarda özellik olarak dikey bir yapım faaliyeti kullanılmış, yapı inşa edilirken sütunlar çoğaltılmış ve yukarıdaki kubbenin alt kısmında bu sütunların yelpaze gibi açılabileceği bir görünüm oluşturulmuştur. Tüm bu yapım aşamalarında dikkat edilen noktalar, en sık olarak katedrallerde kullanılmıştır ve Gotik mimarinin en çok kullanıldığı alan katedral yapıları olmuştur. 13. yüzyılda ülkeler maddi ve manevi bütün imkanlarını kendi topraklarında yapılacak katedrallerin şatafatına ve süslenmesine harcamışlardır.

Gotik mimarisi için mimarların kullandığı yöntemler

Gotik mimari sanatında, mimarlar aslolan bir şeyi keşfetmişler ve yapıtlarda o özellikten yararlanmaya başlamışlardır. Yapının mevcut ağırlığı için düşünülen şey; ağırlığın kendi itme gücünü ve yönünü belirleyip, oluşması muhtemel olan baskıyı fil ayakları ve kemerlere dayandırmaktır. Bu düşünceyi de bütün Gotik yapılarda kullanmaya başladılar. Böylelikle inşa edilen tüm yapılar kusursuza yakın bir denge-güç kuvvetinde bulunmaya başladılar. Yapılardaki ağırlık duvarlardan bu ayaklara geçtiği için, duvarların hafifliğinden üzerlerine başka sanat eserleri yaratıp bu eserlerde de Gotik sanatından yararlanmayı yeğlemişlerdir. Bu duvarlara yoğun bir şekilde vitray uygulamaları yapılmıştır. Yapının her tarafında bulunan çok sayıda cam üzerine de aynı şekilde vitray uygulamaları yapılmıştır. Böylelikle gotik mimarinin karakteristik belirleyici özelliklerinden biri de bu duvarlarındaki ve camlarındaki vitray çalışmaları olmuştur.

Işınsal Gotik

Advertisement

Gotik mimarisinin ana özellikleri

Gotik mimari, Barok mimarinin tam tersi olarak sivrilik özelliğiyle ünlüdür. Barok mimaride daha oval ve yuvarlak yapılar bulunurken, Gotik mimaride tamamen sivri ve havaya doğru uçacakmış hissi yaratan yapılanmalar bulunmaktadır. Barok mimaride süregelen yaygın kubbelerin yerini Gotik mimaride dilimli kubbeler almıştır. Aynı şekilde kullanılan yuvarlak kemer yapılarının yerini de birbirini keser yapıda bulunan sivri kemerler almıştır. Özellikle üzerine çalışmalar yapılmış renkli camları, yapılarda çok fazla sayıda pencere bulunması ve çatılarda yer alan dik ve oka benzer yapıda bulunan kuleler Gotik mimariyi diğerlerinden ayıracak özelliklerdir.

Gotik mimarinin en ünlü yapıları

  • Milano Katedrali – İtalya
  • Roskilde Katedrali – Danimarka
  • Notre Dame / Reims / Strasbourg Katedrali – Paris
  • Salisbury Katedrali – İngiltere
  • Batalhar Manastırı – Portekiz
  • Saint Dennis Manastırı – Fransa

Gotik sanatının resimde kullanılması

12. yüzyılda ortaya çıkan Gotik akımının izleri 13. yüzyıla doğru resim sanatına da iyice yerleşmeye başlamıştır. Gotik akımına uygun olarak resimlerde dikkat çeken ilk noktalar; resmedilen kişilerin ve ortamların doğal bir perspektifle resmedilmesinden ziyade, yapılacak resimdeki oranlamaların ve resimde kullanılacak olan renklerin dini motiflere uygun olarak seçilmesi ön planda tutulmuştur. Özellikle dini konuların resmedilmesine de özen gösterilmiştir. En çok resmedilen şeyler bayramlar, soylu hayat ve avcılık gibi konular olmuştur. Bunun dışında yazının başlarında bahsettiğimiz gibi İtalya, Gotik akımının resimdeki öncülerinden biri olmuştur. Vitray ve fresk çalışmaları Gotik akımın bir şekilde içerisine karışmış, inşa edilen sarayların devasa boyuttaki duvarlarında özellikle doğalcılık bir kural olarak belirlenerek yapılan eserlerde daha önce hiç denenmemiş bir şey bu eserlerde gayet başarıyla yapılmıştır.

Gotik sanatının heykelcilikte kullanılması

Gotik akımdan esinlenerek ortaya çıkartılan heykeller, zaten Gotik mimari yapısıyla inşa edilen katedrallerin ya da kiliselerin özellikle girişine, bazen de içerisinde uygun bir noktaya koyularak sergilenmiştir. Bu heykellerle kiliseye ya da katedrale gelen kişilerin inancına dair bir görsel öge gösterilmesi adına yaptırılmaktaydılar. Buradaki önemli nokta, heykelle birlikte yaratılan üründeki kişinin hissedebildiğini karşı tarafa doğru bir şekilde geçirebilmektir. Bu noktada gerçekçilik vb. durumlar pek de önem taşımaz.


Gotik Mimari örneği : Fransa Saint Michel Manastırı / Normandiya

Gotik Mimari örneği : Fransa Saint Michel Manastırı / Normandiya

KAYNAK 2

Avrupa mimarlık ve heykelcilik sanatının XII. yüzyılın ortalarından başlayarak Rönesans devrine kadar süren akımın adıdır. Kesin özellikleri olan bu akımın ne Gotlar’la, ne de Gotik sıfatı ile gerçek bir ilgisi yoksa da başlangıçta alay olsun diye verilen bu ad yerleşip kalmıştır.

Mimarlıkta Gotik

Gotik devir, Avrupa mimarlığında hemen her memlekette ayrı zamanlarda görülmüş, İtalya gibi daha önceden kalma kuvvetli sanat geleneği olan memleketlere ise adeta hiç girememiştir.

Gotik mimarlık, kendinden önceki Roman devrinden kesin noktalarda ayrılır. Her şeyden önce Kilise, manastır, bazen şato gibi daha ziyade din yapıları ile ilgili eserler bırakmıştır. Roman mimarlığı, kilisenin her yanını büyük bir kubbeyle örtmeye bakardı. Gotik sanatta ise kubbe dilimlere ayrılır. Bu dilimler, bir noktada, tepede birleşerek kubbenin ağırlığını ortadan kaldırır. Gotik mimarlık din fikrinin bağlı olduğu büyüklük hissini desteklemiş bulunur. Bunu sağlamak için dış sütunlar duvara kaynamış birer süs unsuru haline getirilir. Ayrıca, dışta, çatının üstüne kadar minare külahını andıran sivri «fleche» (ok kule) ler yapılır. Duvar yüzeyleri azaldığı için de pencereler çoğalır, yapının içi ışıklandırılmış olur. Binalar ölçü bakımından pek fazla büyür, yükselir.

Advertisement

Gotik kiliselerin en güzel örnekleri, Paris Notre-Dame Kilisesi, Chartres, Amiens, Reims ve Strasburg katedralleridir.

Heykelcilikte Gotik

Gotik devrinde heykel, katedrallerin kapı yanlarında kendini gösterdi. İlkin sadece din konularını işliyor, Hz. İsa’yı, Hz. Meryem’i, azizleri gösteriyordu. Sonra ölümlü insanlar da bu heykellere konu oldu. Tek figür yerine çok figür kullanıldı. Bütün bunlarda hareket ve denge, en değer verilen unsurdu. Heykellerin yüz ifadelerinin, duruşlarının bir anlamı olmasına dikkat edilirdi, yani heykel, bir din fikrini canlandırırdı. XIII. yüzyılın sonlarına doğru gotik heykel bu özellikleri kaybetmeye başladı. Meryem Ana, kutsal bir kadından çok sadece anaya benzetildi. Paris’teki Notr Dame Kilisesi’yle Amiens Katedrali’ndeki Meryem Ana’lar böyledir.

Gotik mimarlığının sonucu olarak pencereler çoğaldığından nakışlı pencere (vitray) sanatı da bu sayede gelişti. Pencere boşluğunun ana çizgileri demir veya kurşun çubuklarla bölünerek aralarına renkli, resimli camlar takıldı.


Leave A Reply