Güdülenme Nedir? (Psikoloji)

0
Advertisement

Psikolojide güdülenme, motivasyon nedir? Güdülenme nasıl meydana gelir, güdü çeşitleri nelerdir, özellikleri, hakkında bilgi.

GÜDÜLENME (Motivasyon)

Organizmayı bir takım davranışlara yönelten nedenler, çeşitli ihtiyaçlardan doğar. Organizmadaki “Homeostatik denge durumu” nun bozulması kendini, bir gereksinme, bir eksiklik olarak belli eder. Bu dengenin yeniden kurulması için, ihtiyacın giderilmesi gerekir. İhtiyacın giderilmesi için, belli bir yönde etkinlik göstermesi eğilimine güdü (motiv), organizmayı belli davranışlara sürükleyen bu içsel olayların tümüne de “güdülenme” denir.

Güdüler genellikle, fizyolojik (iç dürtü) ve sosyal olarak ikiye ayrılır.

a)- Fizyolojik güdüler: Organik ihtiyaçların giderilmesine hizmet ederler. Bunlar açlık, susuzluk, cinsiyet, annelik, korunma, oksijen eksikliği, lüzumsuz maddelerin vücuttan atılması, dinlenme ve uyuma, beden ısısını dengede tutma, yuva yapma gibi gereksinmelerdir. Fizyolojik ihtiyaçtan doğan bu tip güdülere, bütün canlılarda bulunduğu için “evrensel”; toplumsal ve psikolojik güdülere temel oldukları için “birincil” güdüler adı verilmektedir.

İç güdüler, iç dürtülerden farklı olduğu gibi, refleksler ve alışkanlıklardan da farklıdır. Refleks; doğuştan, basit ve ani tepkilerdir. Diz kapağı refleksi, ışık karşısındaki gözbebeğinin büyüyüp küçülmesi gibi refleks örnekleri vardır. “Alışkanlık”lar ise öğrenme sonucu kazanılmış davranışlardır. Yürümek, yüzmek, giyinmek gibi iyi olarak değerlendirilenleri olduğu gibi, sigara, alkol kullanımı gibi kötü olarak değerlendirilenleri de vardır. İç güdüler, elbette ki, zekalı davranışlardan da farklıdır. Çünkü, zekalı davranışlarda en önemli rolü düşünme gücü oynar.

Advertisement

b)- Toplumsal- Psikolojik güdüler: Benliğin savunulması ve diğer insanlarla ilgili güdülere “Toplumsal- psikolojik güdüler” denir. Belli başlıları şunlardır:

1- Güvenlik gereksinimi: Temelini canlı kalmak, sağlıklı yaşamak ve gelişmek güdülerinden alır. Toplumsal güvenlik (sevilmek, beğenilmek) ve ekonomik güvenlik, (iyi gelir sahibi olma) biçiminde görülür.

2- Bağlılık gereksinimi: Birine ya da bir gruba bağlanma gereksinimidir. Klüpler, arkadaş grupları, aile v.b. bu gereksinimi giderir.

3-Saygınlık gereksinimi: Toplumda belli statü (yer)lere sahip olma ve itibar görme isteğine dayanır. ®

4- Özgürlük ve özerklik gereksinimi: İstediği gibi davranma, davranış kurallarını kendi koyma isteğine dayanır. Çocuk ve gençlerde daha yoğundur.

Bunların dışında da bir takım sosyal motivler vardır.

Advertisement

Fizyolojik ve toplumsal- psikolojik güdüler, şöyle karşılaştırılabilir:

a)- Fizyolojik güdüler canlı varlığın yaşamasına; sosyal güdüler ise bireyin benliğinin, sosyal statüsünün ve güvenliğinin korunmasına yardım ederler.

b)- Fizyolojik güdüler doğuştan gelir; sosyal güdüler ise sonradan öğrenilir.

c)- Fizyolojik güdüler evrenseldir; sosyal güdüler ise toplumdan topluma, bireyden bireye değişiklik gösterir.

d)- Fizyolojik güdüler, daha çok ilk yaşlarda etkin ağırlıkta iken, sosyal güdüler ileriki yıllarda güç kazanırlar.

e)- Sosyal güdüler, fizyolojik güdülerin evrimi ile ortaya çıkmışlarsada, aralarında önemli- önemsiz diye ayırım yapılmaz.

İnsan davranışlarının önemli etmenlerinden biri de duygu ve heyecanlardır. Sevinç, neşe, keder, sevgi, nefret, kuşku, sıkıntı gibi yaşantılara “duygusal yaşam” denir.

Heyecan, duygusal yaşamda açık bir sarsıntı yaratan ve fizyolojik belirtilerle ortaya çıkan psikolojik olay, olarak tanımlanır. Buna göre, heyecan psikolojik olaydır, ancak fizyolojik belirtiler de verir. Heyecan durumunda bazı organik değişmeler olur.

Heyecanın nedenleri: Her motiv heyecan yaratmaz; heyecan yaratabilmesi için ani, kuvvetli ve normal hayatın akışına aykırı özellikte olması gerekir. Ayrıca sinir sisteminin normal çalışmakta olması zorunludur. Çünkü, “hipothalamus” çalışmayacak olursa organizmada hissizlik (apali) meydana gelir; beyin kabuğu (korteks) çalışmazsa da heyecan algılanamaz, yani anlamlandırılamaz.

Günümüzde, yapılan araştırma sonuçları, heyecanların tümünün doğuştan gelmediğini, sonradan kazanıldığını göstermiştir. Araştırmalara göre; yeni doğmuş bebekte sadece hareketlenme, 3 aylık çocukta haz ve elem, 6 aylıklarda korku, nefret ve öfke, 12 aylıklarda sevinç ve sevgi, 18 aylıklarda ancak kıskançlık heyecanının ortaya çıktığı gözlenmiştir. Bu heyecanın gelişmesinde “olgunlaşma” ve “öğrenmenin” rolünü göstermektedir.

Advertisement


Leave A Reply