Güreş Nasıl Bir Spordur? Güreş Kuralları, Ülkemizde Güreş Hakkında Bilgi

3
Advertisement

Güreş nedir, nasıl bir spordur? Güreş sporunun tarihçesi, kuralları, özellikleri, önemli güreşçilerimiz ve başarıları hakkında bilgi.

güreş

Kaynak: pixabay.com

Güreş Hakkında Bilgi

Güreş; yalnızca bedensel güç ve oyunlarla birbirinin sırtım yere getirme ya da üstünlük sağlama amacına yönelik iki kişinin çatışması, insanla savaşımının en dolaysız biçimidir. Dünyanın en eski sporlarından biri olarak bilinir. Akdeniz, Nil, Fırat Vadileri’yle Orta Asya’da güreşin izlerine rastlanır. Orta Mısır’daki Beni Hasan Köyü’nde bulunan duvar kakmalarında 200’e yakın güreş oyunun figürleri yer alır. Asurluların İÖ 2000 yıllarında güreşle ilgilendiklerine ilişkin belgeler vardır.

Adına destanlar yazılan Gılgamış‘ın de dünyanın eti güçlü pehlivanlarından biri olduğu İÖ 2500’lerdeki kaynaklardan; Orta Asya’daki Türk Boyları’nın da tarih boyunca en büyük eğlencelerinin güreş olduğu, destanlarla ve tarih kaynaklanndan öğrenilmektedir.

Daha sonra Eski Yunan ve Roma toplumlarına da giren güreşin, zaman zaman bir ölüm-kalım savaşına dönüştü. Güreş çeşitli ülkelerde geleneksel biçimini korurken (Türklerin yağlı, karakucak, aba güreşi; Sovyetlerin çabaoba kohk, gorashe, sabmo; Japonların jiu-jitsu, sumo, judo, karate; İranlıların glaki, mazanderani; İsviçrelilerin pantolon güreşi vb). Uluslararası kurallara bağlı serbest ve grekoromen dalda iki genel güreş türü doğdu. Grekoromen güreşte bacaktan tutma, bacakla oyuna gitme, yasak hareketlerdir; bel yukarı oyunlarla rakibin sırtını yere getirme temeline dayanır. Serbest güreş de aynı amaca yönelikse de, ayaklar da istendiği gibi kullanılabilir.

güreş

Kaynak: pixabay.com

Güreş Kuralları

Güreş; serbest güreş, gerekse grekoromen güreş eş minderlerde yapılır. Kare biçimli, toplam 9 m çaplı güreş minderinin 7 m’si etkin, 1 m’si edilgin, 1.20-1.30 m’si güvenlik alanıdır. Minderin iki köşesindeki kırmızı ve mavi renkler, güreşçilerin kimliklerini belirtir. Güreş karşılaşması, uzun yıllar arada 1 dakikalık bir dinlenme bulunan 3’er dakikalık iki devre üzerinden yapılırken, FİLA’nın 1988’de aldığı karar gereğince 5 dakikalık tek devreye indirildi.

Yine uluslararası kurallara göre minder güreşi, eşit ağırlıktaki güreşçiler arasında yapılır. Uluslararası Güreş Federasyonu FİLA tarafından onaylanmış ağırlıklar şunlardır: 48 kg, 52 kg, 57 kg, 62 kg, 68 kg, 74 kg, 82 kg, 90 kg, 100 kg, 100 kg’den ağır. Minder güreşinde yengi, ya rakibin sırtını yere getirmek (tuş) yoluyla, ya da teknik puan üstünlüğüyle olur. Ayrıca topladığı puanlarla rakibi karşısında 12-0 öne geçen güreşçi de “sayı tuşuyla” yengi kazanmış sayılır. Pasif güreştiği için hakemlerden üç kez ihtar alan güreşçi, elde ettiği puan ne olursa ölsün hükmen yenik sayılır.

Advertisement

Türkiye’de Modern Güreş:

1895-1910 arasında Avrupa ve Amerika’da güreşen Türk pehlivanları, minder güreşine geçiş yaptılar. Başlıcaları: Koca Yusuf, Filiz Nurullah, Kara Osman, Mehmet Adalı, Katrancı Halil, Koç Mehmet, Kurtdereli Mehmet, Madralı Ahmet, Kızılçıklı Mahmut, Kara Ali, Ali Ahmet, Hüseyin Selim. 1923’te Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, Türk sporunun ilk örgütü olarak ortaya çıkarken buna bağlı olarak bir de Güreş Federasyonu kuruldu.

Türkiye Güreş Federasyonu

Türkiye Güreş Federasyonu, 1924 Paris Olimpiyatları’na hazırlık olmak üzere yurtdışından antrenör getirtti. Türkiye’de minder güreşinin temelini atan, 1923’te Macaristan’dan getirilen antrenör Roal Peter oldu. Bu Macar hoca, karakucak ve yağlı güreşle ilgisi bulunmayan ve kent çocuklarından kurduğu bir takımla işe girişti ve bu dalda yepyeni sporcular bulup ortaya çıkararak, 1924 Paris Olimpiyat Oyunları’na katılacak ilk Türk Milli Güreş Takımı’nı hazırladı.

1924 Paris Olimpiyat Oyunları sırasında güreşte ilk milli mayoyu giyenler Seyfi Cenap (Berksoy), Dürrü (Sâde) ve Fuat (Akbaş) beyler oldu. Bunu 1928 Amsterdam Olimpiyat Oyunlarında genç bir Türk subayı olan Tayyar Yalaz’ın dördüncülüğü ile güreş minderlerinde elde edilen ilk uluslararası başarı izledi. Türk minder güreşinin ilk ünlüleri arasında Vehbi Emre, Sadullah Çiftçioğlu, Kemal Hoca, Dürrü Sâde, Seyfi Cenap Berksoy, Fuat Akbaş, Burhan Beyler yer aldılar. Raol Peter’den sonra Finlandiya’dan getirtilen Omni Pellinen, Türk güreşine katkı sağladılar.

Yaşar Doğu

Yaşar Doğu

İlk büyük uluslararası başarı

Minder güreşinde ilk büyük uluslararası başarı 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nda oldu. Yaşar Erkan 61 kg’da Türkiye’ye ilk altın madalyayı kazandırdığı gibi, 79 kg’da da Mersinli Ahmet Kireççi bronz madalya kazandı. 1939’da Yaşar Doğu ile Mustafa Çakmak, Avrupa Şampiyonasında Türkiye’ye iki gümüş madalya getirdiler. Türk güreşçileri bu arada Balkanlar’da varlık göstererek, 1932-1940 arasında sürekli olarak yapılan Balkan Güreş Şampiyonalarında pek çok altın, gümüş ve bronz madalya kazandılar.

Türk güreşi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında büyük bir patlama yaptı. 1946 Avrupa Serbest Güreş Şampiyonasında kazanılan 4 altın, 2 gümüş, 2 bronz madalya ve takım halinde Avrupa Şampiyonluğu ile başlayan zaferler dizisi, 1970’lere kadar sürdü. Türk güreşçileri bu dönemde, gerek takım halinde, gerekse bireysel olarak birçok kez Olimpiyat, Dünya ve Avrupa şampiyonlukları, ikincilikleri, üçüncülükleri kazandılar. Başta Yaşar Doğu olmak üzere, Celal Atik, Gazanfer Bilge, Nasuh Akar, Ali Yücel, Adil Atan, Hamit Kaplan, Mustafa Dağıstanlı, Hüseyin Akbaş, İrfan Atlı, İsmail Oğan, Mahmut Atalay, Ahmet Ayık, Hasan Güngör, Hasan Sevinçli, A.Rıza Alan, Kazım Ayvaz, Müzahir Sille, Sun Acar, Tevfik Kış, Mithat Bayram, vb unutulmaz şampiyonlar yetişti.

1970’lerde Türk minder güreşinde başlayan duraklama hızlı bir çöküşe dönüştü. Türk güreşi uluslararası alandaki önem ve değerini iyice yitirdi. 1970’ten sonra dünya şampiyonu çıkaramamakla birlikte, 1980 sonrasında görece bir düzelme gözlendi. Bu dönemde Reşit Karabacak, Fevzi Şeker, Necmi Gençalp, Ayhan Taşkın, Mehmet Öztürk, Ahmet Ak, Aslan Seyhanlı, Salih Bora sivrilen adlar oldular. 1990 yıllarda Mahmut Demir ve Hamza Yerlikaya dünya şampiyonlukları kazanarak güreşimize yeni bir soluk getirdiler.

Advertisement

Mehmet Kurtdereli

Mehmet Kurtdereli; pehlivandır (Deliorman/Selviköyü 1864-Balıkesir/ Kurtdere Köyü 1939).

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, ailesiyle birlikte Balıkesir’e göçederek Kurtdere Köyü’ne yerleşti. Güreşe küçük yaşta bu köyde başladı. Kısa zamanda dikkat çekti, genç yaşında ün kazandı. 1884’te, Çardak’ta Koca Yusuf ile karşılaşma cesareti gösterdi. Türk güreşinin gelmiş geçmiş en büyük pehlivanlarından biri olarak parladı. Yurtdışında yaptığı güreşlerde de büyük başarılar kazandı. 47 yaşındayken İstanbul’ da yapılan güreşlerde yabancı pehlivanların karşısına çıkacak genç Türk pehlivanları bulunmayınca tamamen hazırlıksız olmasına karşın mindere çıktı. Ülkelerinin en seçkin güreşçileri olan rakiplerini yenerek şampiyon oldu. Yaşlı bir çağında söylediği “Ben Avrupa’da cihan pehlivanlarıyla güreşirken daima Türk Milleti’nin şerefini düşünürdüm” sözüyle Atatürk’ün takdirini kazanan Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a Atatürk, Türk spor tarihine geçen mektubuyla birlikte 1.000 lira armağan gönderdi. Mektubun metni, pehlivanın Kurtdere Köyü’ndeki mezarı üzerinde bulunan yazıta yazılıdır. Anısına, Balıkesir’de bir anıt dikildi. Balıkesir Spor Salonu’na da Kurtdereli Mehmet adı verildi.

Adil Atan

Adil Atan; Güreşçi (Kocaeli/İzmit 1929 – 1989). İrfan Atan’ın kardeşidir. Güreşe karakucakla başladı. Kasımpaşa Kulübü’nde mindere çıktı. Milli Takıma seçildi. 87 kg’da 1952 Helsinki Olimpiyat Oyunları’nda üçüncü, 1954’te Tokyo’da yapılan Dünya Serbest Güreş Şampiyonası’nda ikinci, 1956’da İstanbul’da yapılan Dünya Kupası güreşlerinde birinci oldu. 1959’da Balkan ikinciliğini kazandıktan sonra güreşi bıraktı. Bu arada, 1958’de Kırkpınar başpehlivanlığını kazanarak yağlı güreşte de ustalığını kanıtladı. 18.4.1989`da öldü.

Nasuh Akar

Nasuh Akar, güreşçi (d. 1922, Yozgat – ö. 18 Mayıs 1984). Minder güreşine Eskişehir’de başladı. Demirspor Kulübü’n de yetişip parladı. 1946’da Güreş Milli Takımı’na seçildi. 1946 Avrupa Şampiyonası, 1948 Londra Olimpiyat Oyunları, 1949 Avrupa Şampiyonası ve 1951 Dünya Şampiyonasında 57 kg’da 4 altın madalya kazandı. Londra Olimpiyat Oyunları’nda çıkardığı başarılı güreşlerle “Müthiş Türk” unvanını aldı. 1952’den sonra antrenörlük yapmaya başladı. Çeşitli dönemlerde güreş milli takımını çalıştırdı. Ölümünden sonra Ankara’nın Çankaya ilçesindeki bir mahalleye Nasuh Akar ismi verilmiştir.


3 yorum

Leave A Reply