Advertisement
H harfi, Türkçede bulunan H harfi ile başlayan eş anlamlı sözcükler, kelimeler listesi ve anlamları. H Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler

Kaynak: pngegg.com
H Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
- haber: havadis, söylenti,
- haberleşmek: mektuplaşmak, telefonlaşmak, muhabere etmek,
- haberdar: haberli,
- haberci: ulak.
- habib: sevgili,
- habis: kötü.
- hacet: gerek, gereklik,
- hadise: olay.
- hafakan: sıkıntı,
- hafıza: bellek, anlak,
- hafi: gizli, saklı,
- hafif: 1. kolay. 2. hoppa. 3.az, fazla olmayan,
- hafiflemek: ağırlığı azalmak, kolaylaşmak, şiddeti azalmak.
- hafifsemek: önemsememek, küçümsemek, mühimsememek.
- hafriyat: kazı.
- hain: zararlı.
- Hak: Allah, Tanrı.
- hak: 1. adalet. 2. doğruluk.3. emek, pay. 4. kazanç,
- hakaret: aşağılama,
- hakça: doğrulukla,
- hakeza: öyle.
- hakikat: gerçek,
- hakikaten: gerçekten,
- hakikatli: vefalı,
- hakikatsiz: vefasız,
- hâkim: 1. egemen, 2. yargıç,
- hakimiyet: egemenlik,
- hakkaniyet: hak, adalet,doğruluk,
- hakir: değersiz, hor, adî.
- haklamak: 1. hakkından gelmek. 2. yenmek,
- haklı: doğru, yerinde, uygun,
- haksever: doğrucu,
- hâl: durum,
- hâlâ: henüz,
- halik: yaratan.
- halis: temiz, katışıksız, arı, saf.
- hâlsiz: derman, yorgun, bitkin.
- halûk: ahlâklı,
- ham: olmamış, işlenmemiş,
- hamarat: becerikli,
- hami: koruyucu, kayırıcı,
- hamile: gebe.
- hamle: atılış, saldırış,
- hane: ev, konut,
- hantal: kocaman, kaba.
- harap: yıkık, viran,
- hararet: sıcaklık,
- hararetlenmek: canlanmak,çoşmak, kızışmak,
- hararetli: coşkun,
- harcamak: sarf etmek,
- harç: masraf,
harcırah: yolluk,
- hareket: 1. devinme. 2. davranış. 3. zelzele. 4. cereyan. 5. akım.
- hareketsiz: durgun,
- harıl harıl: bol bol.
- harici: dıştan,
- hariç: dış.
- harikulade: olağanüstü,
- haris: 1. doymaz, aç gözlü. 2. hırslı. 3. istekli,
- harp: savaş,
- has: özgü.
- hasbıhal: dertleşme, söyleşi,
- hasılat: 1. ürün. 2. gelir,
- hasım: düşman,
- hasis: cimri.
- hassas: duygulu, içli, alıngan,
- hassasiyet: titizlik,
- hastalık: illet,
- haşarat: böcekler,
- haşarı: yaramaz,
- haşin: sert, kinci, katı, gaddar.
- haşinlik: sertlik,
- haşlamak: paylamak, azarlamak,
- haşmet: görkem,
- hat: 1. çizgi. 2. yazı. 3. yol.
- hata: yanlış, yanlışlık,
- hatıra: anı.
- hatırlamak: anımsamak,
- hatırlatmak: uyarmak, ihtar etmek,
- hatun: kadın, havadis: haber,
- havalı: havadar,
- havai: 1. değersiz. 2. uçan. 3. hoppa.
- havali: çevre, dolayı, bölge,
- hayâ: utanç, sıkılma,
- hayal: düş.
- hayâsız: utanmaz, arlanmaz,
hayâsızlık: utanmazlık,
- hayat: yaşam, ömür, canlılık,
- hayatî: 1. önemli. 2. yaşamla ilgili,
- haydut: eşkiya.
- hayıflanmak: acınmak, üzülmek,
- hayın: hain.
- Hayır: 1. lütuf. 2. iyilik. 3.fayda. 4. yarar. 5. sevap,
- hayırsever: yardımsever, hayırsever, iyilikçi.
- hayırsız: vefasız, yararsız,
- haylaz: afacan,
- hayret: şaşma,
- hayli: çok, epey.
- haysiyet: onur.
- hayran olmak: 1. şaşmak. 2.duygulanmak,
- hazan: sonbahar,
- hazır: hazırlıklı, tetikte, amade.
- hazım: sindirme,
- hazırlop: emeksiz,
- hazin: üzücü, acıklı, elim.
- hazmetmek: sindirmek,
- hazzetmek: hoşlanmak, beğenmek.
- hedef: amaç, erek, ülkü.
- hediye: armağan,
- hekim: doktor,
- helâ: tuvalet, apteshane, yüz numara,
- hele: özellikle,
- hemen: çabucak,
- henüz: şimdi, az önce.
- hep: daima, tamamiyle.
- hesap: 1. aritmetik. 2. tahmin. 3. oranlama,
- hesaplamak: saymak,
- hesaplı: ölçülü, tasarlanmış,
- heves: istek, arzu.
- heyhat: yazık,
- heykelcilik: heykeltraşlık.
hezimet: bozgun,
- hımbıl: 1. miskin, budala. 2.tembel. 3. uyuşuk,
- hır: kavga, dalaş,
- hırçın: huysuz,
- hırs: 1. aç gözlülük, tamah.2. öfke.
- hırslanmak: öfkelenmek,
- hırsızlık: çalma,
- hısım: akraba.
- hışım: öfke.
- hıyanet: 1. hainlik. 2. ihanet. 3.vefasızlık. 4. aldatma.
- hız: çabukluk, sürat,
- hızlı: süratli,
- hibe: bağış,
- hicap: utanma, utanç,
- hiciv: yergi,
- hicran: ayrılık,
- hiddet: öfke, kızgınlık,
- hikâye: öykü.
- hilâf: 1. ters, aykırı. 2. yalan,
- hile: 1. entrika. 2. dolap. 3.oyun. 4. düzen,
- hilkat: yaradılış,
- himaye: korunma, esirgeme,
- himmet: 1. kayırış, yardım. 2.emek.
- hipotez: varsayım,
- his: 1. duygu. 2. sezme,
- hisli: duygulu,
- hissedar: paydaş,
- hissi: duygusal,
- hitabe: söylev,
- hizmet: 1. görev, iş. 2. kulluk.
hizmetçi: uşak.
- hizmetli: müstahdem,
- hor: değersiz, aşağı,
- hoş: beğenilen, güzel,
- hoşgörü: 1. tahammül. 2. müsamaha. 3. tolerans.
- hoşlanmak: sevmek, beğenmek,
- hoşnut: memnun,
- hoşsohbet: şakacı,
- hububat: tahıl.
- Huda: Tanrı, Allah, Çalap.
- hudut: sınır.
- hudutsuz: sınırsız, sonsuz,
- hulâsa: özet, kısacası,
- hülya: kuruntu, hayal,
- huraç: çıban.
- husumet: 1. hasımlık. 2. düşmanlık.
- husus: iş, konu, madde, özellik.
- hususî: özel.
- hususiyet: 1. özellik. 2. ahbaplık,
- hususuyle: özellikle,
- huy: 1. mizaç. 2. yaradılış. 3.tabiat. 4. âdet.
- huylanmak: işkillenmek,
- huysuz: geçimsiz,
- huzur: 1. rahatlık. 2. dinçlik. 3. kat, makam,
- huzursuz: tedirgin,
- hücum: atılma, saldırma.
- hüküm: 1. yargı. 2. önem. 3.egemenlik. 4. şiddet,
- hükümlü: mahkûm,
- hükümranlık: hâkimiyet,
- hükümsüz: geçersiz,
- hüner: ustalık,
- hünkâr: padişah.
- hür: özgür,
- hürmet: saygı,
- hürriyet: özgürlük,
- hüviyet: kimlik,
- hüzün: üzgünlük,
- hüzünlü: 1. üzücü. 2. üzgün.
Yorum yapılmamış
habercilik, ihbar, jurnal
hadise, olay
hakendaz, faraş
hal, ben, benek, puan
halas olmak, kurtulmak
halka, kangal
hamdetmek, şükretmek
hanım, avrat, eş, hayat yoldaşı
harbi, askerî
haricî işler, dış işleri, hariciye
hasar, sur
hasretini çekmek, özlemek
hat çekmek, çizmek
hava, beste
havyar, kürü
hayat yoldaşı, hanım, karı, zevç
hediye, armağan, hatıra
hemişelik, daimî
hevesli, tutku
hiddet, hışım, öfke
himayecilik etmek, kayırmak
hırs, hınç, öfke
hışıldamak, haşırdamak
hoca, ahunt, molla, muallim
hoş bulduk, hoş gördük
hudut, serhat, sınır
hususiyle, bilhassa
hücum etmek, çatmak, saldırmak
hürmet etmek, saymak