Hak Bellediğin Bir Yola Yalnız Da Olsan Gideceksin Sözünün Anlamı

0
Advertisement

Tevfik Fikret’in Hak bellediğin bir yola yalnız da olsan gideceksin sözünün anlamı nedir, açıklaması, hakkında yazı, kompozisyon.

HAK BELLEDİĞİN BİR YOLA
YALNIZ DA OLSAN GİDECEKSİN.
(Tevfik Fikret)

Hak bellenen yol, doğruluğundan kuşku duyulmayan yoldur. Aklın ve bilimin kabul ettiği yoldur. Kimse bize katılmasa, bizi onaylamasa bile, tek başımıza, hak bellediğimiz yoldan gideceğiz.

Yolların çatallaştığı, şaşırtıcı bir karmaşıklığa dönüştüğü zamanlar, yerler vardır. Her kafadan bir ses çıkar; herkes kendine göre bir çıkış yolu gösterir. Diyelim ki önerilen yolların hiçbiri doğru değildir. O zaman, kendimiz araştırıp doğru yolu bulacağız. Diyelim ki, yolu bulduk, ama bize kimse inanmıyor. O zaman, bulduğumuz yoldan tek başımıza da olsak, gidip amacımıza ulaşacağız.

Verdiğimiz bu soyut örneği, başka bir örnekle somutlaştıralım: I. Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti çökmüş, yurdumuz düşmanlarca paylaşılmaya başlamıştı. Herkes bir şaşkınlık içindeydi. Birtakım çözüm yolları öneriliyor, ama kimse bunlara kulak vermiyordu. Mustafa Kemal: “Ya bağımsızlık, ya ölüm!” dedi. Yani, Türk ulusu, ne şunun, ne de bunun yardımıyla kurtulur; bağımsızlığını kazanıncaya dek savaşacaktır, ilkesinin daha doğru bir yol olduğuna inanmıştı. Başlangıçta, bu sese de pek kulak veren çıkmadı. Ama O,19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak, tek başına yoluna ilk adımı attı. Erzurum, Sivas kurultayları yapıldı. Mustafa Kemal’in tek başına çıktığı yolda, halkımız örgütlenmeye, düşmanlarla savaşmaya başladı. Bilindiği gibi, sonuç başarıyla, ulusumuzun bağımsızlığa kavuşmasıyla bitti.

Hak belleyerek çıktığımız yolun ilk adımlarında, yalnız olabiliriz. Zamanla, bu yolun doğruluğu anlaşılır, yalnızlıktan kurtulup çoğalırız.

Advertisement

Tevfik Fikret

Tevfik Fikret

Edebiyatımızda «Servet-i Fünun Topluluğu» olarak anılan belli bir sanat döneminin, sanat anlayışının en büyük şairidir. 1867’de İstanbul’da doğdu, ilk ve orta öğreniminin bir kısmını Aksaray semtindeki okullarda yaptıktan sonra Galatasaray Lisesi’ni birincilikle bitirdi. Kısa bir süre memurluk yaptıktan sonra öğretmenlik hayatına atıldı. Ticaret okulunda, Galatasaray Lisesi’nde yıllarca öğretmenlik, müdürlük yaptı, ömrünün son yıllarını Robert Kolej öğretmenliğinde geçirdi. Ünlü «Servet-i Fünun» dergisini, «Tanin» gazetesini kuranlar arasındadır. 1915’te Rumelihisarı sırtlarında, Âşiyan (Yuva) adını verdiği evinde öldü. Mezarı bu evin avlusundadır. Âşiyan bugün bir edebiyat müzesidir.

Tevfik Fikret Edebi Kişiliği

Tevfik Fikret Türk şiirine konu, biçim, yapı, düzen yönlerinden büyük yenilikler getirmiştir. Eserlerinde, kişisel duygular yerine, toplum sorunlarını ele alırdı. Yaşadığı zamanlarda ülkemiz Batı’dan çok geri, yoksul durumdaydı. Halkın özgürlüğü de son derece kısıtlıydı. Tevfik Fikret, özellikle sanat hayatının ikinci döneminde, bütün çalışmalarını bu alanlara yöneltti. Çalışkan, canlı, uygarlığa yönelik bir ulus olmamız için çaba harcadı. Onun sanatı, edebiyatı yalnız sanat için değil, daha çok, toplum için uygulayan bir anlayışı vardı. Bundan dolayı şiirleri genellikle bütünüyle eğitici, öğretici bir nitelik taşır.

Eserlerinin dil, anlatım yönü ağır, günümüz için eskimiş olmakla birlikte yapısı, nazım düzeni çok güçlüdür.

Tevfik Fikret manzumelerinin bir bölüğünü yalnız gençlere seslenerek, gençler için, onlara iyiyi, doğruyu, güzeli göstermek için yazmış, ayrıca çocuklar için de çok duru, açık bir dille, hece vezni ile manzumeler de meydana getirmiştir. Tevfik Fikret’in başlıca şiir kitapları şunlardır: Rübab-ı Şikeste (Kırık Saz); Halûk’un Defteri; Şermin. Bunlardan ikincisi gençler, üçüncüsü çocuklar için yazılmıştır.

Advertisement


Leave A Reply