Hakkın kazanılması, kullanılması ve korunması nedir? Hakkın kazanılması, korunması ve kullanılması nasıl olur, çeşitleri, hakkında bilgi.
HAKKIN KAZANILMASI
Hak, hukuk düzeninin kişilere tanıdığı yetkiler veya kişilerin hukuk düzeni tarafından korunmakta olan menfaatleri demektir. Hakların kazanılmasında iyi niyet koşulu geçerlidir.
A) ASLEN KAZANMA
Bir kimsenin o zamana kadar hiç kimseye ait olmayan yahut sahibi tarafından terk edilmiş bir hakkı kendi fiiliyle elde etmesi demektir. Örneğin: Bir kimse ormanda avladığı tavşan veya denizde yakaladığı balık üzerinde mülkiyet hakkını “aslen” kazanmış olur. Sahipsiz taşınır mallar üzerinde bu yolla mülkiyet kazanılmasına “sahiplenme” denir. Sahipsiz bir taşınmazın bu yolla mülkiyetinin kazanılmasına da “işgal” adı verilir.
B) DEVREN KAZANMA
Bir kimsenin o hakkı o zamana kadar sahibi bulunan kişiden elde etmesidir. Devren kazanmada bir kimse bir hakkı kazanırken, diğer kimse o hakkı kaybetmektedir. Örneğin bir kimsenin kalemini bir başkasına satması veya bağışlaması halinde, kalemin mülkiyet hakkı “alıcı” veya “bağışlanan” tarafından devren kazanılmış olur.
Hakkın devren kazanılması, genellikle hakkın bir hukuki işlem ile başkasına geçirilmesi veya miras yoluyla geçmesi şeklinde olmaktadır. Taşınmazlar üzerindeki avni hakların kazanılma anı, tapu siciline tescil anıdır. Taşınır eşyalar üzerindeki ayni haklar ise eşyanın teslimi yani zilyetliğin devredilmesi ile kazanılır. Mirasa ilişkin haklar miras bırakanın ölümü ile kendiliğinden mirasçılara geçer.
HAKKIN KULLANILMASI
A) HAKKIN KULLANILMASININ SINIRLARI
Anayasa madde 35’e göre, mülkiyet hakkı toplum yararına aykırı olarak kullanılamaz. M.K m. 737’ye göre kat maliki komşularını rahatsız edecek şekilde taşınmazını kullanamaz. Örneğin koku, duman, toz, kurum vs. çıkararak diğer kat maliklerini rahatsız edemez. Hakların kullanılmasında da dürüstlük kuralı geçerlidir.
B) HAKKIN KULLANILMASINDA DÜRÜST DAVRANMA
MK. m. 2’ye göre, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bu kurala “dürüstlük” ya da “dürüst davranma” denir.
Dürüstlük kuralları, toplumdaki dürüst, namuslu ve orta zekalı kişilerin ahlak, dürüstlük ve karşılıklı güven esaslarına uygun olarak sürekli davranışları sonucunda meydana gelen ve toplum tarafından da toplumun menfaatlerine ve iş hayatı gereklerine uygun görülerek benimsenen kuralların tümüdür.
Örneğin, bir borçlunun gece 4’te alacaklıyı uyandırarak borcunu ödemek istemesinde borçlu dürüstlük kurallarına uygun davranmamıştır.
Not: Hakkın kazanılmasında sübjektif iyi niyet, hakkın kazanılmasında objektif iyi niyet geçerlidir.
C) HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI
MK m.2’ye göre, “Bir hakkın kötüye kullanılmasını kanun korumaz”. Bir hakkın kötüye kullanılması demek, o hakkın dürüstlük kurallarına apaçık derecede aykırı şekilde ve özellikle amacı dışında kullanılmış ve bundan da başkalarının zarar görmüş veya zarar görme tehlikesiyle karşılaşmış olması demektir. Örneğin, bir arsanın 1 metre yükseklikte bir duvar ile ^ değil de, 10 metrelik bir duvar ile çevrilmesi ve bunun bizim manzaramızı engellemesi gibi.
HAKKIN KORUNMASI
HAKKIN KORUNMASI YOLLARI
1-Hakkın Devlet Eliyle Korunması
Hak sahibinin devletin ilgili organlarına başvurarak hakkının korunmasını isteme yetkisidir. Modern hukuk sistemlerinde hak, devlet organları tarafından korunur. Kişinin bizzat kendisinin hakkını koruması istisnai niteliktedir. Hak sahibi bunu dava açarak yapabilir (dava hakkı).
2-Hakkın Bizzat Sahibi Eliyle Korunması
Bu yol istisnai olup her zaman bu yola başvurulamaz. Bu istisnai haller şunlardır:
a) Meşru müdafaa
Bir kimsenin kendisinin ya da bir üçüncü kişinin korunmaya değer bir hakkını (şahıs, mal) korumak amacıyla haksız olan saldırgana orantılı olarak zarar vermesidir.
b) Zaruret hali
Bir kimsenin, kendisinin ya da bir üçüncü kişinin korunmaya değer bir hakkını korumak amacıyla bir üçüncü kişinin malına zarar vermesidir. Örneğin; bir kimsenin vahşi hayvandan kaçarken başkasının evinin kapısını kırıp içeri girmesi ya da bir kimsenin içinde bulunduğu binada yangın çıkması durumunda komşu evin damına atlaması ve damdaki kiremitleri kırması gibi. Ancak bu kimse Borçlar Kanunu’na göre verdiği zararı ödemekle yükümlüdür.
c) Kuvvet kullanma
Bir kimsenin hakkını bizzat kuvvete başvurarak korumasıdır. BK m.52’ye göre bu hakkın kullanılabilmesi için, hakkın kaybolması tehlikesi mevcut olmalı ve o anda hükümet kuvvetlerine başvurmanın imkansız bulunması şarttır.