Halkbilim (Folklor) Nedir? Özellikleri, Tarihçesi ve Ülkemizde Folklor

0
Advertisement

Halkbilim (Folklor) nedir? Halkbilim (Folklor) özellikleri nelerdir? Halkbilim (Folklor) neyi inceler? Dünyada ve ülkemizde folklorün gelişimi nasıl olmuştur?

Türk Folkloru

Türk Folkloru

Halkbilim (Folklor); bir ülkede yaşayan halkın kültür ürünlerini; geleneklerini, törelerini, inançlarını, müziğini, oyunlarını masallarını vb’yi inceleyerek bunların birbirleriyle ilişkilerini saptayan; kaynak, evrim, yayılım, değişim etkileşim gibi sorunlarını kendine özgü yöntemlerle çözmeye; sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalıdır.

Halkbilim toplumların tarihini incelemekle birlikte, geçmişteki bir olayın gerçeğe uyan ve uymayan tüm yönlerini ele alır. Söylenceler tarihçiler için çoğu zaman birinci derecede önemli kaynaklar sayılmayıp yanlış sonuçlara varmamak için elenmeye çalışılırken, halkbilimciler için çok büyük bir değere sahiptir. Edebiyat tarihçiler için bir eserin, en doğru nüshası önem taşırken, halkbilimin konusuna giren söz sanatlarında, bir eserin doğuşundan başlayarak yayıldığı çağlara çevrelere göre aldığı her yeni biçim gözönünde tutulur. Halkbilim kültürün yerel özelliklerine, tarihsel oluşum koşullarına ve belirli toplumsal kümelere önem verir. Bu yüzden halkbilim, araçları bakımından daha zengin, ayrıntılara inen, buna karşılık da genelleme ve kuramdan çekinmek durumunda kalan bir etnolog tutumundadır.

Gerçek anlamda ilk halkbilim çalışmasını Fransız Charles Perrault’un (1628-1700) gerçekleştirdiği kabul edilir. Perralut, halk masallarım derleyip masalların basit dilini, dönemine egemen olan süslü biçiminden koruyarak yayımlar. 18. yüzyıl sonlarında Alman Johann Gottfried von Herder (1744-1803) bilinçli bir halkbilimi yaklaşımıyla halk masallarının dışında kalan türküler ve söylenceler üzerinde malzeme derler. Napolyon dönemi sonrasında çeşitli bunalımları aşmaya çalışan ve ulusal bir kimlik arayışı içinde olan Almanya’da halkbilim çalışmaları dönemin özel koşulları ve Alman romantizmi içinde özel bir yaklaşımla ele alındı. Almanya da halk bilim çalışmaları dönemin özel koşulları ve Alman romantizmi içinde özel bir yaklaşımla ele alındı. A. Arnim, Herder’ den sonra ilk olarak Alman halk türkülerini bir araya getirmeyi başardı. Grimm Kardeşler; Wilhelm Grimm (1785-1865) Alman halk masallarını derlediler; öte yandan söylenceler üzerine olan çalışmaları ve eleştirileriyle Alman dil ve edebiyatını önemli oranda etkilediler. Almanya gibi ulusal duyguların etkisi altında olan İtalya’da da halkbilim çalışmaları hızla gelişti. 1886’da Fransa’da Revue d’Etnographie et des Traditions Populaires (Budunbilim Dergisi ve Halk Gelenekleri) dergisi çıkmaya başladı.

Folklor

Kaynak: pixabay.com

Daha sonra da ABD, Hollanda, Danimarka, İngiltere ve İsviçre’de çeşitli halkbilim dergileri yayımlanmaya başladı. Halk Edebiyatı’nı yeni bir ulusal edebiyatın temeli olarak alan bu çalışmaların en önemli örneği 19. yüzyıl başlarında Lönnrot’un eski halk türkülerinin derlenmesiyle oluşturduğu Kalevala Destanı‘dır. 1807’de kurulan Uluslararası Folklor Araştırmaları Birliği (Folklore Fellows) öncelikle Fin ve İskandinav araştırmacılar yürütülüp yönlendirildi. 1959’da da İsveç, Norveç, Finlandiya ve Danimarka’nın ortak katılımlarıyla Nordic Institute Forfolk Literature (İskandinav Halk Edebiyatı İnceleme Enstitüsü) adıyla çalışmaya başladı.

Ülkemizde Folklor

Türkiye’de halkın yarattığı kültüre, halk diline ve halk edebiyatına eleştirel bir gözle bakma, bir başka deyişle halkbilime ilgi duyma, Tanzimat döneminde başlar. Bu dönemde dili sadeleştirerek yeni edebiyatın kurulmasında halk edebiyatının önemini belirtmek isteyen kimi aydınlar halk kültürünün çeşitli öğeleriyle ilgilenmeye başladılar. Bu yoldaki çabaların öncülerinden olan Şinasi (1826-1871) dilde ve düşüncede halka yönelmenin gerekirliğini savunurken bir yandan da Türk atasözlerini derledi. Ancak halkbilimini bir bilim konusu biçiminde ele alarak ona ulusal nitelik kazandıran ve uluslararası kültür alışverişini sağlayacak belgeleri değerlendiren Macar İnoz Kunos oldu. 1887’den başlayarak yayımladığı kitaplarda Türk halk edebiyatı metinlerini halkbilimin kendine özgü yöntemleriyle ele alarak inceleyen Kunos’un başlattığı bilimsel yöntem Türk aydınları arasında zamanla izleyiciler buldu. Rıza Tevfik ve 1914′ ten ölümüne kadar yazdığı yazılarla Ziya Gökalp bu dönemin öncüleri oldular. 1932’de oluşturulan halkevleri de yayımladığı dergilerle halkbilim konularını işlediler. Akademik düzeydeyse 1938’de Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğrenim programına halk edebiyatı dersi kondu. Bu ders 1948’den başlayarak Halkbilimi Kürsüsüne dönüştü.

Advertisement

Bugün Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde yer alan Milli Folklor Araştırmaları Dairesi de 1966’da Milli Folklor Enstitüsü adıyla kurulmuştur. Akademik düzeyde 1938-1948 arasında başlayan halkbilim çalışmalarının-başlıca yürütücüleri Pertev Naili Boratav ile İlhan Başgöz oldular. 1980-1981 öğretim yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde, halkbilim konularım da işleyen Etnoloji Kürsüsü’nden ayrı olarak Sedat Veyis Örnek başkanlığında yeniden Halkbilim Kürsüsü kuruldu. DTCF dışında ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitelerinde de Seyfi Karabaş ve Tahir Alagu tarafından halkbilim dersleri verilmiştir. Türkiye dışında Türkçe öğretimi yapan birtakım bilim kuruluşları da, Türk halkbilimi konularını incelemiş ve bazı konularda uzmanlaşmış bulunmaktadır. Halkbilimin konusu kısaca halkın yarattığı özgün kültürün incelenmesi olarak tanımlanabilir. Özgün kültür deyimiyle anlatılmak istenen de, yaratıldığına yakın, değişime az uğramış ya da uğramamış, kendinden olmayan yapay öğelerle özdeşleşmemiş, üretim biçimini oluşturan her parça tüm olarak halk kültürünün öğelerini, dolayısıyla da halkbilimin tek tek konularını oluşturmak durumundadır.

Bu anlayış doğrultusunda halkbilimin konusu, insan-doğa ilişkileri ve insan-insan, insan-toplum ilişkileri biçiminde iki ana başlık altında toplanır. İnsan-insan, insan-toplum ilişkileri:

  • 1) Toplumsallaşma ve eğitim,
  • 2) İletişim (dilin yan özelliği, küfürler, ilenmeler, takma adlar, ıslıklar);
  • 3) Düzenlenmiş toplumsal ilişkiler (aile, evlilik ve akrabalık türleri; kan, süt, yol, ahret kardeşlikleri; kirvelik, sağdıçlık vb);
  • 4) İnançlar (din, büyü, yatır, düş ve fal yorumları);
  • 5) Örgütler (delikanlı örgütü, ahiler, seğmenler, ferfeneler);
  • 6) Halk edebiyatı (destan, söylence, masallar halk hikâyesi, şiir ve türküler; fıkralar, tekerlemeler, bilmece ve bulmacalar, ağıtlar, ilahiler, maniler);
  • 7) Halk seyirlikoyunları (orta oyunu, Karagöz, kukla, meddah, cirit, tura, güreş);
  • 8) Halk dansları (davuldurnalı; kemençeli, akerdeonla);
  • 9) Halk müziği ve araçları;
  • 10) Halk hekimliği (berberlik, sınıkçılık, üfürükçülük, haca-matçılık, sülükçülük);
  • 11) Toplumda kalıplaşmış düzenli ilişkilere olan töre ve törenler (doğum, sünnet, evlenme, ölüm törenleri; askeri uğurlama, hacı uğurlama ve karşılama, hıdrellez, koç atma, ekme, biçme, yağmur duası, ad koyma, tırnak kese, diş hediyesi, yürüme, kütük atma) gibi değişik konulan içerir.


Leave A Reply