Hane Nedir? Sözlük Anlamı, İçinde Hane Geçen Kelimeler ve Anlamları

0
Advertisement

Hane ne anlama gelir? Hane kelimesinin terimler sözlüklerindeki anlamı, deyimler ve birleşik kelimelerin anlamları nedir?

Hane Nedir? Sözlük Anlamı

Hane Nedir? Sözlük Anlamı

“HANE ANLAMLARI”
  • 1. isim Ev, konut
    2. Ev halkı
    “Oğlan iyiydi; becerikli, yumuşak huyluydu ama hanesi kalabalıktı.” – N. Cumalı
    3. Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri, bölük, göz
    “Dama tahtasında altmış dört hane vardır.”
    4. matematik Basamak
    5. müzik Klasik Türk müziğinde, peşrev vb. saz parçalarının bölümlerinden her biri
    6. Birleşik kelimelerde “bina, yapı, yer, makam” anlamlarıyla ikinci kelime olarak yer alan bir söz
    “Balıkhane, yazıhane.”
  • “abdesthane “Tuvalet
    “Koridorda kimselerin bulunmamasına sevindim ve süratle abdesthaneye yürüdüm.” – K. Bilbaşar
  • “ameliyathane “Hastanelerde hastaların ameliyat edildiği özel bölüm
  • “aşhane “1. Aşevi
    2. Mutfak
  • “balhane “ Bal süzme ve paketleme işlemlerinin yapıldığı yer
  • “balıkhane “Balıkların toptan satışa çıkarıldığı, soğuk hava deposu olan yer
    “Son yıllarda rant uğruna kurban edilen güzelim yerler arasına hem o çarşı hem balıkhane girdi.” – A. Kutlu
  • “baruthane “Barut yapılan veya saklanan yer
“basmahane “Basma yapılan iş yeri
  • “batakhane “1. isim Gidenlerin dolandırıldığı veya kötü bir durumda bırakıldığı yer
    “Nihayet batakhaneyi satın alıp fedailerini kiraladığı zaman eli biraz genişledi.” – İ. O. Anar
    2. İşlerin zamanında ve gereğince yapılmadığı yer
  • “bekârhane “1. isim Bekârların kalması için ayrılmış veya düzenlenmiş oda
    2. Bekârların yaşadığı müstakil ev
    “Şehzadebaşı’nın geniş odalı bekârhanelerinden birinde ikamete karar vermişti.” – Y. K. Karaosmanoğlu
  • “bendehane “ Bendenin, kölenin evi
    “Dün bendehanede bulunan talaşlar tutuşuverdi.” – A. Ş. Hisar
  • “berhane “Yıkık dökük, kullanışsız ve büyük (ev)
    “Pek büyük, pek berhane bir şeydir.” – S. Birsel
  • “besihane “Besi yapılan yer
  • “bıçkıhane”Bıçkıevi
  • “birahane “ Genellikle bira içilen, aynı zamanda çabuk hazırlanan bazı sıcak veya soğuk yemeklerin de yenildiği yer
    “Dün akşam Reha Bey bana oturduğumuz birahanede muharrir Ahmet Rasim Bey’i de tanıttı.” – O. C. Kaygılı
“bitirimhane “Kumarhane
  • “boyahane “Boya işleri yapılan yer
  • “böcekhane “Böceklik
  • “bozahane “ Boza yapılan yer
  • “bulaşıkhane “Kışla, okul, otel vb. yerlerde bulaşık yıkamaya ayrılan özel bölüm
  • “buzhane “1. isim Buz yapılan yer
    2. Soğuk hava deposu
  • “cambazhane “Cambazların oyunlarını gösterdikleri yer
    “Minimini bir cambaz kızını görmek için at cambazhanesine daldı.” – O. C. Kaygılı
  • “cephane “Ateşli silahlarla atılmak için hazırlanan her türlü patlayıcı madde, mühimmat
    “Artık silahım var, cephanem var, ava çıkabilirim.” – A. N. Asya
  • “çalgıhane “Müzik evi, çalgılı lokanta veya eğlence yeri
    “İşte o sırada çalgıhaneler, meyhaneler, kahvehaneler açıldı.” – S. F. Abasıyanık
  • “çamaşırhane “Çamaşırlık
    “Çamaşırhanenin arkasındaki duvardan atladım, dedim.” – R. N. Güntekin
“çayhane “Çayevi
  • “çekiçhane “Demir fabrikalarında makine ile çalışan çok ağır çekiçlerin bulunduğu yer
  • “çelikhane “Çelik elde edilen fabrika
  • “çiftehane “Kuş üretmeye yarar kafesli yer
  • “çilehane “ Dervişlerin çile doldurdukları yer
  • “darphane “Madenî para basılan yer
  • “defterhane “Osmanlı Devleti sınırlarındaki bütün toprak kayıtlarını içine alan ana defterlerin bulunduğu ve bunlara özgü işlerin görüldüğü daire
  • “dershane “1. isim Derslik
    “Genç kızlığın bütün şakraklığı dershaneyi kapladı, her kafadan bir ses çıkıyordu.” – A. Gündüz
    2. Öğrencilere okul dışında para ile ders veren özel kuruluş
  • “devlethane “Nezaket gereği olarak “ev” anlamında kullanılan bir söz
    “Ne bendeniz bendehaneye girebildim ne de Nuri Beyefendi devlethanelerini teşrif edebildiler.” – N. Hikmet
  • “dikimhane “Dikimevi
  • “divanhane”Geniş sofa
    “Pencereleri denize bakan şahane bir divanhane!” – R. H. Karay
    Kubbealtı
  • “doğumhane “Doğumevi
  • “dokumahane “Dokuma tezgâhlarının bulunduğu ve çalıştığı yer
    “Üç yüz otomatik dokuma tezgâhının, kulakları sağır eden bir şakırtıyla çalıştığı dokumahane toz içindeydi.” – O. Kemal
  • “dökümhane “Dökümevi
  • “fakirhane “Düşkünler yurdu
    2. Alçak gönüllülük göstermek için kendi evinden bahsederken kullanılan bir söz
    “Yusuf Ali’nin Yıldızlara Karşı’yı yazdığı masa bizim fakirhanede bulunuyor.” – R. N. Güntekin
  • “ferhane “Birden çok mağazası bulunan eski hanların tipinde, avlulu geniş bina, büyük han veya kervansaray
  • “fetvahane ” Müftünün makamı
  • “fişekhane “Fişek yapılan yer
  • “fotoğrafhane “Fotoğrafçının çalıştığı, fotoğraf çekilen veya fotoğraf makinesi satılan yer, fotoğrafçı
    “Fotoğrafhanenin yapay ev dekoru içinde, dal inceliğinde bir genç kadın, iki parmağını şakağına dayamış düşünüyordu.” – A. İlhan
“gasilhane ” Ölü yıkama yeri
  • “gazhane “Hava gazı üretilen veya depolanan yer
  • “gusülhane “Eski evlerde, içinde yıkanılabilir biçimde yapılmış küçük bölme
  • “güderihane “ Güderinin yapıldığı yer
  • “haddehane “Büyük yassı levhaların eritildiği, merdanelerden geçirildiği yer
  • “hahamhane “Hahamların çalıştığı yer
  • “halvethane “1. Saraylarda girilmesi yasak olan oda
    2. Tekkelerde dervişlerin yalnızca ibadet etmek ve çile doldurmak için kapandıkları oda
  • “hapishane “Cezaevi
    “Ortada zaptiyesiyle, hapishanesiyle, hâkimleri, duruşmaları ile devlet kuvveti vardı, karşı durulamazdı.” – T. Buğra
“haşhaşhane “Haşhaşın işlendiği yer
  • “hayalhane “1. isim Karagöz oynatılan yer
    2. Hayal dünyası
    “Biz şimdi Evliya’nın hayalhanesinden aktardığı tatları unutmadan gerçeklere dönelim.” – A. Boysan
  • “helvahane “1. isim Genellikle helva pişirmekte kullanılan geniş ve az derin tencere
    2. tarih Sarayda mutfak içinde tatlıların yapıldığı özel bölüm veya oda
  • “humbarahane “1. isim, tarih Humbara yapılan fabrika, kumbarahane
    2. Humbaracı yetiştirmek amacıyla 1739’da açılan ilk Türk askerî okullarından biri
  • “ıslahhane “Islahevi
“ibadethane “Tapınak
  • “idarehane “1. isim Gazete, dergi vb. yayım kurumlarında yazı işlerine bakılan yer, yönetim yeri
    “Evvelki gün bir gazete idarehanesindeydim.” – N. Hikmet
    2. Bir işi veya kuruluşu yönetenlerin bulundukları yer, büro
  • “imalathane “Ham maddeleri işleyerek piyasaya çıkacak duruma getiren iş yeri, yapımevi
  • “imarethane “Yoksullara ve öğrencilere yiyecek dağıtmak için kurulmuş hayır kurumu, imaret
    “Gönlü o kadar geniş imiş ki sair yoksullar gibi imarethaneden bir tas çorba içmeyi dahi açgözlülük sayarmış.” – Y. K. Karaosmanoğlu
  • “inekhane “ İneklerin barındığı yer
  • “ipekhane “Kozaların, ipek çilesi durumuna getirilmesi için işlendiği yer
  • “iplikhane “ Ham bitki liflerinin iplik yapıldığı yer
  • “kademhane “ Tuvalet
  • “kahvehane “Kahve
  • “kalavrahane “Kundura atölyesi
  • “kalayhane “1. isim Kalaycının çalıştığı yer
    2. Kalay işlerinin yapıldığı yer
  • “kalhane “Kal (I) işi yapılan yer
  • “kasaphane “ Kesimevi, mezbaha, kanara
  • “kayıkhane “Kayıkların çekildiği, korunduğu üstü örtülü yer
    “Yalı kayıkhanesinin demir parmaklıklı kapısı kapalı olduğundan Ali Nizami Bey suyun içinde bu kapının altından geçer.” – A. Ş. Hisar
  • “kaynakhane “Kaynak işleri yapılan yer
  • “kerhane “Genelev
    “Hani ev bark, hani çoluk çocuk / Ne geçti elime bu hayatın / Meyhanesinde, kerhanesinde?” – C. S. Tarancı
  • “kesimhane “Kesimevi
  • “keşişhane “Manastır
  • “kılıçhane “Kılıç yapılan yer
  • “kıraathane “1. isim Kahve, kahvehane
    “Burasını otel mi zannettin, kıraathane mi?” – S. F. Abasıyanık
    2. Müşterilerinin okumaları için gazete, dergi ve kitap bulunduran geniş, temiz ve iyi döşenmiş kahvehane
  • “konsoloshane “ Konsolosluk
    “Konsoloshane bu ilanı bütün gazetelere dağıttı.” – F. R. Atay
“kuluçkahane “Kuluçkalık
  • “kumarhane “Kumar oynanan yer, bitirim yeri, bitirimhane
  • “kuşhane “İçinde süs kuşları beslenilen ve üretilen küçük oda veya büyük kafes
  • “kütüphane “1. isim Kitaplık
    “Kütüphane çalışması sırasında aldığım notlar, romanda kullandıklarımın bir katından çoktu.” – A. Ağaoğlu
    2. Kitap satılan dükkân, kitabevi
  • “mahpushane “ Cezaevi
    “Mahpushane idare etmek, mıntıka karakolunda komiserlik yapmaya benzemiyordu.” – K. Korcan
  • “marangozhane “ Marangozun çalıştığı iş yeri
    “Bir marangozhanesi var.”
  • “mehterhane “1. isim, tarih Mehter takımı
    2. tarih Bu takımın görev yaptığı yer
    3. Hapishane
    “Samatya’da sekiz yerinden vurarak üç sene mehterhanede yatmıştı.” – Ö. Seyfettin
  • “memişhane “Tuvalet
  • “Mevlevihane “Mevlevi tekkesi
  • “meyhane “1. isim İçki satılan ve içilen yer, içki yeri
    “Meyhaneden çıktığında sarhoş kafayla bir esir gemisine binmiş, güvertede sızıp kalmıştı.” – İ. O. Anar
    2. Kabare
  • “misafirhane “1. isim Konukevi
    2. Yolcuların konakladıkları han, kervansaray vb
  • “miskinhane “ Cüzzamlıların yerleştirildikleri yer
  • “muayenehane “Hekimlerin hastalarını muayene ettikleri yer
“mücellithane “Ciltevi
  • “mühendishane “Osmanlı Devleti’nde mühendis yetiştiren yüksekokul
  • “mürettiphane “Bir basımevinde dizgicilerin çalıştığı bölüm
    “Mürettiphanede operatörler İhsan Baba’nın etrafını çevirmişler.” – A. İlhan
  • “nakkarhane “1. isim, tarih Mehter takımı
    2. Bu takımın bulunduğu yer
  • “nekahethane “Şifa yurdu, dinlenme yurdu
    “O kadar ki sonunda şık ve iyi nekahethanede yatırmak mecburiyeti hasıl olmuş.” – S. F. Abasıyanık
  • “nezarethane “Gözaltına alınan kimselerin karakolda konulduğu yer, nezaret
    “Emniyet müdürlüğünde nezarethane dedikleri yerdi burası.” – Ç. Altan
  • “patrikhane “Patriğin görev yaptığı bina
    “Dimitro’nun babası patrikhanede memurdu.” – S. F. Abasıyanık
  • “rasathane “Gözlemevi
    “Şimdi rasathane korusuna çıkarız, ben her şeyi hesapladım, korkma…” – P. Safa
  • “salhane “Kesimevi
    “Şiir salhaneye merbut bir müessesedir ve içinde sakatattan yalnız kalp parçaları satılmaktadır.” – A. H. Çelebi
  • “saraçhane “At takımları, araba koşumları, meşinden eşya yapılan ve satılan yer
  • “sefarethane “ Elçilik
    “Sefarethanenin bizzat kendi memurları bile on ikiye kadar binayı terk etme emrini almışlardır.” – E. M. Karakurt
  • “semahane “Mevlevi tekkelerinde dervişlerin sema yaptıkları özel bölüm
“şifahane “Hastane
  • “şişhane “Namlusu altı yivli tüfek veya top
  • “tabakhane “Hayvan postunu kullanılacak duruma getirme işleminin yapıldığı yer, sepi yeri
  • “tahaffuzhane “Sefer sırasında, yolcu ve çalışanların arasında bulaşıcı hastalık görülen gemilerin karantina sürelerini geçirmeleri, gerekli sağlık önlemlerinin alınması ve hastaların iyileştirilmeleri için büyük limanlara yakın kıyılara kurulmuş sağlık kuruluşu
  • “talimhane “Eğitim alanı
  • “tamirhane “Genellikle teknik araçların onarıldığı yer
    “Dolapdere’de araba tamirhanesi işletirim.” – A. İlhan
  • “tasfiyehane “Arıtımevi
  • “tavhane “1. isim, mimarlık Limonluk
    2. Yoksulların sığındığı sıcak yer
  • “tembelhane “İçinde bulunanların çalışmaya karşı isteksiz davrandıkları yer
  • “tephirhane “Buğuevi
  • “terkiphane “Terkibibentte vasıta beytinden önceki beyitlerin oluşturduğu bent
  • “terzihane “ Giysi biçilip dikilen yer, terzi dükkânı
    “Terzihane belki biraz mübalağa ederek bu ısmarlama emrini üç beş takım ilavesiyle tefsir etmiş olabilir.” – A. Ş. Hisar
  • “teşrihhane “1. isim Otopsi yapılan yer
    2. Tıp fakültelerinde anatomi dersi yapılan yer
  • “tevkifhane “ Tutukevi
    “İstanbul tevkifhanesinde, yedi küsur yıldır yatan, yetmiş yaşında, kalbi yağmur suyu kadar berrak ve temiz bir insan vardı.” – N. F. Kısakürek
  • “tımarhane “Akıl hastanesi
    “Hapishane yarı tımarhanedir, hiç şaşmayın.” – N. F. Kısakürek
  • “ticarethane “Ticaret işlerinin yürütüldüğü yer
    “Ben gazeteciyim. Bir ticarethanenin sahibiyim.” – N. F. Kısakürek
  • “tophane “1. isim, tarih Top yapılan, top dökülen yer
    2. Topçu askerinin eğitildiği yer
“yağhane “Bitkisel ve hayvansal yağ elde edilen yer
  • “yatakhane “1. isim Okul, fabrika vb. yerlerde yatakların konulduğu yer
    2. Yatılı okullarda, yurtlarda ve kışlada yatılan yer
    “Bu kadar geniş yatakhanede insanın gözüne kolay kolay uyku bile girmiyor.” – E. İ. Benice
  • “yazıhane “1. isim Yazı ve danışma işlerinin yürütüldüğü iş yeri, büro
    “Yazıhaneye girdi, kâtiple camekânlı bölmede konuşuyor.” – R. H. Karay
    2. Yazı masası
    “Ufak bir odaydı burası, köhne iki maroken koltuk, birkaç tahta iskemle, iki ucuz yazıhane ile döşenmişti.” – A. İlhan
  • “yemekhane “Okul, fabrika vb. kuruluşlarda yemek yenilen büyük salon
  • “yetimhane “Yetim çocukların barındırıldığı, bakıldığı yer
    “Yetimhanede başkumandandan bir telgraf buldum.” – H. E. Adıvar
  • “mülahazat hanesi “Bir şey hakkındaki düşüncelerin yazıldığı yer


Leave A Reply