Advertisement
İçinde çeşitli hayvanlar geçen deyimler nelerdir? Hayvanlar ile ilgili deyimlerin anlamları ve açıklamaları, hayvan konulu deyimler.
Hayvanlarla İlgili Deyimler
- aslan gibi
1) boylu boslu, güçlü ve yakışıklı; 2) sağlığı yerinde. - aslan kesilmek
aslan gibi güçlü ve cesur duruma gelmek. - ayıya kaval çalmak
anlayışsız bir kimseye bir şey anlatmaya çalışmak. - fare deliği bin altın
‘herkesin kaçıp saklanacak bir yer aradığı durumlarda, saklanılacak bir yer bulmak çok güçtür ve o yer çok değerlidir’ anlamında kullanılan bir söz. - fare düşse başı yarılır
bir yerin boş ve yoksulluk içinde bulunduğunu anlatan bir söz. - fareler cirit atmak (oynamak)
bir yerde hiç insan bulunmamak, o yer çok ıssız olmak. - aralarına kara kedi girmek
iki dost birbirine gücenmek, iki dostun arasına soğukluk girmek. - kedi gibi
uysal ve sokulgan. - kedi gibi dört ayak üzerine düşmek
en güç bir durumdan zarar görmeden kurtulmak. - süt dökmüş kedi gibi
suçunu bilerek bundan utanarak: ‘Hele süt dökmüş kedi gibi susmaktan ne çıkar?’ -N. Uygur. - tok evin aç kedisi
gereksinimi olmadığı hâlde açgözlülük ede - Deve kini:
geçmeyen, unutulmayan kin - Devede kulak:
Küçük bir parça - Deveye hendek atlatmak:
Bir kişiye yapamayacağı bir işi yaptırmaya çalışmak - deveyi havuduyla yutmak
eline geçen ve hakkı olmayan şeyleri kendi menfaati için kullanmak, hiç çekinmeden büyük suistimal yapmak. - Kuş sütüyle beslemek:
Hiç eksiksiz, özenle beslemek - Örümcek kafalı:
Eski, geri kafalı, yenilikler kapalı, geçmişe tutkun kimse - Tavşana kaç, tazıya tut demek:
Birbirine ter olan iki kişinin ikisini de ayrı ayrı yerlerdeyken yüreklendirmek - Tekeden süt çıkarmak:
Olmayacağı olur duruma getirmek - Turnayı gözünden vurmak:
Değeri yüksek bir şeyi kazanmak - Yılan Hikayesi:
Sürüp giden, bir türlü sonuçlanmayan - koynunda yılan beslemek
bir yakınından ihanet görmek. - Sinek avlamak:
Boş oturmak, bir iş yapmamak - Leyleği havada görmek:
Çok fazla gezmek, gezmeye çıkmak - Kuş uçmaz, kervan geçmez:
Kimsenin uğramadığı ıssız, sapa yer - Dut yemiş bülbüle dönmek:
Önceleri susmasını bilmezken birden sesi çıkmaz olmak - Eşek şakası:
Kaba, kırıcı şaka - Devlet kuşu:
Beklenmedik, umulmadık şans - Karınca kararınca:
Küçük önemsiz olsa bile gücü oranında - beyni karıncalanmak
zihin yorgunluğundan düşünemez olmak. - karınca duası gibi
çok küçük, sık ve okunaksız (yazı). - karıncayı bile ezmemek (incitmemek)
çok merhametli, ince duygulu olmak - Keçileri kaçırmak:
Delirmek, dengesi bozulmak, bunalım içine düşmek - analı kuzu, kınalı kuzu
1) her işi yolunda giden; 2) annesi sağ olan çocukların mutluluğunu anlatan bir söz. - kuzu gibi olmak
uslanmak, sessizleşmek, sakinleşmek
anasının körpe kuzusu
pek küçük kucak çocuğu.
- canciğer kuzu sarması
içli dışlı, candan, pek içten - kuzu postuna bürünmek
karşısındakini aldatmak için gerçek kişiliğini saklamak, kendini zararsız ve uysal göstermek. - öküz arabası gibi
çok yavaş. - öküz gibi
aptal, anlayışsız bir biçimde - öküz gibi bakmak
karşısındakini rahatsız edercesine bakmak. - öküzün altında buzağı aramak
olmayacak sebeplerle suç ve suçlu bulma çabasında olmak. - öküzün trene baktığı gibi bakmak
aptalca, hiçbir şey anlamadan bakmak. - baykuş gibi
uğursuzluk getirdiğine inanılan (kimse) - bir taşla iki kuş vurmak
bir davranışla birden çok yararlı sonuca ulaşmak. - deve kuşuluk etmek
deve kuşu gibi başını kuma sokup gerçeklerden uzak duracağını sanmak - insan kuş misali
uzakça bir yere gidildiğinde söylenen bir söz. - kuş gibi çırpınmak
çaresizlik içinde telaşlı davranmak - eşek sudan gelinceye kadar dövmek
tkz. adamakıllı dövmek - eşekten düşmüş karpuza (düşmüşe) dönmek
argo 1) çok şaşırmak, donup kalmak; 2) kötü bir duruma düşmek - taze ot görmüş eşek gibi
iştahlanmış bir biçimde - topal eşekle kervana katılmak (karışmak)
tkz. yetkisi ve yeteneği olmadığı hâlde önemli bir işe katılmaya yeltenmek. - arı gibi sokmak
iğnelemek, acı söz söylemek. - arının yuvasına kazık (çöp) dürtmek
tehlikeli kişiyi kışkırtmak. - at izi it izine karışmak
iyiyi kötüden ayıramayacak kadar bir karışıklık ortaya çıkmak - domuz gibi
tkz. 1) kötü huylu ve hain; 2) adamakıllı, iyice: Domuz gibi bilir ama söylemez! - domuz gibi tıkınmak (yemek)
oburcasına çok yemek: ‘Şişmanlıyorum, neden yine bir domuz gibi tıkındım?’ -A. İlhan. - domuzdan (bir) kıl çekmek (koparmak)
sevilmeyen veya eli sıkı olan birinden bir şey alabilmek.
1 Yorum
işime iiiiiiiiiiiiiiiiiiii yaradı