Henry Irving Kimdir? Henry Irving Hayatı

0
Advertisement

Henry Irving kimdir? Henry Irving hayatı, biyografisi, eserleri, oyunculuk kariyeri hakkında detaylı bilgi.

Henry IrvingHenry Irving; asıl adı John Henry Brodribb (d. 6 Şubat 1838, Keinton Mandeville, Somerset – ö. 13 Ekim 1905, Bradford, Yorkshire, İngiltere), İngiliz tiyatrosunun en ünlü oyuncularından. Tiyatrodaki hizmetlerinden ötürü “sir” unvanı verilen (1895) ilk kişidir. Tiyatro yöneticisi olarak da tanınmış, 24 yıl boyunca (1878-1902) ünlü oyuncu Ellen Terry ile birlikte çalışmıştır.

1856’da amcalarının birinden kalan 100 sterlinlik mirası peruk, kılıç ve kostüm gibi tiyatro gereçlerine yatırdı. Gene bu parayla Kraliyet Soho Tiyatrosu’nda Romeo ve Juliet’ in amatör sahnelenişinde başrolü alabildi. Dönemin geleneğine uyarak, sahnede kullanmak üzere Irving adını (Washington Irving ve Edward Irving’den etkilenerek) benimsedi. Oyununun ilgi görmesinden yüreklenerek işinden ayrıldı ve konuşmasız, küçük rollerde oynamak üzere Sunderland’ deki bir tiyatro topluluğuna girdi.

O dönemde tiyatroya gönül vermiş genç bir oyuncu için kentten kente dolaşan tiyatro topluluklarından başka tiyatro okulu yoktu. Irving üç yıl içinde Shakespeare oyunlarının çoğunu da kapsayan 330 oyunda, 400’den fazla değişik rolde göründü. İngiltere, İskoçya ve İrlanda’nın taşra kentlerinde 10 yıl süren bu çıraklık döneminden sonra Londra’daki ilk başarısını 1866’da Hunted Down adlı oyunla elde etti.

1867’de çıktığı Dublin turnesinde Florence O’Callaghan ile tanıştı ve 1869’da onunla evlendi. Uzun süre sahnelenen Two Roses (İki Gül) adlı komedideki başrolü, ertesi yıl ilk oğulları Henry Brodribb’in doğumuna kadar genç çifte büyük destek oldu. 1871’de, Leopold Lewis’in Bells (Çanlar) oyununun ilk sahnelenişinden sonraki bir tartışma üzerine, ikinci oğulları Laurence Sidney’in doğumuna bir ay kala ani bir kararla ayrıldılar.

Amerikalı oyuncu ve yönetmen H.L. Bateman’ın Lyceum Tiyatrosu’nda sahnelediği Bells hemen başarıya ulaştı; Irving de dönemin önde gelen oyuncuları arasına katıldı. Suçluluğu kanıtlanamayan, ama vicdanının da rahat bırakmadığı katil Mathias rolü, ürpertici havası ve melodramatik özellikleriyle Irving’e çok uygundu. Bu nedenle oyun ölümüne değin repertuarında kaldı.

Advertisement

Irving dört yıl boyunca Bateman’ın topluluğunun yıldızı olarak kaldı. 1875’te Bateman ölünce iki yıl da karısının yönetiminde oynadı. 1878’de Lyceum Tiyatrosu’nu kiraladı ve tiyatronun başına geçti. Kendisine bağlı bir topluluk oluşturdu. Ayrıntılara büyük önem veriyor, dekor ve kostüm harcamalarım hiç kısmıyor, ülkenin en iyi tasarımcıları ve müzikçileriyle çalışıyordu. Alışılmışın dışındaki diksiyonu, kendine özgü abartılı tarzı ve edebi bilgisinin düzeyi konusunda eleştirilmesine karşın oyunları büyük ilgi görüyordu.

1878’de baş kadın oyuncu olarak Ellen Terry ile anlaştı ve böylece İngiliz tiyatro tarihinin en ünlü çiftlerinden biri oluştu. İkisinin tiyatroya ilişkin özellikleri birbirini şaşırtıcı biçimde tamamlıyordu. Düşünceli, içedönük Irving ve çekiciliğiyle kalpleri fetheden, doğal, rahat Terry, Hamlet ve Ophelia ya da Shylock ve Portia rollerinde tiyatroya olağanüstü sayıda izleyici çektiler.

Bundan sonraki birkaç yıl Irving ve Lyceum Tiyatrosu’nun mali açıdan en başarılı dönemi oldu. Büyük harcamalarla ve ayrıntılar üzerinde inceden inceye durularak hazırlanan her yeni oyun öteki oyunları gölgede bırakıyor, ama bu arada önceki sezonun kârını da götürüyordu. Dönemin genç eleştirmenlerinden George Bernard Shaw’un da belirttiği gibi, oyunları kalıcı edebi değerden yoksundu. Shaw, Ellen Terry gibi yetenekli bir oyuntunun zamanını böyle sıkıcı ve önemsiz oyunlarda harcamasını üzüntüyle karşılıyordu. Irving ve Terry’nin oynayacağı umuduyla The Man of Destiny (Kader Adamı) adlı oyunu yazdı. Irving oyunu okuyup Shaw’a bir ödeme yaptıktan sonra bu konuyu unuttu. Bunun üzerine Shaw Irving’i oyunu saklamakla suçladı. Oysa Irving bu parayı yalnızca genç bir yazarın çabasını desteklemek için ödemişti. Bu olaydan sonra birbirlerine düşman oldular. Temmuz 1895’te Irving Kraliçe Victoria tarafından “sir” unvanı ile onurlandırılınca, kazandığı konumla Shaw için daha çekici bir hedef haline geldi. Aynı dönemde Shaw, Ellen Terry aracılığıyla Irving’den Norveçli oyun yazarı Henrik Ibsen’in yapıtlarını dikkate almasını rica etti. Terry, Irving’e Ibsen’ in John Gabriel Borkman (1896; John Gabriel Borkman, 1951) oyununun iki perdesini okumayı başardıysa da ilgisini çekemedi. Irving’in başarısı belirli bir tarzdaki oyunculuk teknikleriyle sahnedeki güçlü varlığına bağlıydı. Bu kalıbı değiştirmek için de herhangi bir neden görmüyordu. Tiyatro anlayışı, oyun yazarının oyuncunun hizmetinde olduğu bir “oyuncu tiyatrosu”na dayanıyordu. Shaw ve Ibsen ise, oyuncunun sadakatle oyun yazarının bakışını ve mesajını aktardığı “yazar tiyatrosu” üzerinde duruyorlardı.

1897 Irving için kötü bir yıl oldu. Oğlu Laurence’ın sahnelediği I. Petro konulu oyun mali açıdan büyük başarısızlığa uğradı. Lyceum repertuvanndaki pek çok klasiğin dekorlarının yok olmasına yol açan depodaki yangın daha da büyük bir darbe oldu. Sigortanın ödediği para yetersizdi ve sermaye kaybı ciddi boyutlara ulaşmıştı. Ertesi yıl Irving ilk kez ciddi olarak hastalandı. Topluluğun çıkacağı turneye katılamadı; turne hasılatı da düştü.

Irving’in yaşamının son yılları Lyceum topluluğunu ayakta tutabilme çabasıyla geçti. Shakespeare’in Coriolanus’u (Coriolanus Faciası/Coriolanus) ile Fransız oyun yazarı Victorien Sardou’nun Dante üzerine bir oyunu, durumu düzeltmek yerine çöküşü hızlandırdı. Kâr getirmeyen Amerika turneleri topluluğu iyice tüketmişti. 1902’de topluluk tasfiye edildi ve Lyceum’daki Irving dönemi sona erdi. Irving 13 Ekim 1905’te, Bradford’daki Kraliyet Tiyatrosu’nda Alfred, Lord Tennyson’ın Becket’mi oynadıktan sonra, 68 yaşında ve beş parasız öldü.

Yaşamını konu alan kitaplar arasında en önemlisi Laurence Irving’in Henry Irving, The Actor and His World (1951; Oyuncu Henry Irving ve Dünyası) adlı yapıtıdır.

Advertisement


Leave A Reply