Hesap İle İlgili Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, İçinde Hesap Geçen

0
Advertisement

İçinde hesap kelimesi geçen deyimler nelerdir? Bu deyimlerin anlamları ve açıklamaları. Hesap hakkındaki deyimler.

Hesap İle İlgili Deyimler ve Anlamları

Hesap İle İlgili Deyimler ve Anlamları

  • *** ayvaz, kasap hep bir hesap
    hlk. “ha öyle ha böyle, ikisi de bir” anlamında kullanılan bir söz.
  • *** (bir şeyi) hesaba almak
    göz önünde bulundurmak, işini yürütürken o şeyi de düşünmek.
  • *** (bir şeyi) hesaptan düşmek
    hesaptan, borçtan, alacaktan indirmek, çıkarmak.
  • *** (birinin) hesabına gelmek
    yararına uygun, elverişli olmak.
  • *** (biriyle) hesabı kesmek
    alışverişi veya ilgiyi kesmek: “Bu hırsızın hesabını kesip kanunun pençesine teslim etmeliyiz.” -R. H. Karay.
  • *** hesaba almamak (katmamak)
    önem vermemek.
  • *** hesaba çekmek
    bir kişiden, bir kuruldan yaptığı işler için açıklama ve savunma istemek: “Meclis kapanacak ve orada hükûmeti hesaba çekeceklermiş.” -Atatürk.
  • *** hesaba dökmek
    sayıyla ilgili bir konuyu açıklığa kavuşturmak için kâğıt üzerinde hesaplamak.
  • *** hesaba gelmez
    1) sayılamayacak kadar çok; 2) umulmadık, beklenmedik.
  • *** hesaba katılmamak
    göz önüne alınmamak: “Gürültü de gürültü hani: Çalgının şamatası hesaba katılmasa seyircinin alkışı yeter!” -A. İlhan.
  • *** hesaba katmak
    dikkate almak, göz önünde bulundurmak: “Hem benim avukat veya yargıç olmak isteyip istemediğimi de hesaba kattıkları yoktu.” -N. Cumalı.
  • *** hesaba kitaba gelmemek
    sınırsız olmak.
  • *** hesabı kapamak
    alacak verecek bırakmamak.
  • *** hesabı kapatmak
    her türlü ilişkiyi bitirmek, sona erdirmek: “Bir hesabı daha kapatmış olmanın gönül rahatlığıyla ıslık çalarak indim merdivenlerden.” -S. Dölek.
*** hesabı temizlemek
borcunu ödemek.
  • *** hesabı yok
    sayılamayacak kadar çok, sayısız: “İçtiği kahvenin hesabı yok.” -M. Ş. Esendal.
  • *** hesabını almak
    bir iş sonunda hakkını almak.
  • *** hesabını bilmek
    tutumlu olmak.
  • *** hesabını görmek
    1) alacağını verip ilişiğini kesmek; 2) cezalandırmak; 3) ücretini ödemek: “Kemeraltı Caddesi’ne varınca arabadan inerek hesabını gördüm.” -H. Z. Uşaklıgil.
  • *** hesabını kitabını bilmek
    tutumlu olmak: “Ayşe hesabını kitabını bilir, tutumlu bir ev kadınıydı.” -Halikarnas Balıkçısı.
  • *** hesap açmak
    1) gereğinde çekilmek üzere bankaya yatırılan para için işlem yapmak; 2) birine borçlanma imkânı tanımak, kredi açmak.
  • *** hesap çıkarmak
    alacakla vereceği kâğıt üzerinde karşılaştırmak.
  • *** hesap etmek
    1) bir işin kazancıyla giderini karşılaştırarak bir sonuca varmak; 2) düşünmek, tasarlamak.
  • *** hesap etmek, kitap etmek
    bütün ayrıntılarıyla düşünmek.
  • *** hesap görmek
    alacakla vereceği karşılaştırıp ödeşmek: “Oraya çıkınca hamallara onar kuruştan hesap göreceksin.” -M. Ş. Esendal.
  • *** hesap kesmek
    ilişiğini kesmek: “Hana gelinceye kadar planını kurmuştu. Odabaşı ile hemen hesabını kesti.” -Ö. Seyfettin.
  • *** hesap kitap yapmak (etmek)
    ayrıntılarıyla hesap edip düşünmek: “Yıllardır ilk defa hesap kitap yapmadan etrafına para saçıyordu.” -E. Şafak.
  • *** hesap sormak
    1) bir konuda açıklama ve savunma istemek, sorumlu tutmak: “Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar.” -M. Ş. Esendal. 2) birini, birilerini yöntem veya yasa dışı davranışlarından dolayı sorguya çekmek; 3) tehdit ederek uyarmak.
  • *** hesap tutmak
    alışverişle ilgili sayıları bir yere yazmak.
  • *** hesap vermek (hesabını vermek)
    1) bir işin sorumluluğunu yüklenmek: “hesap verin bakalım, nerelerde sürtüyordunuz bu saatlere kadar?” -R. N. Güntekin. 2) herhangi bir davranışın sebebini açıklamak, anlatmak: “Evvela, sana birkaç haftadır mektup yazamayışımın hesabını vereyim.” -R. N. Güntekin.
  • *** hesaplamak kitaplamak
    hesap kitap yapmak: hesapladım kitapladım, işin içinden bir türlü çıkamadım.
  • *** hesaplı hareket etmek
    ölçülü davranmak.
  • *** hesapta olmamak
    daha önce düşünülen şeylerin dışında olmak.
  • *** ilerisini gerisini hesaplamamak
    herhangi bir konuda çok ve ayrıntılı düşünmeden hareket etmek, tedbirsizce, ihtiyarsızca davranmak.


Leave A Reply