Heykelcilik Sanatı Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Heykelcilik Sanatının tarihçesi, özellikleri, tarihsel gelişimi, önemli heykeltraşlar, heykelcilik hakkında bilgi.

Heykelcilik Sanatı Hakkında Bilgi

Heykelcilik

Heykelcilik; her türlü taş, tahta, maden, beton, kil, alçı gibi çeşitli maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da birbirine eklenerek yapılan sanat eseri. Bir eserin heykel niteliği taşıması için üç boyutlu olması gerekir. Heykel, alet kullanan ilk insanla birlikte ortaya çıktı. Dünyadaki ilk heykel, Paleolitik Çağ’da İÖ 40.000 yıllarına tarihlenen Fransa’da Garonne Irmağı’nın yatağında bulundu.

Bu heykel mamut dişinden yontulmuş bir kadın başıdır. 1894’te bulunan bu en eski heykelden sonra İÖ 30.000 yıllarına tarihlenen 15 cm yüksekliğinde bir başka heykel 1922’de bulundu. Adına buluntu yerine dayanılarak “Lespuqe Venüsü” adı verildi. Neolitik Çağ’da özellikle Anadolu’da yapılan kazılarda Ana Tanrıça’yı betimleyen heykelcikler ve idoller bulundu. Konya’ da Çatalhöyük ve Burdur’da Hacılar kazılarında bu heykelcikler gün ışığına çıkarıldı. Bereketi simgeleyen Ana Tanrıça heykelcikleri o dönemin en önemli heykel konusuydu.

Eski Mısır ve Mezopotamya

Tarihsel çağlara girildiğinde eski Mısır ve Mezopotamya’da heykel sanatının ileri bir düzeyde olduğu görülür. Mısırlılar daha çok sert taşlardan ya da ağaçlardan yaptıkları heykellerden tanrılar dünyasını ve mitoloji kahramanlarını işliyorlardı. Firavun Tutankhamon‘un mezarından çıkarılan lahit kapağı, Firavun Mikerinos ve eşinin tam heykelleri, Abu Simbel Tapınağı’nın önündeki dev boyutlu heykeller ve Kraliçe Nefertiti’nin büstü, Mısır heykelciliğinin en güzel örnekleridir. Sümerler de heykelcilikte ileri düzeydeydiler. Özellikle Lagaş Kenti’nin beyi olan Gudea’nın heykelleri önem taşır. Ur’da bulunan şahlanmış keçi heykeli, tahta, altın ve değerli bir taş olan lapilazulinin bir arada kullanılması bakımından ilginçtir.

Babil heykel sanatının da en dikkate değer eseri, Hammurabi yasalarını içeren dikiltaştır. Asur heykelciliğinden günümüze ulaşan birkaç örnek vardır. Başkentleri Khorsabat’ta bulunmuş olan insan başlı kanatlı boğa heykeli en önemli eserlerden biridir. İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenmekte olan Asur Kralı III. Salmanassar’ın dev boyutlu tam heykeli de Asur heykelciliğinin bir başka örenğidir. Pers sanatında heykel daha çok kabartmaya dayandığı için üç boyutlu olmaktan uzaktır. Ege sanatında yer alan Kiklad Adaları, Girit ve Miken uygarlıklarında da gelişmiş bir heykelcilik vardır. İÖ 1000 yıllarına tarihlenen örnekler arasında Knossos Sarayı’nda bulunan heykeller ve ünlü kapı aslanları sözü edilmeye değer eserler arasındadır.

Advertisement

Eski Yunan Sanatı

Heykel sanatının eşsiz güzellikteki eserleri Eski Yunan sanatında görülür. Arkaik (İÖ 7-5. yüzyıllar), Klasik (İÖ 5. yüzyıl-330) ve Hellenistik (İÖ 330-30) dönemlerinden oluşan Eski Yunan heykelciliği, günümüze sayısız eser bırakmıştır. Arkaik dönemin dikkate değer eserleri kore adı verilen heykellerdir. Cepheden yapılmış olan bu heykellerde bir ayak önde işlenerek hareket sağlanmıştır. Efes Artemision Tapınağında bulunan tunçtan bir Tanrı heykeli de bu döneme aittir.

Daha önceleri çıplak yapılan heykeller bir süre sonra giydirilmeye başlandı. İÖ 470’e tarihlenen Delphoili arabacı buna en iyi örnektir. Klasik dönem Yunan heykelciliği doruğuna ulaşmıştır. Ayrıca bu dönemin yetiştirdiği ünlü heykelcilerle de dikkate değerdir. Phidias’ın Parthenon heykelleri, Praksiteles’in Knidos Aphroditesi, Lysippos’un yaptığı heykeller bu dönemin en güzel eserleridir. Hellenistik dönem Yunan heykelciliğinde işlenen konuların çoğaldığı gözlenmektedir.

En önemli eserler arasında Laokoon grup heykeli, Samothrake Nikesi ile Doğu Berlin Müzesi’nde sergilenmekte olan Bergama Zeus Sunağı’nın heykelleri sayılabilir. Büyük ölçüde Yunan sanatının etkisi altında kalmış olan Roma heykelciliğinde Etrüsk etkileri de görülür. Portre sanatına önem veren Romalılar, tüm yönetsel yapı ve caddeleri tam ya da yarım heykellerle süslediler. Tanrı, tanrıça, imparator ve devlet ileri gelenlerinin portreleri ve tam heykelleri öncelikle incelenen konulardı. Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlığın yayılmasından sonra eski heykel anlayışı bırakıldı. Bizans sanatında çok az heykel örnekleri vardır. İlk dönemlere ait birkaç imparator heykelinin dışında hemen heykel yok gibidir.

İÖ 2500 yıllarına inen İndus Vadisi ile Harappa kültürlerinde Sümer heykellerine benzer heykeller bulundu. Pakistan’daki Mohencedaro kültüründe de üç boyutlu taş, kil ve bakırdan yapılmış heykeller vardır. İÖ 3. yüzyılda Hindistan’da Budist Kral Aşoka’nın bir heykelcilik okulu açtırdığı bilinmektedir. İÖ 4-6. yüzyıllar arasında Gupta Hanedanı döneminde Hint heykelciliği altın çağım yaşadı. 7. yüzyılda Hindistan’da Hinduizmin Budizmin yerini alması üzerine Hindu heykelciliğinde Hindu Tanrıları Şiva, Vişnu, Parvati ve Lakşmi, öteki Tanrılar ile kutsal hayvanların heykelleri yapıldı.

Kampuçya sanatının iki büyük tapınağı Angkor Vat ile Angkor Tom, Budist ve Hindu dinlerinin etkisinde kalmış olan heykellerle süslenmiştir. Çin’de heykel çok eski çağlardan beri uğraşılan bir sanat dalıdır. Özellikle Çu Hanedanı (İÖ 1000-250) döneminde heykel gündelik yaşama bile girdi. Han Hanedanı (İÖ 200-İS 200) döneminde taş heykellere ağırlık verildi. Daha sonraki dönemlerde Budizmin etkisiyle dinsel ağırlıklı heykeller yapılmaya başlandı.

Japon Heykelciliği

Japon heykelciliğinin geçmişi İÖ 3. bin yıla kadar iner. Bolluğu simgeleyen kilden yapılmış kadın heykelleri ilk örneklerdir. İS 200-600 arasındaki dönemin eserleridir. Asuka ve Nara dönemlerinde (552-794) Budizmin etkisinde yapılmış olan dinsel heykel ve heykelcikler dikkati çeker. Japon heykeli kendine özgü üslubunu (794-1185) buldu. Kamakura döneminde (1185-1392) özellikle Buda’nın dev boyutlu heykelleri yapıldı. 14-20. yüzyıllar arasında Budizm heykelcilikte de etin olmakla birlikte halk sanatına ilişkin küçük boyutlu heykeller daha çok yapılmaya başlandı.

Advertisement

Afrika, Okyanusya ve Amerika kültürlerinde Heykel

Avrupa ve Asya’nın dışında kalan Afrika, Okyanusya ve Amerika kültürlerinde de ilkel olmakla birlikte yaygın bir dinsel amaçlı heykel sanatı vardır. Amerika Kıtası’nda Maya, Aztek ve İnka uygarlıklarında da dikkati çekecek dev boyutlu heykeller yapılmıştır.

Ortaçağ Avrupası ve Rönesans dönemi

Ortaçağ Avrupası ve Rönesans dönemi heykelciliğinde hemen hemen tümden dinsel konular işlendi. Katedrallerin ve kiliselerin çeşitli yerleri heykellerle süslendi. Rönesans döneminde Michelangelo gibi büyük bir usta yetişti. Onun yaptığı Musa ve Davut heykelleri eşsizdir. Barok ve Rokoko dönemlerinde dinsel konuların yanında mitoloji konularının da işlendiği görülür. Bernini’nin Azize Theresa’nın Vecdi heykel grubu dinsel bir örnektir. Tritone Çeşmesi, Dört Nehir Çeşmesi ve Trevi Çeşmesi Bernini’nin ünlü eserleri arasında yer alır.

1750’lerde Avrupa’ da Neoklasik bir anlayış belirdi. Bu akımın kuramcısı olan J. J. Winckelmann, Pompeii ve Herculaneum kazılarından çıkan klasik heykellerin etkisinde kaldı. Antonio Canova’nın Theseus ve Minelauros heykel grubu bu akımın ilk örneği sayılır. Neoklasik akımın İngiltere’deki öncüleri arasında Thomas Bank, John Flaxman ve Richard Westmacott sayılır. Öteki ülkelerin temsilcileri arasında Danimarkalı Bertel Thorvaldsen ve Alman Gottfried Schadow önde gelen heykelcilerdendir. 19. yüzyıl heykelciliği karmaşık bir dönemdir. Romantizm ile Realizmin iç içe girdiği bu dönemde en önde gelen ad Fransız heykelcisi Auguste Rodin’dir.

Büyük çapta Donatello ve Michelangelo‘nun etkisinde kalmış olan Rodin’in en ünlü heykeli Düşünen Adam’dır. Yüzyılımızdaki çeşitli sanat akımları heykele de yansımıştır. Kübistler arasında Wilhelm Lehmbruck, Ernst Barlach, Jacop Epstein, Konstruktivistler arasında Vladimir Tatlin ve Alexandr Rodchenko sayılabilir. Beş duyu ile algılanan heykel yerine soyut heykel kavramını geliştiren Constantin Brancusi’yi Henri Moore, Jean Arp ve Barbara Hepworth izledi. Sürrealistler arasında ise Rene Magritte ile Max Ernst önde gelen adlardır.


Leave A Reply