Hiciv Nedir? Edebiyatta Hicvin Özellikleri ve Örnekleri Nelerdir?

0
Advertisement

Edebiyatta hiciv nedir? Hiciv sanatının özellikleri nelerdir? Tarih boyunca hiciv alanında yaşanmış ve verilmiş örnekler nelerdir? Hiciv örnekleri.

Hiciv; Edebiyatta bir kimseyi, bir fikri, bir durumu açık veya kapalı şekilde, İğneli bir dille yerme sanatıdır. Halk şiirinde buna «taşlama» denir.

Tarihin her devrinde, her zaman hiciv yazanlar görülmüştür. Araplarda hiciv yazanlara «heccav» derler. Mübalağalarıyla tanınmış İran şairleri de hiciv alanında çok ileri gitmişlerdir. Hiciv yalnız şiirle değil, nükteli sözlerle, fıkralarla da olur. Mesela güya Nasrettin Hoca‘yla Timur arasında geçtiği Evliya Çelebi’nin «Seyahatname» sinde bile yazılı olan şu hamam vakası, güzel bir hiciv örneğidir:

Timur’la Hoca hamamdalarken Timur: «Beni kaça alırsın, Hoca?» diye sorar Nasrettin Hoca da: «Kırk akçeye» der. Timur: «Ne dersin, Hoca! Yalnız benim belimdeki futa (peştemal) kırk akçe eder» deyince Hoca : «Ya, işte ben de ona kırk akçe değer biçtim. Senin gibi bir adama bir pul vermem» der.

Hiciv

Kaynak: pixabay.com

Eski Yunanistan’da filozof Diogenes, hicivleriyle ün salmıştı. XVIII. yüzyılın son derece zeki Fransız yazarı Voltaire de hicivden yana geniş bir ün kazanmıştır.

Türk edebiyatında hiciv, uzun zaman küfürle, sövmekle karıştırıldı. XVI. yüzyıl şairlerimizin en büyüklerinden olan Fuzuli’nin kendisine ayrılmış dokuz akçelik vakıi ziyadesini alamadığı için yazdığı meşhur «Şikâyetname» nadir -hiciv örneklerindendir. Yalnız, ondan sonra yetişenler, hele bu çığırda ün salan Nef’i gibi, Süruri-i Hezeli gibi şairler, işi sövüşmeye dökmüşlerdir. Koca Ragıp Paşa, Türk Galip Paşa, Fitnat Hanım, «Mihnet-i Keşan» şairi İzzet Molla güzel hicivler bırakmışlardır.

Advertisement

Bununla beraber II. Abdülhamit devrinin hiciv şairi Eşrefle Neyzen Tevfik de dahil olduğu halde, edebiyatımızda hiç kimse Ziya Paşa’nın «Zafername» si kadar nefis, Batılı anlamında mükemmel bir eser meydana getirememiştir. Ziya Paşa, bu eseri Sadrazam Ali Paşa aleyhinde yazmıştı. Önce, Ali Paşa’ nın tuttuğu adamlardan İzmit Mutasarrıfı Fazıl Paşa ağzından bir kaside yazdı. Bu kasidede, cahil mutasarrıf ağzıyla güya Ali Paşa’yı övüyordu. Lakin, öveyim derken yerin dibine batırıyordu. Sonra kasidesini karantina katipliğinden emekli ve gene Ali Paşa’ nın adamlarından Hayri Efendi ağzından bir tahmis (beşleme) haline getirdi Nihayet, zaptiye müşiri (mareşali) Hüsnü Paşa kaleminden çıkıyormuş gibi bu şiiri de nesir yolu ile yorumladı, kelime kelime açıkladı. Bunları yaparken de o üç cahil adamın ağzından pot kırar gibi Ali Paşa’yı mahvetti. El yazısıyla İsviçre’de Cenevre’de 1869’da taşbaskısı çoğaltılıp İstanbul’a gönderdiği «Zafername» çok büyük bir tepki yaptı.

Abdülhak Hamit de, şiirde yaptığı yeniliklere itiraz eden bazı gericileri birkaç gazel, birkaç beyit yazarak hicvetmiştir. Hiciv, ya şahısları, ya da bir müesseseyi hedef tutar. Bu bakımdan son derece kesin, tesirli bir silahtır. Başarısı, hicve konu olan olayın beklenmedik bir şekilde alaya alınmasıyla ölçülür.

HİCİV ÖRNEKLERİ

NEF’î’den:

XVII. yüzyılin hicivleriyle tanınmış şairi Nef’î, bu şiirlerini «Sihâm-ı Kazâ» (Kader Okları) adlı bir kitapta toplamıştı. Bir gün sarayda bu hicivler okunurken hava bozdu, saraya yıldırım düştü. Nef’î’yi çekemiyen saray şairlerinden biri :

Gökten nazire indi Sihâm-ı kazâsına
Nef’î diliyle uğradı hakkın belâsına

deyiverdi. IV. Murat, Nef’î’ye hiciv söylemeyi yasak etti. Bunun üzerine şair:

Bugünden ahdim olsun, kimseyi hicvetmeyim, illâ
Vereydin ger icâzet hicvederdim baht-i nâsazı

Advertisement

beytiyle bu sefer de kendi talihini hicvetti.

Nef’î’nin ölümü de Bayram Paşa hakkındaki hicivlerinden dolayı olmuştur. Paşa, şairi padişaha çekiştire çekiştire öldürülmesine ferman aldı. Sivri dilli bir şair olduğundan Nef’î’yi sevmiyenler çoktu:

An şair-î hicâgû kî nâm-ı ost Nefî
Katleş, be-çâr mezheb vâcib çü katl-i ef’i

Yalnız, Darüssaâde ağası Nef’î’yi çok severdi. Şair kapıaltında mahpusken, padişahtan af dileyen bir dilekçe yazmaya yalvara yakara onu razı etmişti. Nef’î söylüyor, ağa yazıyordu. Zenci ağa sıkıntıdan ter döküyordu. Bir ara, divite batırdığı kalemden siyah bir mürekkep damlası kâğıda düşünce telâşlandı.

Nef’î gene dilini tutamadı: «Telâşa ne hacet, Ağa Hazretleri» dedi, «mübarek terinizdirl». Darüssaâde ağası kâğıdı parçalayıp çıktı, gitti.

EŞREF’ten

Şair Eşref, edebiyatımızda, hicivleriyle tanınmıştır. Şu kıtalar, onun en güzel hicivlerindendir:

Padişahım bir dirahte (ağaca) döndü güya kim vatan
Daima bir baltadan bir şâhı (dalı) hâli (boş) kalmıyor
Gam değil amma bu mülkün böyle elden gitmesi
Gitgide zulmetmeye elde ahali kalmıyor.
İzmir’e hammalbaşı olduysa ser-seccâdeci
Anlaşıldı kendisi bir abd-i mümtazdır sana
Ettiğin cürm ü günahı boynuna almak için
Padişahım öyle bin hammalbaşı azdır sana.
Bizdeki Nâzır-ı Bahriyye Hasan Paşayı
Böyle tarif ediyor vak’a-nüvisân-ı ümem:
Gelecek olduğunu bilse idi neslinden
Almadan Hazret-i Havvâ’yı boşardı Âdem…

NEYZEN TEVFİK’ten:

Bir hazâkat-zedeyim midemi tıb tepti benim
Kırk katır tepse yıkılmazdı bu sağlam bedenim
Kapladı her yânımı sancı elem ağrı bere
Bir mezar oldu cihan, sanki etıbbâ haşere
Kalmadı gizli kapaklı deliği memleketin
Çok şükür kızlarımız hep anadan doğmaca dul
Tutarım ben dilimi kimseye söğmem ammâ
Karşısında sıkılıp susmaya bir tek yüz bul.

Fransız filozofu Voltaire ile İrlandalı İngiliz yazarı Bernard Shaw Batı edebiyatının en tanınmış hicivcilerindendir. İşte onlardan birer örnek:

VOLTAİRE’den:

Geçende, bir derin vâdide
Jean Freron’u yılan ısırdı.
Ne oldu dersiniz sonra?
Can veren yılan oldu.

BERNARD SHAW’dan:

Bernard Shaw‘un hayranlarından çok güzel, zengin bir kadın bir gün ona bir aşk mektubu yolladı. «Düşünün, üstat» diyordu, «bir çocuğumuz olur da zekâsını sizden, güzelliğini benden alırsa…». Shaw, kısa bir cevap yolladı: «Ya aksi olursa?»

Advertisement


Leave A Reply