Hint Sanatı ve Felsefesi Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Kadim bir uygarlık olan Hintlilerin Hint Sanatı ve Hint Felsefesi ile ilgili olarak genel bilgilerin verildiği yazımız.

Hint Sanatı ve felsefesi

Hint sanatı deyince akla ilk önce mimarlık gelir. Hint mimarlığı son derece süslü üslubu ile tanınmıştır. Hint sanatının aşırı süsleme özelliği çömlek, mücevher, maden işlerinde de kendini gösterir. İlk Hindu binaları kilden, ağaçtan yapıldığı için çok eski mimarlık örnekleri bugün ortadan kalkmıştır. Budizmin yayılması ile tapınakların yapılmasına başlandı. İlk manastırlar kayalara oyularak meydana getirildi. Bombay limanındaki Elefanta Adası’ndaki mağaralar bunun en güzel örneğidir.

Hindular’ın büyük tapınaklar yapmaya başlamaları VI. yüzyıla rastlar. Tapınaklar birçok heykellerle doludur. Hint mimarlığında İslam etkisi XI. yüzyılda başlamıştır. İran ve Hint işçiliğiyle birleşen Türk üslûbu çok güzel mimarlık eserlerinin meydana gelmesini sağlamıştır.

Hindistan’da Türk mimarlığının en güzel eserlerinden biri Taç Mahal türbesidir. Racputlar da mimarlıkta ustaydılar. Udaypur’da Piçola Gölü’ndeki adasarayları Racput mimarlığının en güzel örneklerindendir.

Hint mimarlığında, resminde dini konular, en başta gelir. Bu bakımdan, heykelcilik eserleri ilk bakışta kaba saba gibi görünür. Budizm’de heykellerin önemli rolü olduğundan bu sanat kolunda büyük çalışmalar yapılmıştır. Yalnız tapınak değil, evlerin çoğunda da heykellere rastlanabilir. Bu heykeller taştan, tunçtan yapılır. Son zamanlarda Hint resminde Batı anlayışına göre gelişmeler olmuştur.

Advertisement

Hint müziği de Batılılar’a çok değişik gelir. Bu müzikte armoni yoktur; yalnız ritimlerden, melodilerden meydana gelmiştir. Birlikte çalınan müzik aletleri aynı sesi verir. Hintlilerin hayatında önemli rolü olan şarkılar da toplu olarak söylendiği zaman tek ses esasına uyulur. Hint müziğindeki çalgılar arasında çeşitli davullar, flütler, telli sazlar vardır.

Hint Felsefesi

Çok çeşitli yönler gösteren Hint felsefesinin geçirdiği çağların tarihlerini kesin olarak söylemek hemen hemen imkânsızdır. Ancak, ilk devir olan Veda Çağı’nın M.Ö. 1500 yılında başladığı, M.Ö. 600 yılına kadar sürdüğü söylenebilir.

Veda Çağı’nda göze çarpan safhalar Vedalar, Brahmanlar, Aranyakalar, Upanişadlar’ dır. Rig-Veda birbiri ardı sıra gelen düşünürlerin fikirlerini belirtir. Bunlarda ilk safhalardan beri dinî düşüncelerin gelişmesi adım adım görülür. Rig-Veda ilk Aryalar’ın zihinlerini kurcalayan «Güneş geceleyin nereye gider?», «Yıldızlar gündüzleri ne olur?», «Güneş neden düşmez?», «Gündüz mü daha öncedir, gece mi?» gibi soruların karşılığını araştırır. Onlara göre, bunları da, daha başka akıl ermeyen olayları da sağlayanlar çeşitli tanrılardır. Bu arada «Varuna» fizikî ve ahlâkî düzenin tanrısıdır; «Parajapati» vefa, doğruluk gibi mücerret inanışların tanrısıdır. Zamanla bu tanrılar halka yetmemiş, daha başka tanrılar tasarlanmıştır. Bununla beraber, evrenin ezeli bir tek varlığın isteğiyle meydana geldiği kabul edilir.

«Upanişat» lar Veda’nın sonucudur. Bunlar her hangi bir sistem düşüncesi olmadan doğruyu, gerçeği keşfetmeye çalışır. Vedalar’ la Brahmanalar’ın tersine Upanişatlar’da tek varlık fikri hakimdir. Bütün varlıkların bir özden ortaya çıktığına, ölünce yeniden ona döneceğine inanılır. Gerçeklere ancak «kendinden geçme» halinde erişilebilir. Vücut, doğan, büyüyen, en sonunda ölüp yok olan bir şeydir. Bu bakımdan, gerçek varlık gerçek «ben» olamaz. Gerçek varlık cihanşümul şuurluluktur.

Hint Felsefesinin Destan Çağı’nda Budizm başladı. Çeşitli devreler gösteren bu safhada ruhun özünün şuurluluk olduğu kabul edilir. Bu öz asla yok olmaz; ancak, dış etkiler sonunda körleşebilir.

Advertisement

200 yılına kadar süren bu çağdan sonra Altı Sistem Çağı başlar. Bu altı sistem Nyaya, Vaiseşika, Sankhya, Yoga, Purva Mimamsa, Vedanta’dır. Veiseşika daha çok dünyevidir, maddi konularla uğraşır. Nyaya’nın metafizikle uğraşmasına karşılık Sankhya ise Upanişatlar’a bir tepki olarak doğmuştur. Yoga’ da tanrı fikri zayıftır, zihnî disiplin birinci planda gelir. Purva Mimamsa «ödev» fikrini birinci plânda alır. Vedanta, bütün kısımları ile geniş bir tanrı ve hayat felsefesini kavrar.


Leave A Reply