Hunlar Kimdir? Hunlar Tarihi, Asya ve Avrupa Hunları Tarihi Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Hunlar kimlerdir? Hunlar ne zaman ve nerede yaşamışlardır, kurucusu kimlerdir? Hunların özellikleri, tarihleri hakkında bilgi.

hunlar

Hunlar

Hunlar; İÖ 3. yüzyılın sonunda, Orta Asya’nın büyük bir bölümüne 500 yıldan uzun bir süre egemen olacak büyük bir kabile birliği oluşturan ve İS y. 370’te Avrupa’yı istila ederek büyük bir imparatorluk kuran göçebe halk. Asya Hunları (Hiungnular) ve Türk gelenekleri arasındaki bazı benzerlikler, birçok tarihçiye Asya Hunlarının daha sonraki yüzyıllarda Avrupa’ya geçen Türklerin ataları olabileceğini düşündürmüştür. Kesin kanıtlar bulunmamakla birlikte, bazı tarihçiler bunların Roma İmparatorluğu topraklarını istila eden Hunlar (Avrupa Hunları) olduğunu kabul etmişlerdir.

Asya Hunları (Xiongnular).

Çinliler gibi Moğol ırkı özelliklerini taşıyan Hunlara ilk kez İÖ 5. yüzyıl Çin tarih kayıtlarında rastlanır. Bu dönemde Hunların sürekli akınları, Kuzey Çin’deki küçük kralların, sonradan Çin Seddi’ni oluşturan duvarı yapmalarına neden oldu. İÖ 3. yüzyılda geniş bir alana yayılan bir kabile birliği kuran Hunlar Çin için gerçek bir tehlike durumuna geldi. Batı Mançurya’dan Pamir Ovasına uzanan ve bugünkü Sibirya ile Moğolistan’ın büyük bir bölümünü kapsayan geniş topraklara egemen oldular. Kuzey Çin’e yaptıkları düzenli akınlarda 300 binin üzerinde atlı okçu toplayabiliyor ve Çinlilerin hantal savaş arabaları karşısında üstünlük sağlıyorlardı. Birliğin önderi yabgu (Çince shanyu) sanıyla anılıyordu. Bilinen ilk Hun yabgusu Teoman’dı (Tuman) (hd İÖ 220-209). Qin hanedanı (İÖ 221-206) döneminde Çin’in bütün kuzey sınırı boyunca uzanan Çin Seddi’nin tamamlanması, Teoman yönetimindeki Hunların akınlarını zayıflattıysa da bütünüyle durduramadı. Han hanedanı döneminin başında Çin hükümdarları kızlarını Hun önderleriyle evlendirerek, onları denetleme yoluna gittiler. Ama bu politika da sonuç vermedi.

Teoman’dan sonra başa geçen Mete (Maotun) (hd İÖ 209-174), Çin’e akınlarını sıklaştırarak kuzey eyaletlerini aldı. Ardından Altay kavimlerini birleştirerek Hazar Havzasına ve Hindistan’a yöneldi. Hun süvarileri Ordos steplerini aşarak Peteng Dağında imparatorluk ordusunu kuşattılar. Yapılan antlaşmayla Çinliler Hunlara vergi ödemeyi ve kuzey topraklarını bırakmayı kabul ettiler. Ama Han imparatoru Wu Di (hd İÖ 141/140-87/86) Orta Asya’ya düzenlediği seferler ve Hunların düşmanlarıyla yaptığı ittifaklar yoluyla yayılmacı bir politika başlattı. Çinliler Kuzey Kore ve Güney Mançurya’daki Çosan topraklarını ele geçirdiler ve bugünkü Türkistan’a kadar ilerlediler.

İÖ 51’de Hun Devleti ikiye ayrıldı. Doğu Hunlar Çinlilere boyun eğerken, Batı Hunlar Asya içlerine doğru sürüldüler. Çinlilerin İS 1. yüzyılda Doğu Hunlara karşı düzenledikleri yeni seferler, bugünkü Gansu ve Sinkiang eyaletleri üzerinde geçici bir denetim kurmalarıyla sonuçlandı. Han hanedanı gerilemeye başlayınca, Çinliler kuzey sınırının güvenliğini sağlamak için Hun komutanlarını kullandılar.

Advertisement

Bu komutanlardan Liu Yuan, bir Çin prensesiyle evlenen Hun yabgularından birinin soyundan geldiğini, dolayısıyla ilk Han imparatorlarıyla kan bağı olduğunu ileri sürerek, 304’te Erken Zhao olarak da bilinen Kuzey Nan hanedanını kurdu. 319’da Geç Zhao hanedanını başlatan bir başka Hun komutanı Shi Le 329’da bu hanedanı yıktı. Ama onun kurduğu hanedan da uzun ömürlü olmadı.

Hun akınları bundan sonraki dönemde de sürdü. Bununla birlikte 5. yüzyıldan sonraki tarihsel kayıtlarda Hunların adı geçmez oldu. 7. yüzyılda Moğol steplerine egemen olan Türklerle özdeşleştirilen göçebe Tujue halkının, Hun göçerlerinin soyundan geldiği ileri sürülmüştür. Rusya’nın ortadoğu kesiminde, Selenga Vadisindeki yabgu mezarlarında yapılan kazılarda bulunan Çin, İran ve Yunan kumaşları, Asya Hunlarının dünyanın uzak ülkeleriyle gelişmiş bir ticaret sürdürdüğünü göstermektedir.

Avrupa Hunları.

4. yüzyılın ortalarından sonra Volga Irmağının ötelerinden gelen Hunlar ilk olarak Volga ve Don ırmakları arasındaki ovalarda yaşayan Alanların topraklarını istila ettiler. Kısa süren çarpışmaların ardından Don ve Dinyester ırmakları arasındaki Ostrogot Devleti’ni yıktılar. Yaklaşık 376’da, bugünkü Romanya topraklarının bir bölümünde yaşayan Vizigotları yendiler ve böylece Roma İmparatorluğu’ nun Tuna sınırına ulaştılar.

Hunlar hakkındaki ilk sistematik bilgiler tarihçi Ammianus Marcellinus’un y. 395’te yazdığı kitaba dayanır. Bu kitaba göre Hunlar hayvancılıkla geçinen göçebe kabileler biçiminde örgütlenmişlerdi. Hunların 4. yüzyılda tek bir öndere bağlı olup olmadıkları hâlâ tartışma konusudur.

Hunlar, savaşçı nitelikleriyle Avrupa’da eşi görülmemiş bir korku yarattılar. Son derece becerikli okçular olan Hunların binicilikteki ustalıkları, vahşi saldırıları, beklenmedik geri çekilişleri ve ani harekâtları ezici zaferler kazanmalarını sağladı.

Hunlar, Vizigotların yenilgisinden sonraki yarım yüzyıl içinde Orta Avrupa’daki Germen kökenli halkların çoğunu egemenlik altına alarak Romalılar adına savaşmaya başladılar. 432’ye gelindiğinde çeşitli Hun gruplarının önderleri, Rua (Rugila) adlı tek bir hükümdarın yönetiminde birleşmiş bulunuyordu. Rua’nın ölümünden (434) sonra yeğenleri Bleda ve Attila birlikte başa geçtiler. Bu dönemde Hunlar, Margus’ta (Pozarevac) Doğu Roma İmparatorluğu’yla bir barış antlaşması yaptılar. Bu antlaşma uyarınca Romalıların Hunlara ödediği haraç iki katına çıkarıldı. Romalıların öngörülen tutarı ödememesi üzerine 441’de Tuna sınırına yönelik büyük bir saldırı başlatan Attila, Konstantinopolis (İstanbul) yakınlarına kadar ilerledi. Romalılar daha ağır koşullarla barış yapmak zorunda kaldı. Kardeşi Bleda’ yı y. 445’te öldüren Attila 447’de Doğu Roma İmparatorluğu’na karşı nedeni bilinmeyen ikinci büyük saldırıya geçti. Balkanlar’ı yakıp yıktıktan sonra güneye doğru ilerleyerek Yunanistan’da Thermopylai’ye ulaştı.

Advertisement

Hunlar, 4. yüzyıl sonlarından başlayarak Romalılarla yaptıkları anlaşmalar, tutsakları serbest bırakma karşılığında aldıkları fidyeler ve yağmalarla büyük miktarda altın edindiler. Bu zenginlik Hun toplumunun yapısını da değiştirdi. Askeri önderlik babadan oğula geçen bir makam niteliğini kazandı. Hem savaş, hem barış dönemlerinde kullanmak üzere geniş yetkiler elde eden Attila, başında bulunduğu büyük imparatorluğu bağımlı halkların yönetiminden ve yiyecek ile haraç toplanmasından sorumlu “seçme adamlar” aracılığıyla yönetmeye başladı.

451’de Galya’ya saldıran Hunlar, Catalauni Ovası Çarpışması’nda Roma ve Vizigot kuvvetleri karşısında yenilgiye uğradılar. Bu, Attila’nın ilk ve tek yenilgisiydi. 452’de İtalya’ya giren ve çeşitli kentleri yağmalayan Hunlar, kıtlık ve salgın hastalık yüzünden geri çekilmek zorunda kaldılar. Attila’nın ölümünden (453) sonra imparatorluk kendi aralarında çatışmaya başlayan oğulları arasında paylaşıldı. Yerel halkların başkaldırılarıyla da mücadele etmek zorunda kalan Hunlar, Pannonia’da, yeri saptanamayan Nedao Irmağı yakınlarındaki büyük bir savaşta Gepidler, Östrogotlar, Heruller ve başka halkların birliği karşısında bozguna uğradılar (455). Bundan sonra önemli bir güç olmaktan çıkarak toplumsal ve siyasal açıdan dağılmaya yüz tuttular. 5. ve 6. yüzyıllarda İran ve Hindistan’da egemen olan Akhunlar (Eftalitler) Hunların bir kolu olarak kabul edilir.


Leave A Reply